OTEL YANGINLARI





OTEL YANGINLARINDA ZAMAN ÇOK ÖNEMLİDİR.TAHLİYE İÇİN ZAMAN KAYBEDİLMEMELİDİR.


OTEL YANGINLARI

Otel yangınları özellikli ve tehlikeli yangınlardır. İnsanların istirahat anlarında aniden başlayan bir yangın birden tüm binayı sarı vermektedir. Hele otel yönetimi küçük yangınları gizlemeye kalkıyor ise durum çok daha tehlikeli hale geliyor demektir.
Otel yangınlarında reaksiyon süresi çok önemlidir. Gerek otel yönetiminin, gerek otel söndürme grubunun, gerek çalışan personelin çok uyanık ve hızlı davranması gereklidir. Misafirler rahatsız edilmesin diye bazı gerekçeler öne sürülebilmekte ve reaksiyon süresi gecikmektedir. Unutulmaması gereken en önemli bir nokta DUMAN zehirlenmeleri olmalıdır. Geç verilen alarmlar nedeni ile birçok insan bu zehirli gazlar nedeniyle kaybedilmiştir.



Elbette otellerin gerekli yangın düzenlemelerini de yapmaları gerekmektedir.
OTEL YANGINLARAI TEHLİKELİ VE ÖZELLİK ARZ EDEN YANGINLARDIR.
Oteller çok bölümlü, çok işlevsel bir o kadarda tehlikeli kompleks işletmelerdir. Oteller insan yoğunluğunun çok olduğu toplanma amaçlı binalar içinde yer alırlar.
Otellerde;
Yatak odaları,suit odalar,
Toplantı salonları,
Yemekhaneler,
Ahçıhaneler,
Gazinolar,
Bürolar,mağazalar,Dükkanlar,
Kuaför ve berberler,
Sauna ve hamamlar,
Büyük elektrik üniteleri, Trafolar,
Küçük mutfaklar,
Çamaşırhaneler,
Garajlar, katlı otoparklar,
İklimlendirme sistemleri, havalandırmalar,
Kazan daireleri,
Ambarlar,
Asansörler,
Ağaçtan yapılmış ünite ve kısımlar, mevcuttur.
Aynı zamanda ne kadar yüksekler ise o denli tehlikeleri de yükselmektedir.
Görüldüğü gibi otellerde yangının her çeşidi için yeterli alan ve malzeme bulunmaktadır.





Yeni yangın yönetmeliği bu durumlar için alınması gereken tedbirler için şunları öğütlemekte ve alınması gerektiğini belirtmektedir.
Oteller, moteller ve yatakhaneler

MADDE 50- (1) Otellerin, motellerin ve diğer binaların yatakhane olarak kullanılan bölümlerinin aşağıda belirtilen şartlara uygun olması gerekir:
a) Yatak odaları, iç koridordan en az 60 dakika yangına karşı dayanıklı bir duvar ile ayrılır. Toplam yatak sayısı 20’den fazla veya kat sayısı ikiden fazla olan otellerde her katta en az 2 çıkış sağlanır. Yatak sayısı 20’den az ve yapı yüksekliği 15.50 m’den az olan bina veya bloklarda ise, merdiven korunumlu yapıldığı veya basınçlandırıldığı takdirde, tek merdiven yeterli kabul edilir.
b) İç koridora açılan kapıların yangına karşı en az 30 dakika dayanıklı olması ve kendiliğinden kapatan düzenekler ile donatılması gerekir.
c) İç koridorlar, bir dış duvarda yer alan boşluklar ile doğal yolla havalandırılır veya mekanik duman tahliyesi yapılır.
ç) Yatak odası koridoruna açılan diğer odaların veya koridorun bir parçasını oluşturup kaçışları tehlikeye sokabilecek diğer mekânlar için, yatak odalarıyla aynı düzeyde bir kompartıman özelliğinin sağlanması şarttır.
(2) Bir dış koridor ile erişilen otel yatak odalarının aşağıda belirtilen şartlara uygun olması gerekir.
a) Yatak odalarının, yangına en az 60 dakika dayanıklı bir duvar ile dış koridordan ayrılması gerekir. Ancak, parapet üst kotu koridor bitmiş döşeme üst kotundan 1.1 m veya daha yukarda konumlandırılan yanmaz malzemeden yapılmış havalandırma boşlukları için bu şart aranmaz.
b) Dış koridora açılan kapıların yangına karşı en az 30 dakika dayanıklı olması ve kendiliğinden kapatan düzenekler ile donatılması gerekir.
c) Dış koridorlarda dış kaçış geçitlerine ilişkin en az genişlik, döşemede kot değişimleri, çatı korunumu koridor dış kenarı boyunca korkuluk yapılması ve benzeri şartlara uyulması gerekir.
(3) Otel yatak odasında veya süit odada en uzak bir noktadan çıkış kapısına kadar ölçülen uzaklığın 15 m’yi aşmaması hâlinde, tek kaçış kapısı bulunması yeterli kabul edilir. Ancak:
a) Otel yatak odasında veya süit odada en uzak bir noktadan çıkış kapısına kadar ölçülen uzaklığın 15 m’yi aşması hâlinde, birbirinden uzakta konuşlandırılmış en az 2 çıkış kapısı bulunması gerekir.
b) Tamamı yağmurlama sistemi ile donatılmış otellerin yatak odalarında veya süit odalarında, en uzak bir noktadan kapıya kadar ölçülen uzaklığın 20 m’yi aşmaması gerekir.
(4) Kaçış uzaklığı, yatak odası veya süit odanın çıkış kapısından başlayarak bir kaçış merdivenine, dış kaçış geçidine veya dış açık alana açılan çıkış kapısına kadar olan ölçüdür.
(5) Koridor boyunca yalnızca tek yönde kaçış imkânı var ise, kaçış uzaklığı en uzaktaki yatak odası çıkış kapısından itibaren ölçülür. İki yönde kaçış sağlanabiliyor ise, kaçış uzaklığı her bir yatak odasının çıkış kapılarından ölçülür.
(6) Doğal veya mekanik yolla havalandırılmayan iç koridorlar; yağmurlama sistemi olan binalarda 45 m ve yağmurlama sistemi bulunmayan binalarda 30 m aralıklarla duman kesicileri ile bölümlendirilir ve buralarda aşağıdaki şartlara uyulur:
a) Duman kesicileri yangına en az 60 dakika dayanıklı olur. Bölme içinde yer alan kaçış kapılarının yangına en az 60 dakika dayanıklı ve duman sızdırmaz nitelikte olması şarttır. Duman kesicilerin, koridoru kuşatan duvar da dâhil olmak üzere, bütün kat yüksekliğince tavana veya çatı örtüsünün altına kadar devam etmesi ve ara kesitleri sıkıca kapatması gerekir.
b) Duman kesicileri ile oluşturulan bölmelerin her birinden bir çıkışa, kaçış merdivenine, dış kaçış geçidine veya kaçış rampasına doğrudan engelsiz erişim imkânı sağlanması gerekir.
c) Duman sızdırmaz kapılara, camlı kapılar hariç olmak üzere, alanı her bir kanat yüzey alanının en az % 25’i değerinde net görüş sağlayan cam paneller konulur.
ç) Duman sızdırmaz kapılar tek veya çift kanatlı olabilir. Ancak, kendiliğinden kapatan düzenekler ile donatılması ve kanatların, içinde yer aldığı boşluğu bütünüyle kapatması şarttır. Kasaların duvar boşluğuna sıkıca yerleştirilmesi ve kanat ile döşeme arasındaki aralığın 4 mm’yi aşmaması gerekir.
d) Duman sızdırmaz kapıların normal olarak kapalı durumda tutulması gerekir. Ancak, bu kapılar algılama sistemi yolu ile çalışan elektro-manyetik veya elektro-mekanik düzenekler ile otomatik olarak kapatılabiliyor ise açık durumda tutulabilir.

Toplanma amaçlı binalar
MADDE 51- (1) Tiyatro, sinema, oditoryum, konser salonu ve bunlar gibi sabit koltuklu toplantı amaçlı salonlarda iki koltuk sırası arasındaki geçitlerin aşağıda belirtilen şekilde olması gerekir:
a) Salonlarda ve balkonlarda kapılara veya çıkış kapılarına götüren ve genişliği koridor genişliğinden az olmayan ara dolaşım alanlarının sağlanması gerekir.
b) Koltuk sıralarının oluşturduğu kümeler arasında dolaşım alanlarının düzenlenmesi ve bir koltuk sırası içindeki koltuk sayısının Ek-6'da belirtilen şartlara uygun olması gerekir. Sıra iç geçiş temiz genişliği 30 cm’den az olamaz ve bu genişlik sıranın arkasından otomatik kalkan koltuklar dâhil olmak üzere, dik durumdaki koltuğun en yakın çıkıntısına kadar yatay olarak ölçülür. Sıra iç geçiş genişliğinin bütün sıra boyunca sabit tutulması gerekir.
c) Ara dolaşım alanlarında eğim % 10’u aşmadıkça kot değişimlerinin çözümü için basamak yapılamaz.
ç) Ara dolaşım alanlarında, basamakların eğimi 30 dereceyi veya rampa eğimi % 10’u aştığı takdirde, koltukları yandan kuşatan korkulukların yapılması gerekir.
d) Ara dolaşım alanlarını oluşturan basamakların ve rampaların bitiş kaplamalarında kaymayı önleyen malzemeler kullanılması şarttır.
e) Her bir basamağın, genel aydınlatmanın kesilmesi hâlinde net olarak görülebilecek şekilde ışıklandırılması gerekir.
(2) Tiyatro, sinema veya konser salonlarında gerekli çıkışların sayısının ve kapasitesinin en az yarısının, kendi kompartımanı kapsamında düşünülmesi gerekir.





BÜYÜK OTEL YANGINLARI

YILI ADI YERİ ÖLÜ YARALI
1909 Windsor Hotel ABD - -
1934 Kern Hotel ABD 34 44
1938 Terminal Hotel ABD 38 -
1943 Gulf Hotel ABD 55 36
1946 Winecoff Hotel ABD 119 -
1960 Long Beach Hotel ABD - -
1963 Roosevelt Hotel ABD 22 -
1966 Paramaunt Hotel ABD 11 57
1970 Ozark Hotel ABD 19 10
1970 Pıoneer Hotel ABD 49 69
1970 Şikago ABD - -
1971 Seul G.KORE 166 -
1971 New Orleans ABD 16 -
1972 Boston ABD - -
1973 Kopenhag DANİMARKA 35 -
1974 Seul G.KORE 88 -
1974 Minesota ABD 4 4
1977 Amsterdam HOLLANDA 33 21
1977 Wenonah Hotel ABD 10 -
1977 Beverly Hills ABD 165 116
1977 Brüksel BELÇİKA 302 -
1978 Kansas ABD 16 -
1979 Zaragoza İSPANYA 76 -
1980 Las Vegas ABD 84 679
1980 Prince Hotel JAPONYA 44 -
1980 Stouffer İnn ABD 26 -
1980 Hilton Las Vegas ABD 8 252
1982 Akasaka JAPONYA 33 29
1982 Zao Kanko Hotel JAPONYA 11 -
1982 Houston Hilton ABD 12 5
1983 Washington Otel İSTANBUL TÜRKİYE 38 56
1984 Pusan JAPONYA 36 -
1985 Manila FİLİPİN 17 -
1986 Ditokan Hotel JAPONYA 24 -
1986 Yeni Delhi HİNDİSTAN 38 -
1986 Dupont P. Hotel PORTO RİKO 96 140
1986 Caledonian Hotel NORVEÇ 14 -
1987 Teksas ABD - 1
1987 Ramoda hotel ABD 10 11
1989 Sidney AVUSTRALYA 6 -
1990 Miami Beach ABD 9 24
1990 Shereton KAHİRE MISIR 18 70
1993 Şikago ABD 19 -
1994 Nakapi Hotel JAPONYA 5 -
1994 Switel Hotel BELÇİKA 15 160
1995 St. George ABD - -
1996 Tozbey Hotel İSTANBUL TÜRKİYE 18 41
1997 Pathaya Royal TAYLAND 91 51
1997 Shennen Hotel ÇİN 29 13
1997 Yanshov Hotel ÇİN 30 24
1997 San Fransisko ABD 6 -
1998 Days Lnn Oregon ABD - -
1998 Wintape Orepon ABD - -
1999 Beijing ÇİN 9 14
1999 Seattle ABD - -
1999 Madison ABD - -
1999 Tran Sient HotelABD - 15
2000 Marriott Vail ABD - -
2000 Childers AVUSTRALYA 15 -
2001 Kaşmir HİNDİSTAN 14 -
2001 South Valley ABD - -
2001 Manor Hotel FİLİPİN 70 50
2001 Las Vegas ABD - -
2001 Bolton İNGİLTERE 2 6
2001 Almaata KAZAKİSTAN 4 14
2001 Paris FRANSA 4 18
2001 Polomar Hotel ABD 2 6
2001 Kansas ABD 4 -
2002 Wisonsin ABD - -
2002 Pretoria GÜNEY AFRİKA 2 20
2002 San Fransisko ABD - -
2002 Oklohama ABD - -
2002 Alabama ABD - -
2002 Çırağan TÜRKİYE - -
2002 San Barnardino ABD - -
2003 Tiantan Hotel ÇİN 33 16
2003 Rand Hotel GÜNEY AFRİKA 6 67
2003 Canadian Hotel KANADA - -
2004 Green Ville Hotel ABD 6 -
2004 Luoyang Hotel ÇİN 7 17
2004 Gananoque KANADA - 1
2004 Roma İTALYA 3 -
2005 Riverside Tower Hotel ABD 6 -
2005 Lakewiev Hotel ABD 5 -
2005 Richmonet Hotel KANADA 1 14
2005 Baveria ALMANYA - -
2005 Paris Hotel FRANSA 20 50
2005 Hilton Hotel ABD - 33
2005 Disneyland hotel ABD - -
2006 Atlanta ABD 1 12
2006 Ne China ÇİN 5 -
2006 Reno ABD 12 31


























































































































































































































































































Devamını okuyun...>>

TOPLANMA AMAÇLI BİNALARDA YANGINLAR









SİNEMA, DİSKOTEK, GECE KULÜPLERİ, BAR, DANS SALONU, RESTAURANT YANGINLARI
YILI ADI YER ÖLÜ YARALI
1940 Gece Kulübü MİSSİSİPİ ABD 207/ 0
1942 Gece Kulübü BOSTON ABD 491/ 0
1942 Restaurant BOSTON ABD 6/ 43
1965 Restaurant OHİO ABD 22/ 0
1970 Dans Salonu DLİPONT FRANSA 146/ 0
1972 Gece Kulübü OSAKA JAPONYA 118/ 0
1973 Bar LOUSİANA ABD 32/ 0
1974 Disko NEWYORK ABD 24/ 0
1976 Gece Kulübü NEWYORK ABD 25/ 0
1977 Gece Kulübü BEVERLYHİLLS ABD 167/ 130
1981 Kabaret DUBLİN İRLANDA 44/ 0
1983 Disko ALCADA İSPANYA 81/ 0
1990 Kulüp NEWYORK ABD 87/ 0
1995 Karaoke kulüp ÇİN 51/ 0
1996 Gece Kulübü FİLİPİNLER 150/ 0
1998 Dans Salonu İSVEÇ 63/ 0
2000 Sinema ÇİN 74/ 0
2000 Gece Kulübü MEKSİKA 20/ 27
2000 Dans Salonu ÇİN 309/ 50
2001 Dans Salonu HOLLANDA 10/ 130
2001 Gece Kulübü JAPONYA 44/ 3
2002 Restaurant VİETNAM 33/ 0
2002 Gece Kulübü VENEZUELLA 47/ 0
2002 Gece Kulübü PERU 25/ 100
2003 Gece Kulübü ABD 100/ 0
2004 Disko ARJANTİN 175/ 714
2006 Disko TAYLAND 8/ 54

İnsanoğlunun başına gelen felaketlerden birçoğu kurallara uymamak, az yatırım ile çok para kazanma hırsı, kanun tanımazlık, boş vermişlik nedeniyledir. Dünya tarihine söyle bir baktığımızda bunda ne denli haklı olduğum görülecektir.
Medeni kanunumuzda; “ KANUNLARI BİLMİYORUM DEMEK MAZERET SAYILMAZ.” Diye hüküm vardır ki; birçok uyanık geçinen yatırımcı onlarca insanın canına kıyar ve safa yatarak ben bunu bilmiyordum gibi geçiştirmelere kalkar. Aynı zaman da bunlara göz yuman mülki otoriterler de aynı savunmayı yapmaya kalkarlar. Ülkemizde birçok belde belediye yönetimi itfaiyesini kurmaz. Kurmadığı için o beldede yangın adına kanunsuzluk baş göstereceği elbette baştan bellidir. Yani bir yapılmayan ile çoklu suça önderlik edilmektedir. Düşünün binlerce insanın yaşadığı belde de kuralsızlık hüküm sürecek olup. Yangın ve işletme faaliyet raporları bu işten pek anlamayan başkanlar ve komisyonlar tarafından verilecektir. Ülkemiz Turizm cenneti olarak dünyada yer alır iken bir çok toplanma amaçlı binalar köy ve beldelerde yer almaya başlamıştır. Danışmanlık sisteminin de devreye sokulmaması nedeniyle Turizm cennetini cehenneme çevirmek üzere olduğumuzu görmeliyiz.

Kullanma izni verenler öncelikle insanların yaşam haklarına saygı göstermeliler. Gelir elde etme uğruna canlar feda edilmemelidir. Ülkemizde bırakın köy ve beldeleri büyük şehirlerde bile bu tür yerlerin büyük bir çoğunluğu işletme raporunu nasıl aldı diye saatlerce düşünmeniz gerekir. Bir iki adet seyyar yangın söndürme tüpü ile yangın emniyetinin alındığını sananlar ne denli yanlışa düştüklerini büyük felaketler yaşandığında göreceklerdir.

Bakın son yangın yönetmeliğimiz birkaç konuda ne diyor?
Girip çıktığımız ya da çıkamayacağımız toplanma amaçlı yerlerde aşağıdakilerden hangilerinin tam ve yerinde olduğunu incelememizde yarar var.
Sizi düşünenlerin pek olmadığı ve olmayacağı bu dünyada siz kendinizi düşünerek, girdiğiniz bir yerden yangın, deprem, patlama, toplumsal olay, kargaşada nasıl kurtulacağınızı düşünün lütfen. Bu kural tanımazlıkta sizin yaşamınıza değer veren bir yerler bulabilmeniz dileklerim ile.

Toplanma amaçlı binalar
MADDE 15- (1) Toplanma amaçlı binalar; tören, ibadet, eğlence, yeme, içme, ulaşım ve araç bekleme gibi sebeplerle, 50 veya daha fazla kişinin bir araya gelebildiği bütün binaları veya bunların bu amaçla kullanılan bölümlerini ifade eder. Toplanma amaçlı binalar şunlardır: a) Yeme ve içme tesisleri: Beslenme ile ilgili hizmetlerin sunulduğu açık ve kapalı yerleri kapsar. Kahvehaneler, çay bahçeleri, pastaneler, lokantalar, lokaller, fırınlar, kafeterya ve benzeri yerler bu sınıfa girer. b) Eğlence yerleri: Eğlence hizmeti veren açık ve kapalı yerleri kapsar. Sinemalar, tiyatrolar, pavyonlar, gazinolar, tavernalar, barlar, kokteyl salonları, gece kulüpleri, diskotekler, düğün ve nikâh salonları ve benzeri yerler bu sınıfa girer. c) Müzeler ve sergi yerleri: Sanat ve bilim eserlerinin muhafaza ve teşhir edildiği yerleri kapsar. Müzeler, sergi yerleri, müzayede yerleri, fuarlar ve benzeri yerler bu sınıfa girer. ç) İbadethaneler: İbadet yapılan alanları ve benzeri yerleri kapsar. Camiler, kiliseler, sinagoglar ile benzeri ibadet yerleri bu sınıfa girer. d) Spor alanları: Spor yapılan alanları ve benzeri yerleri kapsar. Açık ve kapalı spor alanları ve salonları ile benzeri yerler bu sınıfa girer. e) Terminal ve garlar: Kara ve demiryolu araçlarının yolcu ve yüklerini indirip bindirdikleri yerlerdir. f) Hava alanları: Üzerindeki her türlü bina, tesis ve donanımlar dâhil olmak üzere, kısmen veya tamamen uçakların iniş, kalkış ve yer hareketlerini yaparken kullanabilmeleri için yapılmış alanlardır. g) Limanlar: Gemilerin barındıkları, yük alıp boşalttıkları ve yolcu indirip bindirdikleri yerlerdir. (2) Herhangi bir binada toplanma amaçlı olarak kullanılan, ancak 50'den az kişinin toplanmasına uygun olan bölümler, esas binanın kullanım sınıflandırılmasına tabidir.



HİNDİSTANDA SİNEMA YANGININDA YAKINLARINI KAYBEDENLERİN ANMA PROGRAMLARI

Binaya ulaşım yolları
MADDE 22- (1) İtfaiye araçlarının şehrin her binasına ulaşabilmesi için, ulaşım yollarının tamamında itfaiye araçlarının engellenmeden geçmesine yetecek genişlikte yolun trafiğe açık olmasına özen gösterilir. Özellikle park edilmiş araçlar sebebiyle itfaiye araçlarının geçişinin engellenmemesi için, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan yönetmeliklere göre, belediye trafik birimleri ile emniyet trafik şube müdürlüğü, normal zamanlarda yolları açık tutmakla yükümlüdür. Bunlar, yangın anında ulaşımın sağlanması için, park edilmiş araçlara veya özel mülkiyete zarar vermeyecek tedbirleri alarak ulaşım yollarını açma yetkisine sahiptirler. (2) İtfaiye araçlarının yaklaşabildiği son noktadan binanın dış cephesindeki herhangi bir noktasına olan yatay uzaklık en çok 45 m olabilir.
(3) İç ulaşım yolları, herhangi bir binaya ana yoldan erişimi sağlayan yollardır.
İç ulaşım yollarında olağan genişlik en az 4 m ve çıkmaz sokak bulunması hâlinde en az 8 m olur. Dönemeçte iç yarıçap en az 11 m, dış yarıçap en az 15 m, eğim en çok % 6 ve düşey kurp en az R=100 m yarıçaplı olur. Serbest yükseklik, en az 4 m ve taşıma yükü 10 tonluk arka dingil yükü düşünülerek en az 15 ton alınır. (4) İç ulaşım yolundan binaya erişim için gerekli açılı mesafe, o bölgeye hizmet verecek itfaiyede bulunan araçların erişim imkânlarından daha uzak ise, itfaiye aracının binaya yanaşmasına engel olabilecek çevre veya bahçe duvarları, itfaiye aracı tarafından kolaylıkla yıkılabilecek şekilde zayıf olarak yapılır. Bu şekilde zayıf olarak yapılan duvar bölümü, en az 8 m uzunluğunda olur; kolayca görünebilecek şekilde kırmızı çapraz işaret konularak gösterilir ve önüne araç park edilemez.

Döşemeler
MADDE 26- (1) Bütün döşemelerin yangın duvarı niteliğinde olması gerekir.
(2) Döşeme kaplamaları en az normal alevlenici, yüksek binalarda ise en az zor alevlenici malzemeden yapılır. (3) Döşeme üzerinde kolay alevlenen malzemeden ısı yalıtımı yapılmasına, üzeri en az 2 cm kalınlığında şap tabakası ile örtülmek şartı ile müsaade edilir. (4) Ayrık nizamda müstakil konutlar dışındaki binaların tavan kaplamaları ve asma tavanlarının malzemesinin en az zor alevlenici olması gerekir.

Cepheler
MADDE 27- (1) Dış cephelerin, yüksek binalarda yanmaz malzemeden ve diğer binalarda ise, en az zor alevlenici malzemeden olması gerekir. Cephe elemanları ile alevlerin geçebileceği boşlukları bulunmayan döşemelerin kesiştiği yerler, alevlerin komşu katlara atlamasını engelleyecek şekilde döşeme yangın dayanımını sağlayacak süre kadar yalıtılır.

Çatılar
MADDE 28- (1) Çatıların inşasında; a) Çatının çökmesi, b) Çatıdan yangının girişi ve çatı kaplaması yüzeyinin tutuşması, c) Çatının altında ve içinde yangının yayılması, ç) Çatı ışıklığı üzerindeki rüzgâr etkileri, d) Çatı ışıklığından binaya yangının nüfuz etmesi, e) Yangının çatı kaplamasının dış yüzeyi üzerine veya katmanlarının içerisine yayılması ve alev damlalarının oluşması, f) Bitişik nizam binalarda, çatılarda çıkan yangının komşu çatıya sirayeti, ihtimalleri göz önünde bulundurulur. (2) Çatıların oturdukları döşemelerin yatay yangın kesici niteliğinde olması gerekir. Bitişik nizam yapılarda, çatılarda çatı örtüsü ve izolasyonu olarak normal ve kolay alevlenen malzemeler kullanılamaz. (3) Doğal veya yapay taşlardan veyahut beton plaklardan yapılmış çatı örtüleri ve çatı yalıtımları ile çelikten veya diğer metallerden yapılmış ve en az zor alevlenen malzemelerden oluşturulan yalıtım ve çatı üst örtü tabakaları, uçucu yanar parçalara ve ısıl ışınımına dayanıklı çatı elemanları olarak kabul edilir.

Kaçış güvenliği esasları
MADDE 30- (1) İnsanlar tarafından kullanılmak üzere tasarlanan her yapı, yangın veya diğer acil durumlarda kullanıcıların hızla kaçışlarını sağlayacak yeterli kaçış yolları ile donatılır. Kaçış yolları ve diğer tedbirler, yangın veya diğer acil durumlarda can güvenliğinin yalnızca tek bir tedbire dayandırılmayacağı biçimde tasarlanır. (2) Her yapının, yangın veya diğer acil durumlarda yapıdan kaçış sırasında kullanıcıları, ısı, duman veya panikten doğan tehlikelerden koruyacak şekilde yapılması, donatılması, bakım görmesi ve işlevini sürdürmesi gerekir.
3) Her yapıda, bütün kullanıcılara elverişli kaçış imkânı sağlayacak şekilde, yapının kullanım sınıfına, kullanıcı yüküne, yangın korunum düzeyine, yapısına ve yüksekliğine uygun tip, sayı, konum ve kapasitede kaçış yolları düzenlenir.
4) Her yapının içinde, yapının kullanıma girmesiyle her kesimden serbest ve engelsiz erişilebilen şekilde kaçış yollarının düzenlenmesi ve bakım altında tutulması gerekir. Herhangi bir yapının içinden serbest kaçışları engelleyecek şekilde çıkışlara veya kapılara kilit, sürgü ve benzeri bileşenler takılamaz. Zihinsel engelli, tutuklu veya ıslah edilenlerin barındığı, yetkili personeli sürekli görev başında olan ve yangın veya diğer acil durumlarda kullanıcıları nakledecek yeterli imkânları bulunan yerlerde kilit kullanılmasına izin verilir.
(5) Her çıkışın açıkça görünecek şekilde yapılması, ayrıca, çıkışa götüren yolun, sağlıklı her kullanıcının herhangi bir noktadan kaçacağı doğrultuyu kolayca anlayabileceği biçimde görünür olması gerekir. Çıkış niteliği taşımayan herhangi bir kapı veya bir çıkışa götüren yol gerçek çıkışla karıştırılmayacak şekilde düzenlenir veya işaretlenir. Bir yangın hâlinde veya herhangi bir acil durumda, kullanıcıların yanlışlıkla çıkmaz alanlara girmemeleri ve kullanılan odalardan ve mekânlardan geçmek zorunda kalmaksızın bir çıkışa veya çıkışlara doğrudan erişmeleri için gerekli tedbirler alınır.

Kaçış yolu sayısı ve genişliği
MADDE 33- (1)
80 cm’den daha dar genişlikte ve toplam kullanıcı sayısı 50 kişiden fazla olan katlarda bir kaçış yolunun genişliği 100 cm'den az olmayacak şekilde çıkış sayısı bulunur. Kaçış yolu, bu özelliği dışında, yapının mekânlarına hizmet veren koridor ve hol olarak kullanılıyor ise, 110 cm’den az genişlikte olamaz.
(2) Yüksek binalarda kaçış yollarının ve merdivenlerin genişliği 120 cm’den az olamaz. (3) Genişliği 200 cm’yi aşan merdivenler, korkuluklar ile 100 cm’den az olmayan ve 160 cm’den fazla olmayan parçalara ayrılır. Kaçış yolu koridoru yüksekliği 210 cm’den az olamaz. (4) İki çıkış gereken mekânlarda, her bir çıkışın toplam kullanıcı yükünün en az yarısını karşılayacak genişlikte olması gerekir.
(5) Genişlikler, temiz genişlik olarak ölçülür.
Kaçış merdivenlerinde ve çıkış kapısında temiz genişlik aşağıda belirtilen şekilde ölçülür: a) Kaçış merdivenlerinde temiz genişlik hesaplanırken, küpeştenin yaptığı çıkıntının 80 mm’si temiz genişliğe dâhil edilir. b) Çıkış kapısında; tek kanatlı kapıda temiz genişlik, kapı kasası veya lamba çıkıntısı ile 90 derece açılmış kanat yüzeyi arasındaki ölçüdür. Tek kanatlı bir çıkış kapısının temiz genişliği 80 cm’den az ve 120 cm’den çok olamaz. İki kanatlı kapıda temiz genişlik, her iki kanat 90 derece açık durumdayken kanat yüzeyleri arasındaki ölçüdür. (6) Bütün çıkışların ve erişim yollarının aşağıda belirtilen şartlara uygun olması gerekir: a) Çıkışların ve erişim yollarının açıkça görülebilir olması veya konumlarının simgeler ile vurgulanması ve her an kullanılabilmesi için engellerden arındırılmış hâlde bulundurulması gerekir. b) Bir yapıda veya katlarında bulunan her kullanıcı için, diğer kullanıcıların kullanımında olan odalardan veya mekânlardan geçmek zorunda kalınmaksızın, bir çıkışa veya çıkışlara doğrudan erişim sağlanması gerekir.

Kaçış yolları gerekleri
MADDE 35- (1) Bütün yapılar için bu Kısımda belirtilen imkânlardan biri veya daha fazlası kullanılarak kaçış yolları sağlanır. Yapının kullanımda olduğu sürece zorunlu çıkışların kolayca erişilebilir, kapıların açılabilecek durumda olması ve önlerinde engelleyicilerin bulunmaması gerekir.

Acil çıkış zorunluluğu
MADDE 39- (1) Bütün yapılarda, aksi belirtilmedikçe, en az 2 çıkış tesis edilmesi ve çıkışların korunmuş olması gerekir. (2) Çıkış sayısı, 33 üncü madde esas alınarak belirlenecek sayıdan az olamaz. Aksi belirtilmedikçe, 25 kişinin aşıldığı yüksek tehlikeli yerler ile 50 kişinin aşıldığı her mekânda en az 2 çıkış bulunması şarttır. Kişi sayısı 500 kişiyi geçer ise, en az 3 çıkış ve 1000 kişiyi geçer ise, en az 4 çıkış bulunmak zorundadır. (3) Kapıların birbirinden olabildiğince uzakta olması gerekir. Bölünmemiş tek mekânlarda iki kapı gerekiyor ise, kapılar arasındaki mesafe yağmurlama sistemi bulunmadığı takdirde diyagonal mesafenin 1/2’sinden ve yağmurlama sistemi mevcut ise, diyagonal mesafenin 1/3’ünden az olamaz. (4) Bir koridor içindeki iki kaçış merdiveni arasındaki mesafe, yağmurlama sistemi olmayan yapılarda koridor uzunluğunun yarısından ve yağmurlama sistemi olan yapılarda ise, koridor uzunluğunun 1/3’ünden az olamaz.

Devamını okuyun...>>
Endüstriyel Yangın Emniyeti

Endüstriyel Tesislerde Yangın Riski ve Kontrolü:




Fabrikalar; yangınlar için yüksek riskli yerlerin başında gelmektedirler. Herhangi bir yangın oluşumunda çok büyük maddi ve manevi zarara yol açan özellikte, üretim madde ve işlem makinelerini içermektedirler. Bu yangınlarda bazı çalışanlar ise ne yazık ki hayatlarını ve sağlıklarını kaybebilmektedir. Bu üretim hammaddelerinin özelliklerinin zararlı oluşu, eğitimsizlik, kontrolsüzlük, boş vermişlik gibi nedenlerin bir ya da birkaçının yan yana gelişiyle artış göstermektedir. İşletmelerde üretim ne denli karmaşık ise, ne denli kimyasal madde kullanılıyorsa yangın riski orada sürekli olarak artış göstermektedir.
Üretimde yanıcı maddeler kullanmak, hatalı ya da arızalı makine kullanmak, yangınlara neden olmaktadır. Çoğu zaman sadece arızadan dolayı, personel hatalarından ve kontrol dışı onarımlardan yangınlar çıkmaktadır. Eğitimler ve tedbirlerin alınarak uygulanması, prosedürler oluşturulması yangınlarda büyük azalmalara neden olmaktadır. Yangın çıkış nedenlerini bilmek ve önlemler almak yangın çıkmasını engellemektedir.




Dünya üzerinde birçok fabrika sıcak işlem prosedürlerini uygulamadığı için yangınlar nedeniyle kaybedilmiştir. Bu tür maddelerin bulunduğu fabrikaların birçoğunda patlamalara sebebiyet verildiğinden aynı zamanda da insan kayıpları olmuş-olmaktadır. Yüksek yanıcılık ve patlayıcılık özelliklerine sahip maddeler hiç olmamaları gereken yerlerde depolanmakta, bulundurulmakta ve saklanmakta ise o işletmelerde yangın çıkması kaçınılmazdır.
Yine birçok işletmede sigara içme yasağına uyulmaması nedeni ile yangınlar çıkmaktadır. Sigara içme alanlarının oluşturularak sigara içme yasağı uygulamaları yasak olan diğer noktalarda devamlı olarak kontrol altında tutulmalıdır.
Kesme, kaynak işlemleri gibi ısıl işlemler prosedürler ile kontrol altına alınmalı ve sürekli olarak gözlemlenmelidir.
Bir diğer risk unsuru elektrik sistemleri, cihazları ve kablolarıdır. Aşırı yük, sürekli çalışma, yıpranma elektrik yangınlarına davetiye çıkarmaktadır. Tüm elektrikli cihazların planlı bakımları ve performans testleri yapılmalıdır.
Çay ocakları, yemek pişirme, ısıtma noktaları, yemekhaneler yangın yönetmeliklerine göre düzenlenmeli, koruma ve söndürme sistemleri bu noktalara yerleştirilmelidir. Bu yerler çok yüksek yangın riski taşıyan alanlardır.
Ambarlar, stok alanları, saklama oda ve alanları yine yönetmeliklere uygun dizayn edilmeli gerekli yangın tedbirleri alınmalıdır. Ambarlar ve benzeri bu yerler; personel sayısı az olan kısımlardır.Yangın kontrolü güçtür.Bu yerlerde nakliye amaçlı olarak işletme çalışanlarının dışında mal taşıyan yabancıların da giriş- çıkışları olduğundan risk dereceleri yüksek yerlerdir. Algılama ve otomatik söndürme sistemleri ile desteklenmesi gerekli yerlerin başında gelmektedirler.
Ambarlar ayrıca geniş alanlar olup, yanıcı maddenin ise en çok bulunduğu noktalardır. Buralarda başlayan yangınları kontrol altına almak oldukça güçtür. Bu gibi yerlerde kontroller diğer noktalardan daha sık yapılmalıdır.
İşletmeler yangına müdahale yangın su rezervlerini, joker, elektrikli ve dizel yangın pompalarını, hidrant sistemlerini, algılama ve otomatik söndürme sistemlerini, seyyar( taşınabilir ) yangın söndürücüleri, kaçış yollarını, acil aydınlatma sistemlerini kurmak ve işletmek ile sorumludurlar.
Bunların dışında altı ayda bir itfaiyeler ile ortak tatbikat ve tüm personelin yangın eğitimlerini, yangın söndürme gruplarının eğitimlerini aldırmak zorundadırlar.





YIL FABRİKA ADI YER ÖLÜ YARALI

1911 Triangle Gömlek Fabrikası ABD 146 -
1947 Blast at Elektroplating Şti. ABD 15 150
1982 Enerji Üretim Merkezi Venezuella 128 -
1989 Kimyasal Üretim ABD - -
1991 Tavuk-İşleme Fabrikası ABD 25 -
1993 Bebek Fabrikası Tayland 187 500
1993 Oyuncak Fabrikası Çin 87 57
1997 Ayakkabı Fabrikası Çin 32 -
1999 Petrol Tank Çiftliği Tayland 7 -
1999 Mişigan Havai Fişek Fab. ABD 5 -
2000 Duch Havai Fişek Fab. Hollanda 20 600
2000 Tavuk-İşleme Fabrikası Çin 38 -
2000 Tekstil Fabrikası Bengaldeş 48 150
2000 Havai Fişek Fabrikası Çin 36 160
2002 Boya Baskı Fabrikası ABD - -
2003 NewYork Petrol Sahası ABD - -
2003 İlaç Servis İst. Patlaması ABD 3 20
2003 Giysi Fabrikası Patlaması ABD 12 70
2003 Havai Fişek Fabrikası ABD 3 -
2003 Bidgestone Lastik Fabrikası Japonya - -
2003 Diamar Yangını Pakistan 49 132
2004 Pepsi Kola Fabrikası ABD - -

2004 Başlıklı Telyon Fabrikası İrlanda - -
2004 Havai Fişek Fabrikası Danimarka 1 6
2004 Kimyasal Üretim Fabrikası Endonezya 2 -
2004 Mazda Otomobil Fabrikası Japonya - -
2005 Magnezyum İşleme Fab. ABD - -
2005 Tekstil Fabrikası Bangaldeş 23 -
2005 Timber Fabrikası ABD - -
2005 Mill Yangını ABD - -
2005 Detroit Kimyasal Fabrikası ABD - -
2005 Lastik Fabrikası ABD - -
2005 DVD Fabrikası İngiltere - -
2005 Kimyasal Üretim Fabrikası Çin 10 21
2005 Havai Fişek Fabrikası Hindistan 30 -
2005 Lastik Geri Dönüşüm Fab. İngiltere - -
05 Plastik Fabrikası Kanada - -
2005 Plastik Fabrikası Patlaması ABD 2 -
2005 Ağaç İşleme Fab.Patlaması ABD 1 1
2005 Tekstil Fabrikası Türkiye 5 -
2006 Kimyasal Fab. Patlaması İngiltere - -
2007 Uşak Battaniye Fabrikası Türkiye - -







Devamını okuyun...>>

BU SESLERE KULAK VERECEKLER DE VARDIR ELBETTE !

Duyarsızlıklarımız gönüllü çalışanlarımızı çok üzüyor.
Ama ASIL ÜZÜLENLER Devlet ve Millet olarak BİZLER OLACAĞIZ!
Nerde Devlet Nerde millet diye haykırma hakkımız yok çünki.
afettr grup üyelerinin haykırışları aynen aktarılmıştır.

Yazmayacağım yazmayacağım diyorum ama yine de bu kadar emek verdiğimiz konuda bir iki laf etmeden duramayacağım.

1999 yaşandı bitti ve hepimiz bir sürü ders aldık ama bunu yazlı çizili bir hale getirip sorumluluklarımızı tek tek çözümü ile kaleme alamadık.

Alamadık diyorum çünkü sonuç elde edemedik.

Yüzlerce toplantı, komisyonlar, şüralar falan filan.

Yazdık çizdik uyguladık bunları her seferinde gerek bu tür guruplarda basında, internet sitemizde yayınladık.Çözümler önerdik tartışmaya açtık.

Adımız CONİ olmadığı için Coni nin dışında da kimse tartışmadı, tartışamadı veya kale almadı.

Niye yaptık bunları, yaptıklarımızı reklam etmek için mi yoksa birkaç arkadaş okusun da sahada neler oluyor neler yaşanıyor öğrensin diye mi.

Yaşadıklarımızın doğru yarattığımız çözümlerin eksiksiz olduğunu hatta hatasız olduğunu söylemedik, sadece yaşadıklarımızı anlattık ve çözümleri ne şartlarda ürettiğimiz yazdık.

Kaçınız okudunuz bu raporları ve hakkında yorum yaptınız.

Çok ciddi katılımlı 5 adet tatbikat yaptık ve raporlarını yayınladık kaçını okudunuz ve yorum yaptınız veya gelip izlediniz…

Yazıkdır arkadaşlar bu kadar emeğe harcanan zamana ve paraya.

Bütün bunları yapabilmek için iş hayatımızdan özel hayatımızdan ödün verdik. Bir kısmımız battı birkaç arkadaşımız eşinden boşandı. Bingöl depremine geldiği içinde 2 arkadaşımız işinden atıldı. Örnekler maalesef çok.

5 yıl önce Kamu yararına bir dernek olmak için baş vurduk evraklarımızı süründürdüler her seferinde tozlu raflarda bulduk.Ne için Kamu yararına çalıştığımızı devlete ispat için

Şimdi konudan bir haber bir müsteşarın masasında tozlanıyor.

Şimdi lütfen hiç sormayın ne yapılacağını siz önerinizi yazın…Yapılanları okuyun raporları inceleyin.

Sahayı çözün önce, gerisi kendiliğinden gelir.

Bir de hakikaten bunu maaşla çalışan geldiği her toplantıda lütfen bu toplantıları mesai saatinde yapın diyenlerden bu işe gönüllü olmayanlardan bir şey beklememeyi öğrenin artık.

Sevgi ve saygılarımla.

Mimar

Mehmet Hatunoğlu

AKA.YÖN.KUR.BŞK

AKA HERŞEYE RAĞMEN KAMU YARARINA ÇALIŞAN BİR DERNEKDİR.


Her sene 17 Ağustos için bir şeyler yazardım. Artık yazmıyorum ama AKA guruba gelen bir bayan arkadaşımın MESAJINI sizlerle paylaşmak istedim. Anlayana tabi...

Mimar
Mehmet Hatunoğlu
AKA.YÖN.KUR.BŞK

Sesimi duyan var mı?

Tam dokuz sene geçti. İnsan olmanın, aslında sedece insan olmanın önemini ve gerisinin ne kadar önemsiz olduğunu anlamamızın üzerinden.

Bizi diğerlerinden farklı kılan neydi?

Ne zorumuz vardı da dokuz senedir bütün zorluklara rağmen hala uğraşıp duruyoruz. Yeri geliyor birbirimizi kırıyoruz, tartışıyoruz, birlikte kafa patlatıyoruz.

Her sene biraz daha unutuyoruz. Bize ne yahu, kim ne yaparsa yapsın, benim derdim kendime yetiyor demeden uğraşıyoruz.Ne zorumuz var da gittiğimiz her yere sırt çantalarımızı da taşıyoruz.

Hepimiz toplu halde kafayı yedik de diğerleri mi normal. Daha önce hiç tanımadığımız bizimle hiç ilgisi olmayan insanlarla, kadınmış erkekmiş, akıllıymış deliymiş, fakirmiş zenginmiş, farklı kültürden , farklı dindenmiş hiçbirini önemsemeden bir anda el ele tutuşup bir olabilmemizi ne sağlayabilirdi ki bu dünyada..

Herkes birbirinin gözünü oymaya çalışrken neydi bizi biraraya getiren?
Hatırlatmalı mıyım dokuz sene önce enkazların başında bağıran anneleri babaları dedeleri nineleri,yüzlerce insanın diri diri toprağa, betona gömüldüğünü ve hiçbirşey yapamamanın verdiği acıyı unuttunuz mu?

Hatırlayan var mı paranın ve itibarın hiçbir işe yaramadığını.İşe yarayan tek şeyin dünyanın ve Türkiyenin dört bir yanından yardıma koşan, hiç uyumadan, yorulmadan, aç susuz günlerce çalışan insanlar olduğunu.

Yani işe yarayan tek şeyin insanlık olduğunu hatırlayan var mı?
Bizi biraraya getirenin içimizdeki doğaya ve insana duyduğumuz sorumluluk ve sevgi olduğunu. Bizi diğerlerinden farklı kılan şeyin aslında bizler olduğumuz gerçeğiniz unutan var mı?
Bu ülkede iyi birşeyler yapmaya çalışmanın cezasını çeken bizler... Biliyoruz ki yıldığımız ve yorulduğumuz zaman İNSANLIK bu savaşı kaybedecek...
Karşılığında hiçbirşey beklemeden, ne alkış, ne para , ne de kahramanlık madalyası...

Karşılık olarak beklediğimiz tek şeyin bir hayat kurtarmanın verdiği mutluluk olduğu ve
sayımızın ne kadar az olduğunu anlayan var mı?

İnsanlık namına sesimi duyan var mı?

17.08.99 anısına...
Elif Mertdoğan (AKA Üyesi)


Devamını okuyun...>>




ÜLKEMİZİN İLK KADIN İTFAİYECİSİ SN. SABİHA YALÇIN

SABİHA YALÇIN

25.09.1964 Konya – Çumra doğumlu olup, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümünden lisans mezunu olup, Kocaeli Üniversitesi Yönetim ve İşletme Enstitüsünde Yönetim ve İşletme İhtisas eğitimi almıştır.

1988 yılında Türkiye’de ilk defa bir bayan olarak İzmit Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünde itfaiye eri kadrosunda aktif olarak göreve başlamış, daha sonraki yıllarda yine kadrolu olarak Türkiye’nin ilk bayan itfaiye onbaşısı, itfaiye çavuşu ve itfaiye amiri kadrolarında aktif olarak görev yapmış, 1987 tarihinden bu yana Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde Yangın Önleme ve Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapmaktadır.

1996 yılında açılan Kocaeli Üniversitesi İzmit Meslek Yüksekokulu İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği bölümünde okul açıldığı tarihten itibaren 2008 yılına kadar öğretim görevlisi olarak görev yapmıştır.

Mesleki eğitimler olarak Hollanda, Fransa, Almanya, Macaristan, İsviçre ve Bulgaristan’ın da aralarında bulunduğu Endüstriyel Tesislerde Yangın Güvenliği ve Risk Analizi, Yangına Müdahale, Kapalı ve Dumanlı Ortamlarda Arama Kurtarma, Tehlikeli Kimyasallar, Trafik Kazalarında Kurtarma, Acil Durum Yönetimi Eğitmen Eğitimi ve İlkyardım konularında uzun süreli eğitimler almış olup, eğitim sertifikaları mevcuttur.

Esas uzmanlık alanı Endüstriyel Tesislerde Yangın Güvenliği ve Yangın Risk Analizi Uzmanlığı olup, İtfaiyeye girdiği tarihten bu güne kadar pek çok büyük yangınlara katılmış ve aktif olarak görev yapmıştır.

BU ULVİ GÖREVDE BAŞARILI ÇALIŞMALAR GÖSTEREN İTFAİYECİMİZİ SİZLERE TANITMAK BENİM İÇİNDE BİR ONUR OLACAKTIR.
HANIMEFENDİ HALEN KOCAELİ İTFAİYESİNDE AKTİF GÖREVİNİ SÜRDÜRMEKTEDİR.
GÖREVLERİNDE BAŞARILAR DİLER, HÜRMETLERİMİZİ SUNARIZ.


DÜNYADA İLK KADIN İTFAİYECİLER:






Çoğu insan, çoğu kadın, hatta çoğu itfaiyeci dahi kadınların 200 yıldan fazla itfaiyecilik geçmişleri olduğunu bilmez. Kayıtlara geçmiş bilinen ilk kadın itfaiyeci Molly Williams adında siyahî bir köle idi. Bu işi zorla dahi yapmış olsa bile; kendisini Türk itfaiyecileri olarak bizler özel bir meslektaşımız ve hanımefendi olarak şükranlarımızla anıyoruz. Bu ilk itfaiyeci Hanımefendi Newyork’ta 1815 yılında 11 no’lu pompacı grubunda görev almaya başlamıştır.

Bir diğer kadın itfaiyeci öncülerinden Lillie Hitchcock Coit ise San Fransisco itfaiyesinde 1859 yılında yine pompa grubunda çırak olarak itfaiyeciliğe başlamıştır. Daha sonraları itfaiyeciliğe telgrafçı olarak devam etmiştir.



1904 YILI GAZETELERİNDE İLK YANGIN SÖNDÜRÜCÜNÜN REKLAMINDA BİR HANIM SÖNDÜRME YAPAR İKEN TASVİR EDİLMİŞTİR.

Kuşkusuz on dokuzuncu yüzyıl sonları yirminci yüzyıl başlarında birçok kadın itfaiyelerde görev almışlardı r.Fakat kayıt tutulmaması ya da kayıtların kaybolmaları nedeniyle bu değerli kadın itfaiyeciler şu an bilinememektedirler.




AMERİKAN İTFAİYECİ KADIN BİRLİĞİ SIK ARAKLIKLAR İLE TOPLANARAK KADIN İTFAİYECİ HAKLARININ GELİŞTİRİLMESİNİ SAĞLIYORLAR.


1878 den 1932 yılına değin açık olan ve eğitim veren İngilterede’ki Girton Ladies College ‘in tüm itfaiye teşkilatının tüm üyeleri bir kadın okulu olan bu yerde tamamen kadınlardan oluşturuluyordu.

Yine Amerika Birleşik Devletlerinde Silver Spring, Maryland, Los Angeles (Californiya) da gönüllü kadın itfaiyeciler itfaiyelerde görev almışlardır.







KADINLAR NE YAPAMAZ DİYE SORUYOR BU KARİKATÜRLER



ilk zamanlar itfaiyelerde hanımlar telgrafçılık ve büro görevlerinde bulunuyorlardı.

1920 lerin sonlarına doğru itfaiyede hortumculuk yapan kocası işbaşında öldükten sonra 50 yaşında itfaiyeye katılarak itfaiyenin büro işlerine bakan Emma Vernell unutulmazlar arasına katılmıştır.

İkinci Dünya savaşı sırasında İtfaiyeci erkekler askere çağırılınca birçok itfaiyenin itfaiyeci açığı kadın gönüllülerden tamamlanmıştır.



1960 lı ve 70 li yıllarda ise artık sistematik bir şekilde kadınlar bırakın itfaiyelerde görev almayı artık orman yangınları için işe alınıyorlardı.




İkinci Dünya Savaşı sırasında yine İngiltere’de birçok kadın itfaiyelerde görev almışlardır. Yine bu kadınların pek çoğu büro işleri yerine pompacı ve hortumcu olarak görev yapmışlar ve yine maalesef birçoğu görevleri başında hayatlarını kaybetmişlerdir.



1973 yılında Sandra Forcier isimli itfaiyeci kadın Winston-Salem, Güney Carolina’ da yangın emniyet amiri olarak görev yapmıştı. Görevi polis ile itfaiyeciler arasında koordinasyonu kurmak idi.
Şu an Amerika Birleşik Devletlerinde 6500 ( Altı bin beş yüz ) kadın itfaiyeci görev başındadır.














Kanada. İngiltere ve Amerika’da itfaiyelerde görev alan toplam kadın sayısı günümüzde 30 000 – 40 000 arasında değişmektedir. İtfaiyelerde ilk yardım görevinde olan hanımlar sağlık personeli kadrosunda olduklarından bu sayının içinde değillerdir.




TÜRKİYEDE İLK MESLEK KADINLARINA GELİNCE;


İlk Kadın Avukat: Süreyya Ağaoğlu

İlk Kadın Bakan: Prof.Dr. Türkan Akyol

İlk Kadın Başbakan: Prof.Dr. Tansu Çiller

İlk Kadın Belediye Başkanı: Müfide İlhan (1950-Mersin)

İlk Kadın Büyükelçi: Filiz Dinçmen

İlk Kadın Çöpçü: Elif Yazgandır

İlk Kadın Danıştay Başkanı: Füruzan İkincioğulları

İlk Kadın Danıştay Üyesi: Şükran Esmerer

İlk Kadın Dışişleri Görevlisi: Adile Ayla

İlk Kadın Dişhekimi: Ferdane Bozdoğan Erberk

İlk Kadın Doktor: Safiye Ali

İlk Kadın Eczacı: Rukiye Kanat Arran

İlk Kadın Emniyet Müdürü: Feriha Sanerk

İlk Kadın Fotoğrafçı: Semiha Es

İlk Kadın Gazeteci: Selma Rıza

İlk Kadın Genel Müdür: Mükerrem Aker

İlk Kadın Hakim: Suat Berk

İlk Kadın Hazine Genel Müdürü: Aysel Gönül Öymen

İlk Kadın Hemşire: Esma Deniz

İlk Kadın Hesap Uzmanı: Müşeref Çallılar ve Güzide Amark

İlk Kadın Heykeltraş: Sabiha Bengütaş

İlk Kadın Jet Pilotu: Leman Altınçekiç

İlk Kadın Karakol Amiri: Nevlan Kulak

İlk Kadın Kaymakam: Özlem Bozkurt ve Elif Arslan

İlk Kadın KİMYACI: Prof.Dr. Remziye Hisar

İlk Kadın Makinist: Seher Aytaç

İlk Kadın Milli Eğitim Müdürü: Güler Karakülah

İlk Kadın Milli Maç Hakemi: Lale Orta

İlk Kadın Müzeci: Seniha Sami

İlk Kadın Orman Mühendisi: Binnaz Zehra Sert

İlk Kadın Petrol Mühendisi: Halide Ural Türktan

İlk Kadın pilot: Sabiha Gökçen

İlk Kadın Polis Memuru: Betül Diker

İlk Kadın Profesör: Prof.Dr. Fazıla Şevket Giz

İlk Kadın Radyo Spikeri: Emel Gazimihal

İlk Kadın Rektör: Prof.Dr. Saffet Rıza Alpar

İlk Kadın Savcı: Işıl Tüzünkan Koçhisarlıoğlu ve Meliha Sanu

İlk Kadın Sayıştay Üyesi: Fahrünisa Etmen

İlk Kadın Sendika Başkanı: Dervişe Koç

İlk Kadın Subay: Ülkü Sema Toksöz

İlk Kadın TBMM Başkanvekili: Neriman Neftçi

İlk Kadın Televizyon Spikeri: Nuran Devres

İlk Kadın Vali: Lale Aytaman

İlk Kadın Veteriner: Sabire Aydemir

İlk Kadın Yargıtay üyesi: Melahat Ruacan

İlk Kadın Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı: Firdevs Menteşe

İlk Kadın Yüksek Mimar: Münevver Gözeler

İlk Kadın Yüksek Mühendis: Sabiha Ecebilge

İlk Kadın Zabıta Memuru: Afife İpek

İlk Kadın Ziraat Mühendisi: Nezahat Süer
Son Güncelleme: 2007-04-21

( UMARIZ BU BİLĞİLER İÇİNE BUNDAN BÖYLE SN. SABİHA YALÇIN ADI DA EKLENECEKTİR. )

Yurdumuzda ilk meslek kadınları sıralamalarında ilk kadın itfaiyecimizi görmemek, beni ziyadesi ile üzmüştür. Anlaşılan o ki itfaiyeciliği devlet adamlarımızda araştırmacılar da hala meslek olarak görmemektedirler.
Türkiye’de hem kadının adı yok hem itfaiyecinin. Kadın ve itfaiyeci iseniz işte böyle sıralamalarda hiç yer alamazsınız.










Oysa yurdumuzda Kocaeli İtfaiye müdürlüğümde görev yapan sayın Sabiha YALÇIN itfaiyede görev almış ilk kadın itfaiyecimizdir.Bunu görmezden gelmek Ülkemiz insanına hiç bir şey kazandırmaz ama çok şey kaybettirir. Şimdilerde Kocaeli Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi (Antalya ) İtfaiyecilik Yüksek Okulları 1996 yılından itibaren onlarca bayan öğrenci yetiştirmekte olup bayan itfaiyecilerimiz hızla artmakta ve mesleğe hizmet etmektedirler.


Yöneticilerimiz işlerine geldiğinde itfaiyeciliği Peygamber mesleği olarak gördüklerini deklare ederler. İtfaiyecilik mesleği halen verilen sözlere rağmen meslek sınıfları içerisinde yer almamakta olup sıradan görevlerden sayılmaktadır. Devlet personel alımlarında verilecek işçi ve memur kadrolamasında itfaiye işleri gibi başlıklar altında gösterilmektedir.
Ne itfaiyeciliğe ne de Türk örf adet ve ahlak anlayışına yakışmayan bu durumun bir an önce ortadan kaldırılması gerekmektedir.









AHMET SERTKAN
ÇOSB. İTF. AMİRİ

Kaynakça:
http://www.firefightercentral.com/index.htm
http://www.ntvmsnbc.com/news/401765.asp
http://www.hekimce.com/index.php?kiid=3187



Devamını okuyun...>>
İnsanoğlu insanlık tarihi boyunca, yangın zararlarından kurtulmak için elinden geleni yapmış olmasına rağmen halen yangın denen düşmanını yenmeyi başaramamıştır. Hele bilim ve teknolojiden yoksun olduğu geçmişte bu savaşta maalesef hep yangın galip olmuş. İnsanoğlu hüsrana uğramıştır. Taşıma su ile değirmen döndürmek örneği geçmişte yapılabilenler düşünülür ise; 1800 lü yılların başında yangına kova ile su taşımaktan başka yapılabilecek bir şeylerin olmadığı aşikardır.
Yangınlara kova ve tahta fıçılar ile müdahale etmek hem çok sayıda insana gereksinim gerektiriyor, hem de o kadar çok kova ve fıçıya sahip olmanızı gerektiriyordu. Yangınlar da mahalle halkı ve gönüllüler görev almaktaydılar. Aksi taktirde zararlarını tüm şehir halkı olarak evlerini kurtaramayarak hep birlikte ödüyorlardı.
Gece yangınlarında, kuytu köşelerde çıkan büyük yangınlarda sırf bu insan ve su temini yüzünden söndürme adına fazla bir şey yapılamıyordu.
Yangınların; ahşap yapılardan oluşan mahalle ve şehir düzenlerinde etkileri giderek artmaya başladı. Birbirine yanaşık düzende dar sokaklarda herhangi bir yapıda başlayan yangın zamanında müdahale edilmediğinde kontrol altına alınamıyordu. Yangın böylece büyüyerek tüm şehri hâkimiyeti altına alabiliyordu. Büyük Londra ve Şikago yangınları buna bir örnektir. ( Bkz. www.ahmetsertkan.com )
Kovalar yüzlerce kişinin elden ele imece usulü suyu kaynaktan, kullanıldığı yangın yerine ulaştırılması tekniği ile yangınlara su atılıyor idi. Bu durumda suyu isabet ettirme, yükseğe atma olanaklarının nedenli kısıtlı olabileceğini bir düşünün. Aynı kovalar başka bir hat oluşturanlar tarafından tekrar suyun kaynağına (kuyu ya da sarnıç) aynı yöntem ile geri gönderiliyordu.
Sonuç çoğu kez hüsran ile bitmekte idi. Bu sorunun ortadan kalkması için bir şeyler yapılmalıydı.
Bundan 200 yüz yıl kadar önce 15-20 litrelik el pompaları geliştirilmeye başlandı. Tahta ya da metal bir fıçı bugünkü ilaçlama pompalarına benzer şekilde bir pompalama ve püskürtme aparatına sahipti. Bunlar ile yangına fazla yaklaşmadan daha isabetli söndürme yapılabilmekteydi. Metal ve daha dayanıklı tipleri ile basınç daha fazla sağlandığından daha uzağa ve daha yükseğe su püskürtmek mümkün olabiliyordu.
Ne çare ki su miktarı az olduğundan pompaların atası olan bu ilk sulu müdahale aracının da geliştirilmesi gerekiyor idi. Bu ilk basınçlı kapların 1700’lü yılların sonu ile 1800’lü yılların sonuna kadar kullanıldıkları bilinmektedir.





Resmini gördüğünüz bu ilk müdahale aracı el pompası (hand-tup) 1879 yılı gazete çizimlerinden alınmıştır.
Daha sonra geliştirilen daha çok su alabilen daha uzağa su atabilen birden fazla kişinin kullandığı atlar ya da insanlar ile taşınabilen, tekerlekli ya da tekerleksiz tiplerinin bulunduğu pompa araçları yapılmış ve kullanılmaya başlanmıştır. Aşağıda resmini gördüğünüz Genç Amerikalı NO1 su basma aracı 1850 yılında yapılmış olup o tarihteki gazetelerde satış reklamı bulunmaktadır.
Bu araçlarda o zaman ilk yapılan atalarının adını almış olup onlara da ‘‘el pompası’’ adı verilmiştir.
Bu araçların daha büyük su tankları olduğundan kısmen yangınlara kesintisiz su basma olanağı doğmuştur. Hele bir hidrant yanında ve nehir, göl gibi su kaynağına yakın olduğunuzda daha da uzun süre pompacılar yorulana kadar su basmaya sürekli olarak kavuşabilirdiniz.
Vakum yaratıp suyu emmek daha sonra emilen suyu önce geniş bir yangın hortumuna vermek son kısma takılan bir nozul (lans) ile de tazyikini arttırmak mümkün oluyor idi.
Daha sonra İngiliz arşivlerinde bu tip söndürme araçları bir kurala bağlanmaya başladı ve standartları geliştirildi. Bu kurallar ile;
Pompacılar en az elli dakika periyotlar ile çalışarak 100 metre hortum kullanabilecek ve yüz metre hortumdan sonra lans (nozul) ile 50-60 metre uzağa suyu püskürtmek mümkün olmalı idi.
Bu gelişmiş 2.nesil araçlar her ne kadar isimleri el pompası olsa da buhar devrimine kadar harika işler gördüler. İtfaiyeciler artık daha uzaktan daha doğru yönlendirmeler ile daha uzun süreli suyu yangına basabiliyor ve güzel sonuçlar alabiliyorlar idi.
Bu araçlara yön vermek, kullanmak daha iyiye ulaşmak için değişik modeller geliştirilmiş. Kullanımları ve kullanma yöntemleri bu neden ile değişik isimlerle adlandırılmıştır.

Sifon boynu, piyano kutusu, Çift güverteli, Tek taraflı, Kahve değirmeni, Adam öldüren, New Yorklu, Filedelfiyalı gibi çeşitleri mevcut idi.





















Bunların çalışmaşekli; yan yana iki tüp şeklinde birbirine bağlı odacık ve bu odacıklara su girişini sağlayan süpap görevinde birer çalpara valf ile emilip sıkıştırılan suyun hortumlara nakledilmesi ile olmaktaydı. Elbette suyun yeterli basınçta ve gerekli miktarda püskürmesi için dakikada 60 ve daha fazla stroğa gereksinim duyulmaktaydı.
Aşağıdaki filmde emme-basma tulumbanın çalışması basit şekilde görülebilinir.



Yine gelişen teknoloji ile birlikte bu tür pompalar işlevlerini 1930’lu yıllara kadar sürdürmüşlerdir. Gerek mali açıdan fakir itfaiyeler gerekse küçük yerleşim yerlerindeki itfaiyeler bunları kullanmak durumunda (zorunda) kalmışlardır.





















ŞİMDİLERDE NOSTALJİ RÜZGARLARI ESTİREN BU MAKİNELER ABD DE ŞEHİR ŞEHİR DOLAŞTIRILARAK ÜLKE YANGIN VE İTFAİYECİLİK TARİHİNE IŞIK TUTULMAKTA VE BÜYÜK İLĞİ İLE KARŞILANMAKTADIR.

1900’lü yılların başlarında ise buharlı tipler ortaya çıkmışlardır ki bunlar personelin azaltılması için önem kazanmışlardır. Daha az personel ile daha ucuz ve daha uzun süreli su temini bu makineler ile sağlanmıştır. 1873 yılında dakikada 700 galon (2500 lt) su basabilen buhar makineli pompalar icat edilmiştir. Bu pompalar da 1930’lu yıllara kadar bir çok itfaiyede görev almışlardır.







İTFAİYE ETKİNLİKLERİNDE ÇALIŞAN BİR BUHARLI POMPA


1920’li yıllarda motorize olmaya başlayan hayat ile birlikte petrol motorlu (benzinli) günümüz itfaiye araçları hayatımıza girmeye başlamışlardır. Bunlarda basit pompalar ile başlangıç yapılmış daha sonra gelişme sağlandıkça günümüzün güçlü basınçlı pompalarına gelinmiştir.













Devamını okuyun...>>