EN SEVİLEN 100 BLOG ARASINDAYIZ.TEŞEKKÜRLER.

SİTEME GÖSTERDİĞİNİZ İLĞİ VE ALAKADAN ÖTÜRÜ TÜM İTFAİYECİ KARDEŞLERİME
VE BU İŞE GÖNÜL VEREN GERÇEK İTFAİYE SEVERLERE TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM.
BU VERİLEN DEĞER SAYESİNDE DOĞRU BİR İŞ YAPMANIN HAZZINI DUYUYORUM.
DAHA İYİ DAHA BAŞARILI ÇALIŞMALAR BOYNUMUZUN BORCUDUR.
VE BEN BORCUNA SADIK BİRİ OLARAK BİLİNİRİM.
TEKRAR TEŞEKKÜR EDERİM.

AHMET SERTKAN
YANGIN UZMANI


http://www.gunesintamicinde.com/turkiyenin-en-sevilen-blog-siteleri/





Bir süredir Türkiye’de blog yazarlığı konuşulur oldu. Artık basın, sayfalarında yer veriyor, reklam ajansları kampanyaları için blog yazarlarıyla bir araya geliyor.


Türk okuyucusu için en sevilen Türk bloglarını yine Türk blog yazarlarına ve Friendfeed ahalisine sorduk ve gerçekten çok güzel bir seçki oluştu. Bu seçkiyi düzenleyerek burada yayınlıyorum.
(GTİ sözleşmesi nedeniyle 18+ içerik blogları çıkarılmıştır) Listeye eklenmesi gereken güzel blogları yorum yazarak ekleyebilirsiniz.



TÜRKİYE’NİN EN SEVİLEN, TAKİP EDİLEN BLOGLARI
(Liste A’dan Z’ye sıralıdır)

Aceto Balsamico http://acetobalsamico.blogspot.com/
A. Selim Tuncer http://selimtuncer.blogspot.com
Ahmet Kırtok http://www.kirtok.com/tr/
Ali Altuğ Koca http://www.alialtugkoca.com/
Ali Haydar ( Ali Haydarca) http://www.alihaydarca.com/
Altı Üstü Tasarım (Mehmet Doğan) http://www.altiustutasarim.com
Anafikir (Selim Yörük) http://www.anafikir.com
Antifit (Alemşah Öztürk) http://www.antifit.com/
Arman Acar http://www.armanacar.com
AyamerdivenKurduk.biz( İpek Aral Kişioğlu) http://ayamerdivenkurduk.biz
Ayberk Atasay http://www.ayberk.com/
Aykut Karaalioğlu http://www.aykutkaraalioglu.com
aYYaS Blog http://www.pcnet.com.tr/ayyas/
Başak Esin http://www.basakesin.net
Barış Altun http://www.barisaltun.net/
Baybars Kirman http://www.baybars.net
Beyn (Barış Ünver) http://www.beyn.org
Bigumigu (Aygül ve Yalçın Pembecioğlu ) http://www.bigumigu.com
Bildirgeç (Topluluk Blogu) http://www.bildirgec.org
Bilgisiz (Berke Akcan) http://www.bilgisiz.org
Blog Kazanı http://www.blogkazani.com
Burak http://www.burak.com
Burak Budak http://www.burakbudak.com/
Burak Özdemir http://www.henster.org/
Buz Cevheri http://www.buzcevheri.com
Cisday (Eray Endeş) http://www.cisday.org/
Çağlar Erol http://www.caglarerol.com
Çağlayan Arkan (Microsoft Türkiye Genel Müdürü) http://caglayanarkan.spaces.live.com
Çin Günlüğü (Yavuz Şelim Şen) http://www.cingunlugu.com
Çocukla Çocuk http://www.cocuklacocuk.com/
Damacana (Erdal Ertürk) http://www.damacana.org
Daron Yöndem http://daron.yondem.com/tr/
Deli Profesör (Ali Suna) http://www.deliprofesor.com
Derin Sular(Serdar Kaya) http://www.derinsular.com
Devletşah http://www.devletsah.com
Dinçer Keskinpala http://www.dincerk.net/
Domates Suyu (Onur) http://www.domatessuyu.com
Düşünceler http://www.dusunceler.org/
Ebru Barenseli http://ebrubaranseli.blogspot.com/
Ebekulak (Onur Cengiz) http://blog.ebekulak.com/
Eburhan http://www.eburhan.com/
Elif Savaş http://www.elifsavas.com/blog/
Elma Alt Shift http://elmaaltshift.com/
Eray Endeş http://www.erayendes.com/
Etrafta http://etrafta.com/
Eylos http://www.eylos.com/
Eylül Toprak http://www.eylulgunesi.com/
Farketing http://www.farketing.com
Faruk Enes http://turkce.focusoncode.com/
Fatih Aktürk http://www.fatihakturk.com/
Fatih Hayrioğlu http://www.fatihhayrioglu.com
Fatih Turan http://www.fatihturan.com
Fazla Mesai http://www.fazlamesai.net
Ferruh Mavituna http://ferruh.mavituna.com
Fikir Atölyesi (Tunç Kılınç) http://www.fikiratolyesi.com
Flynxs http://flynxs.blogspot.com/
Geziyorum (Emre Tok) http://www.geziyorum.net/
Gazanya http://blog.gazanya.com/
Goddess Artemis’ Blog http://goddess-artemis.com/
Gökçen Karan (Videoblog) http://www.gokcenkaran.com/
Güneşin Tam İçinde (Süleyman Sönmez) http://www.gunesintamicinde.com
Günlerden Bugün (Burak Doğan) http://www.gunlerdenbugun.com/
H. Hamdi Yaman http://www.h-yaman.com
Hakan Demiray http://www.dmry.net/
Hakkı Ceylan http://www.hakkiceylan.com
Harun Demirbaş http://h-demirbas.blogspot.com/
Hasan Yalçın http://www.hasanyalcin.com/
Hepatit ze (Züleyha Sarı) http://hepatitze.com/
Hüseyin Mert http://www.hmert.com/
İdris Cin http://blog.idriscin.com
iamlittle (Hüseyin Erkmen) http://www.iamlittle.net/
İnter.NET Günlüğü (Ali Rıza Babaoğlan) http://www.alibabaoglan.com/
İtfaiyeci Blogu (Ahmet Sertkan) http://www.ahmetsertkan.com
Jiklet (Burak Kaynak) http://www.jiklet.com/
Kadın blogları http://www.kadinbloglari.com/
Kadın Sanat(Şahika Civelek) http://www.kadinsanat.net
Kandan Adam http://kandanadam.blogspot.com
Kareli Defter karelidefter.blogspot.com
Kelimelerin Soyağacı http://www.kelimelerinsoyagaci.com/
Kreativme (Gülnur Öztürk) http://www.kreativme.com
Kuponadam (Ahmet Karaca) http://www.kuponadam.com
Lay Lay Lom # zaBaluba (Efe ÖGE) http://efe.zabaluba.com/
M. Serdar Kuzuoğlu http://mserdark.com
Manhem (Fatih Taşkıran) http://www.manhem.org
Mert Ulaş http://mertulas.blogspot.com/
Marketallica http://www.marketallica.com
Mehmet Nuri Çankaya http://www.nuricankaya.com/
Melih Bayram Dede http://www.melihbayramdede.com
Merak ettim de http://www.merakettimde.com
Merush Hanım http://blog.merush.com/
Molaverrahatla (Arzu Cihangir) http://www.pazar-lamaca.com/
Moleschino http://www.moleschino.org/
Murat Esenli http://www.markasizsiniz.com/
Mücahit Yılmaz http://www.mucahityilmaz.com
Müge Cerman (Tekno Teyzemiz) http://www.mugecerman.com
Nahnu http://www.nahnu.org
NanoTürkiye (Ahmet Yükseltürk) http://www.nanoturkiye.net/
N. Nahnu - Nun Gemisi http://n.nahnu.org/
Nurettin Özdoğan http://www.nurettinozdogan.com
Okan Yüksel http://okanyuksel.bloggum.com/
Okyanus Otesi (Turker Keskinpala) http://www.turkerkeskinpala.net/okyanusotesi/
Ömer Enis http://omerenis.wordpress.com/
Opereysin (Topluluk blogu) http://opereysin.com/
Osman S Börütecene http://osman.borutecene.com/
Otobüs (Murat Kaya) http://otobuste.blogspot.com/
Ömer Faruk http://www.110desibel.com
Özer (Wrzl) Dölekoğlu http://www.neticat.com
Pazarlama Blogu - Cengiz Çatalkaya http://www.pazarlamablogu.com/
Pazarlamacı Giremez (Burcu Tüzün) http://pazarlamacigiremez.blogspot.com/
Pisihole (Bahadır Çiftci) http://www.pisihole.com/
Portakal Ağacı http://www.portakalagaci.com/
PuCCa GüNLüK http://passiflora-rapunzel.blogspot.com/
Punkreas (Okan Vardarova) http://www.punkreas.org
Rakunroll (Çağatay Öztürk) http://www.rakunroll.com
Renkmoda http://www.renkmoda.com
RSS Kitap (Rıza Selçuk SAYDAM) http://rsskitap.com/
Savaş Şakar http://www.savassakar.com
Selçuk Hoca (Selçuk Koyuncu) http://www.selcukhoca.com
Sesebian http://www.sesebian.com
Seyrüsefer (Tayfun KURT) http://www.seyrusefer.com/
Sınırı aşmadan, sırnaşmadan… Kudra (Pınar İlkiz) http://kudra.blogspot.com/
Siber Kültür http://www.siberkultur.com
Siminya http://siminya.blogspot.com/
Sinan Ata http://www.sinanata.com
Sporolog http://www.sporolog.org/
Sunipeyk http://www.sunipeyk.com
Şimdi Birşeyler Çizmeli (Şahika Civelek) http://cizmeli.wordpress.com/
Şehriderya (Hakan Nural) http://www.sehriderya.net/
Tam Karışık (Gülşah) http://www.tamkarisik.com/
Taytanik (Hasan Tosun) http://taytanik.net/
TeaKolik (Hamza Şamlıoğlu) http://www.teakolik.com
Tekmetokat.org (Okan Vardorova) http://www.tekmetokat.org/
Tekno Dergi http://www.teknodergi.org/
Teknoloji Herşeyim http://www.teknolojiherseyim.com
t.u.b.a’nın çiziktirdikleri (Bilinçsiz Karalamalar) http://bilincsizkaralamalar.blogspot.com/
Tuncay Tuncer http://www.tuncaytuncer.com/
Ufuk Kılıç http://www.ufukkilic.net/
Uğur Özmen http://www.ugurozmen.com
Uğur Samsa http://www.ugursamsa.com/
Uyuyang (Filiz Biltekin Koyuncu) http://www.uyuyang.com
Veysel Semiz http://www.sanalduvar.com/
Volkan Alabaz http://www.volkanalabaz.com/blog
Volkan Görgülü http://www.webdeneyimleri.com
Volkan Özçelik http://www.fikribol.com
Web Öğrencisi http://www.webogrencisi.com
Webrazzi http://www.webrazzi.com
Wolkanca http://blog.wolkanca.com
Yakuter (Erhan Yakut) http://www.yakuter.com/
Yalçın Güran http://www.yalcinguran.com/
Y. Emre Güzey http://www.emreguzer.com/
Yeşersin (Erkan Yeşersin) http://www.yesersin.com/
Yusuf Ozan http://yusufozan.blogspot.com
Yüce Zeray http://3yucezerey4.blogspot.com/
Zorla Güvenlik Olmaz (Huzeyfe ONAL) http://www.lifeoverip.net/
3dgözlük (Süleyman Sönmez) http://www.3dgozluk.com

Devamını okuyun...>>
TÜM İTFAİYECİ ARKADAŞLARIMIN İŞ YAŞAMLARINDA KOLAYLIKLAR DİLERİM.



BİZE İHTİYAÇ DUYDUĞUNUZDA, BİZ ORADA OLACAĞIZ.



NEREDE ? NELERİN ? BAŞINA GELECEĞİNİ ASLA BİLEMEZSİN.





RÜZGAR HER AN YÖN DEĞİŞTİRİR.



YÜKSEK ISI VE BOL MİKTARDA YANMAMIŞ GAZLAR İÇEREN DUMANIN ATMOSFERE BOŞALTILMASI GEREKİR Kİ İŞTE O ZAMAN ORADA OLMALISINIZ.AKSİ TAKDİRDE BİNALARI KURTARMAK OLANAKSIZLAŞIR.

ÖLÜM BEKLİYOR ALT KATTA ,
BATAKLIK GİBİ, YUTMAK, YOKETMEK İÇİN.
CEHENNEM KAZANININ KAPAĞINDA DANS EDİYOR İTFAİYECİLER
TANIMADIKLARI BİR ADAMIN BİNASINI KURTARMAK İÇİN.

AHMET SERTKAN
YANGIN UZMANI


Devamını okuyun...>>
İTFAİYECİLİK YÜREK İSTER.

İtfaiyecilik zor zanaattır.
Ancak Erbabı bilir.

Dünyada itibar görse de,
Bizde incinir.

Tek ortak yönümüz
Ölüm önünde eşitliğimizdir.







ISINMA AMAÇLI STOK LPG TANKI ( PROPAN ) İNFİLAKI





AZRAİL İLE DANS : YAKIT TANKI KAYNAYARAK TAŞIYOR. CEHENNEM KAZANI MÜBAREK





İLK ÜÇ KM. AĞIR HASAR.. 120 M ALEV TOPU.GAZ İSTASYONU YANGINI




GELDE SÖNDÜR BENİ!

MAYIS 1988 AMERİKANIN NEVADA EYALETİNDE PEPCON ROKET YAKITI ÜRETİM TESİSLERİNDE ÇIKAN YANGIN PATLAMA İLE SONUÇLANDI. 16 KM ÇAPLI BİR ALANDA 372 PERSONEL YARALANDI.


NEDEN ACABA ?

İtfaiyecilik en itibarlı meslek!

NEW YORK
ABD'de yapılan bir kamuoyu yoklaması, itfaiyeciler, bilim adamları, doktorlar, hemşireler ve öğretmenlerin en itibarlı mesleklere sahip kişiler olduğunu gösterdi. Harris Interactive Pol'un araştırması, itfaiyeciliğin, % 57'lik bir oranla en itibarlı meslek olduğunu ortaya koydu.

11.08.2008


Devamını okuyun...>>

Kömür Yangınları için alınacak tedbirler.

BU YAZIDA KÖMÜRÜN KENDİLİĞİNDEN YANMASINDAN BAHSEDİLMEKTEDİR.



Kömürün atmosfer ile teması sırasında havadan oksijen absorbe etmesiyle başlayan
ve oksitlenme ile devam eden, ortamda ısı birikimi ile açık alevli yangına kadar dönüşebilen olaya KENDİLİĞİNDEN YANMA denir.( SARAÇ 1992 )

Kömür Yangını ve Stok Şekilleri:

Kömürün kendiliğinden yanması, tüm kömür üreticisi ülkelerin karşılaştığı en önemli sorunlardan biridir. Bu konunun nedenini saptama çalışmaları daha önceki yüzyılda başlamıştır. Bu sorunun nedeni hakkında çeşitli kuramlar ileri sürülmüş olup bu kuramlar şu şekilde sıralanabilir:

- Pirit kuramı,
- Bakteri kuramı,
- Oksidasyon kuramı
- Nem kuramı.







Kömürün kendiliğinden yanmasına ait ilk resmi kayıtlara 1604 yılında Griff kömür madeninde rastlanmış olup (Morris; 1986), eski madenciler yeraltında göçüklerde oluşan yangın ve patlamaları olağanüstü nedenlere bağlamışlardır (Martin; 1986). Bu konuda tartışmaları ilk olarak başlatanlardan birisi Dr Plott'drr (Whittaker;1927). Dr Plott; 1686 yılındaki yayınında kendiliğinden yanmanın nedenlerinin fazla bilinmediğini belirtirken aynı zamanda yangın olaylarının meydana geldiği tipik çevre koşullarını tanımlamıştır. Dr Plott, kömürün kendiliğinden yanma nedenlerini açıklarken Dr Power'm gözlemlerine de değinmiştir. Dr Power, nemli havaya maruz kalan ya da su ile ıslanan piritin ısınmaya başlayacağını, eğer nemli bir yığın olarak bulunuyorsa kızgın hale geleceğini belirtmiştir. İngiltere'de Yorkshire'a komşu Ealand kasabasında Wilson adındaki bir kişinin vagonlar dolusu piriti bir ambarda sakladığını, ambarın çatısının akması sonucu yağmur suları ile ıslanan piritin içten içe yanarak daha sonra yangına dönüştüğünü ve kasaba halkının yangını söndürmek için telaşa kapıldığını ifade etmiştir. Dr.Plott, eğer pirit tek başına yanıyorsa bunun kömür ile karışınca daha kolaylıkla yanacağını ileri sürmüş ve Dr. Jordan'm belirttiğine göre bu tip kömür ile karışmış kömür yığınlarının (metal kömürler olarak adlandırılmış)Londra'da puddle rıhtımında ve New Castle'da yandığını belirtmiştir. Tüm bu gözlemler sonucu kömürün kendiliğinden yanması ile ilgili ilk bilimsel teori pirit kuramı olarak ortaya çıkmıştır. Bu kurama ek olarak daha sonra ileri sürülen diğer kuramlar ise şunlardır:

- bakteri kuramı,
- oksidasyon kuramı ve
- nem kuramı.

2. PİRİT KURAMI

Giriş bölümünde belirtildiği şekilde, Dr Power'rn gözlemleri doğrultusunda nem içeren piritin oksidasyonu kömürün kendiliğinden yanmasına katkıda bulunan bir etkendir. Yaklaşık 300 yıl boyunca piritin oksidasyonun en önemli etken olduğuna inanılmış ve 1848 yılında De La Beche ve Playfair'in yayınına kadar başka mekanizmalardan şüphe edilmemiştir (Coward, 1957). Coward, kömürün kendiliğinden yanması konusunda geniş bir kaynak taraması gerçekleştirmiş ve bu konu hakkındaki ilk araştırmalarla ilgilenen kişilere kaynak olmuş ve halen olmaktadır. Coward tarafından kendiliğinden yanma konusunda piritin önemini geçen yüzyıl sonlarında araştıran araştırmacılar ve elde ettikleri bulgular aşağıda gösterilmiştir (Gouws, 1992). Percy1866 Güney Staffordshire kömürlerinin kendiliğinden yanma eğilimlerinin yüksek fakat pirit içerilerinin düşük olduğunu belirtmiştir. Oksidasyonun kendiliğinden yanmaya etki ettiğine inanmış fakat pirit kuramını çürütememiştir. Liebig 1866 Pirit kuramını desteklemiş fakat bu konuda araştırma yapmamıştır. Richters 1870 Pirit kuramına karşı çıkmış ve yüksek pirit içerikli Upper Silesian kömürlerinin çok yavaş ısındığını, oksijen soğurmanın yanmaya neden olduğunu ileri sürmüştür. Fayol 1879 Pirit kuramını reddedip, en önemli nedenin oksijen soğrulması olduğunu öylemiştir.
Kimball 1879 Literatür derlemeleri sonucunda bir bölgede pirit derişiminin artması sonucu ısının da artabileceğini belirtmiştir.
Haedicke 1880 Kömür bünyesi tarafından soğrulan oksijenin kömür içindeki piritin yanmasına yardımcı olacağını ileri sürmüştür. Bu reaksiyonun kömür sıcaklığını yaklaşık 125°C artırma (Li ve Parr;1926) kapasitesine sahip olmasına karşın kömür yığınları tamamen izole edilemeyip ısı etrafa dağıtılmaktadır.
İnce taneli piritin %l0 oranında Bamesley taşkömürlerine eklenmesi sonucu 7 saat içinde kömür ısısının 10,6 °C artacağı Winmill tarafından ileri sürülmüştür. Bu konudaki yayınlar incelendiğinde kömürün kendiliğinden yanması konu sunda piritin ikinci derecede rol oynadığı ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki koşullar sağlanmaksızın piritin kömürün kendiliğinden yanmasına herhangi bir katkısı bulunmadığına inanılmaktadır:
İnce tane halinde bulunulması, ve çok miktarda olması. Yukarıda ekzotermik oksidasyon tepkimesi sonucu açığa çıkan ısı kömürün oksidasyon hızını da artırmaktadır.

3. BAKTERİ KURAMI

Bakteri kuramı, kömürün kendiliğinden yanması konusunda ileri sürülen bir diğer kuramdır. Bu kuram Coward (1957) ve Haldane ve Makgill (1923) tarafından incelenmiş olup elde edilen bulgular aşağıda gösterilmiştir.
Gaile 1910 Kömürün kendiliğinden yanmasını bakterinin direkt olarak etkilenmemekte olduğunu fakat başlangıç aşamasında önemli bir rol oynayabileceğini ileri sürmüştür.
Miehe 1911 Kuru otların kendiliğinden Yanmasının nedenini bakterilere bağlamıştır. Winmill 1915 Kömür tarafından soğrulan oksijen oranının azalmasının bakteri kuramı geçerli olması halinde artması gerektiğini belirtmiştir.
Graham 1915 Sterilize edilmiş kömür ile sterilize olmayan kömürün aynı oranda okside olduğunu bulmuş ve bakterilerin oksijen soğrulmasmda herhangi bir etki si olmadığına karar vermiştir.
Tideswell 1920 Bakterilerin geliştiği artan sıcaklıklarda karbondioksit oluşumunun arttığını fakat bakterilerin öldüğü 100°C'nin üzerinde karbondioksit oluşmadığını ortaya koymuştur.
Li ve Parr 1926 Bir Hindistan kömürün de, bakteri nedeniyle kömür içinde bulunan pirit oksidasyon oranının arttığından şüphe etmiştir. Pirit kuramı gibi bakteri kuramı da oksidasyon kuramına teslim olmuştur. Birçok kaynakta belirtilmesine rağmen bakteri etkisi kömürün kendiliğinden yanmasında yardımcı bir etken olarak bile kabul edilmemektedir.

4. OKSİDASYON KURAMI

Oksidasyon kurammdaki gelişmeler Coward (1957)ve Güney (1968) tarafından geniş bir şekilde incelenmiştir.
Bu gelişmeler aşağıda gösterilmiştir.
Richters 1868 Bir kuru kömür numunesinin 200 C'de açık havaya maruz kalması sonucu belli bir süre içinde ağırlığının bir miktar arttığını fakat 20 saat sonra ağırlığında düşüş olduğunu, ağırlık artışı süresince kömürün karbondioksit ve su verdiğini fakat büyük oranda oksijenin kömürün bünyesinde kaldığını belirtmiştir. Richters 1870 Termal olarak yalıtılmış ince taneli kömürün 12 gün havayla teması sonucu sıcaklığının 83°C artacağını ileri sürmüştür. Fayol 1879 Kömürün tutuşması havada ki oksijen ile kömür içindeki organik bileşimlerin reaksiyonuna bağlıdır. Açığa çıkan ısı miktarı mevcut fiziksel koşullara bağlıdır.
Lamplough ve Hill 1913 Normal sıcaklık ve basınç altında 1 mi oksijen başına 2,8 ile 3,8 kalori kömür tarafından üretilmektedir.
Winmill 1915 Üç deney de göstermiştir ki 1mi oksijen başına 2,1 cal. üketilmektedir.
Winmill 1915 100 gr numunenin 30°C sıcaklıkta 96 saat boyunca 300 mi oksijen soğrulması sonucu kömürün kendiliğinden yanma özelliğinin artacağını ileri sürmüştür. 200 ml'den az oksijen soğuran kömürlerde bu özelliğin az olacağını söylemiştir. Davis ve Byrne 1925 Pittsburgh kömürlerinin 40-100°C'de oksidasyonu sonucu 1 mi oksijen başına 2 kalori ısı açığa çıkmaktadır. Açığa çıkan ısının, Fayol'a göre, mevcut fiziksel şartlara bağlı olması sonucu Winmill, değişik tip kömürlerin soğurma oranlarındaki farklılığın kendiliğinden yanma eğilimini ortaya koyacağına dikkat çekmiştir.

5. NEM KURAMI

Kömürün sıcaklığının nem sebebi ile artması ile ilgili kaynaklarda iki mekanizmadan bahsedilmiş olup bunlar; kömürün ıslanması ile bir ısının açığa çıkması ve kömür oksidasyon tepkime hızının artışıdır (Wade, 1988). Nem kuramındaki gelişmeler aşağıda verilmiştir. Kraliyet Komitesi 1876 Nem, kömürün kendiliğinden yanmasını kolaylaştırmaktadır. Winmill 1916 Kuru kömür, yaş kömüre göre daha fazla oksijen soğurmaktadır. Davis ve Byrne 1926 Kömürleri kuru değil de nemli olarak depolamak daha iyidir, çünkü kömür gözeneklerinin nem ile dolu olması oksijenin fiziksel soğrulmasına engel olacaktır.
Rosin 1928 Kömür yığınlarında oluşan kendiliğinden yangınlar sık sık sıcak ve yağmurlu havalardan sonra meydana gelmektedir. Berkowitz ve Schein 1951 Islanma ile oluşan ısı kömürün kendiliğinden yanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Petschuk ve Majewskaya 1954 Su basmış maden ocaklarındaki suyun derenajı sonrası kömürün kendiliğinden yanması ile ilgili olaylarda artış olduğunu bildirmiştir.
Burdrky 1956 Su basmış maden ocak larındaki suyun drenajı sonrası kömürün kendiliğinden yanması ile ilgili olaylarda artış olduğunu bildirmiştir. Bhattacharyya Hodges ve Hinsley 1969 Hava içindeki nemin artışı ısınmayı artırmaktadır. Kömür içindeki yanma riski azaltılabilir. Güney 1971 Oksidasyon ve su ile ıslanma nedeni ile oluşan sıcaklık artışı kendiliğinden yanmayı hızlandırmaktadır.

6. SONUÇ

Tüm bu kuramlar içinde oksidasyon kuramı birçok araştırmacı tarafından desteklenmiş ve kendiliğinden yanmanın sebebi olarak kabul görmüştür.Kömürün kendiliğinden yanmasının kömür bünyesinin oksidasyonu olduğuna inanılmış olup hızı sıcaklık ile doğru orantılıdır. Tüm kömürler oda sıcaklığında dahi az ya da çok oksitlenmekte olup, ıslanma ile oluşan ısı ve pirit içerikleri bu oksidasyonun artmasına
neden olan etkenlerdir. Bu etkenlerin katkısı ile kömür sıcaklığı ısınmanın çok daha hızlı olduğu ekzotermik reaksiyonun oluşacağı seviyeye çıkar ve yanmaya neden olur.
Kömürün kendiliğinden yanmasını etkileyen diğer yan etkenler olarak stok sahasında kömürlere etki eden güneş ışınlan, silolarda oluşan ısı yayılımı derin madenlerdeki jeotermal ısı gibi birçok etken sayılabilir. Diğer yandan bakteri etkisi, yer hareketleri ve ortamda tahta parçacıklarının bulunması gibi geçmişte destekleyici etkenler olarak kabul edilen bu etkenlerin yanmaya çok az ya da hiç etkisinin olmadığı ortaya konmuştur.



DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR:

Linyit Kömür yangını stoklama yanlışlarından ileri gelir. Linyit kömürü yağlı ve kaygan yüzeylidir. Birbirleri üzerinden kayarlarken sürtünme sonucu ısı artması ve statik elektriklenmeye neden olurlar.

Isınan kömürler gaz yaymaya başlar ve zamanla tutuşurlar.

Bina altlarında bu gazlar zehirli olduklarından yaşam için tehlike arz ederler.

Tutuşan kömürlerin söndürülmesi güçtür.

Tonlarca su sıkmanız dahi yangını söndürmeyecektir.

Yanan Kömürleri bulunduğu yerden dışarıya çıkarmak veya havalandırmak gerekir.

Linyit kömürü yöntemine uygun stoklandığı taktirde yangın tehlikesi ortadan kalkar.

Kömür kapalı yerde stok yapılacaksa:
Taban çapı en çok 3, yüksekliği 1,5 m. olabilecek biçimde piramitler şeklinde yapılmalı, yığınlar arasında 0,50 cm. aralık bulunmalıdır.

Kömürlük pencereleri açık bırakılmalı veya yoksa havlandırmayı sağlayacak başka tertibat yapılmalıdır.

Kömürlük su sızıntılarından veya doğal nemden korunmalıdır. Büyük stoklarda yığınların çeşitli yerlerine ve yığının üst kısmını aşacak şekilde derinliğine gitmek ve 4 m. olmak üzere dip ve kenarları delikli ve en az 15 cm. lik kalaslardan yapılmış hava bacaları konulmalıdır.

Yığınlar içerisine bırakılacak demir süngülerle zaman zaman ve özellikle derinliklerindeki ısı artmaları kontrol edilmelidir.




Kömür açık havada stok yapılacaksa:
Taban genişliği en çok 4, yüksekliği 2 metre olmak üzere tabanı yerden üçgen prizma şeklinde yığılmalıdır.

Aynı alanda çok sayıda yığınlar yapılacaksa, yığınlar arasında 1-1,5 metrelik aralıklar olmalıdır.

Yığınlar etrafında küçük arklar açılarak, yağmur sularının burada toplanmaması sağlanmalı, yığınların tabandan ıslanması önlenmelidir.

Büyük stoklarda usulüne uygun şekilde havalandırma bacaları konmalıdır.



AHMET SERTKAN
YANGIN UZMANI

KAYNAKLAR
COWARD, H.F., 1957; "Research on spontaneous combustion in mines-a review",Londôn: Safety in
Mines Research Establishment, Ministry of Power, Research Report no, 142.
CUDMORE, J.F. ve SANDERS 1984; "Spontaneous combustion of coal, mine fires and interpretation
of analysis of mine gasses-a literature review", Australian Coal Idustry Research Laboratories, Report No. 84-10
EROĞLU, H.N. 1992; "Factors affecting the spontaneous combustion of coal, Johannesburg: Ph.D.Thesis, University of the Witwatersrand.
GOUWS, M.J., 1992; The spontaneous combustion of South African coal", Johannesburg: Ph D Thesis University of the Witwatersrand.
GÜNEY, M., 1968; "Oxidation and spontaneous combustion of coal-review of individual factors part I", Colliery Guardian, Jan, 26, pp. 138-146.
GÜNEY, M., 1971; "An adiabatic study of the influence of moisture on spontaneous heating of coal", C.I.M. Bulletin, March pp. 138-146.
HALDANE.J.B. ve MAKGILL, R.H., 1923; "The spontaneous combustion of hay", Fuel in Science and Practice, Dec. pp. 380-387.











Devamını okuyun...>>
BİR YANGIN NE KADAR ZAMANDA SÖNDÜRÜRÜLMELİ,YADA NE KADAR ZAMAN SÜRMELİ

5 DAKİKA. 5 SAAT,5 GÜN, 5 AY, 5 YIL, 50 YIL YA DA 5 ASIR ?

KÖMÜR MADENİNDE ELLİ YIL SÜREN YANGIN;

Çin'in Xinjiang bölgesindeki Terak kömür yataklarında yaklaşık 50 yıldır süre gelen yeraltı kömür yangını söndürüldü.



Yeraltında bir yangın oluşması kulağa garip gelebilir, ama gerekli şartlar oluştuğunda böyle olaylar meydana gelebiliyor. Yangının oluşması için yakıt, ısı ve oksijene ihtiyaç var. Yakıt konusunda bir kömür yatağı şüphesiz en zengin yerlerden biri. Oksijen ise madencilik çalışmaları sırasında açılan yollarla yakıta ulaşıyor. Isıyı da güneş ışınları ya da insanlar sağlayabiliyor. Bir madencinin yere attığı kibrit, bir yangını tetikleyebiliyor.





50 yıl uzun bir süre gibi görünse de daha uzun süren yangınlar da olmuş. Hindistan'da, 1916 yılından bu yana devam eden yeraltı yangınları var.
Yangınla ilgili bazı rakamlarsa şöyle: 50 yıl süren bu yangında, söndürülene kadar yaklaşık 12 milyon ton kömürün yandığı belirtiliyor. Bu yangının söndürülmesiyle 650 milyon tondan fazla kömür yanmaktan kurtarılmış oluyor. Yangın, 923500 metrekarelik alanda, 100 metre derinlikte ve başladığı günden bu yana 70000 ton zehirli gaz üretmiş.

Bu derinlikte ve büyüklükte bir yangını söndürmek imkansız olmasa da çok zor bir süreç. Bölgedeki yangını söndürmek, ekiplerin 3 yılını almış ve bu uğurda 89 milyon yuan (yaklaşık 15 milyon TL) harcanmış. Yangın söndürme ekiplerinin başındaki Miao Pu, yangın bölgesine ulaşmak için kazı çalışmalarının yapılarak alana su ve çamur boşaltılıp soğutmanın yapıldığını, ardından da yangının oksijenle temasını kesmek için yüzeyin kapatıldığını belirtiyor.


ÖZBEKİSTANDA ( CEHENNEME AÇILAN KAPI ) KÖMÜR - GAZ YANGINI

Özbekistan'ın ücra kasabalarından biri olan Darvaz kasabası, hemen yakınında bulunan ve yerlilerin "Cehenneme açılan kapı" dedikleri yer, Amerika ve Avrupa'da yayınlanan bir belgeselde yer alınca, bir anda ilgi odağı oldu.

"Cehenneme açılan kapı" 35 yıldır yanıyor. 35 yıl önce doğal gaz aramaları için yapılan kazılar sırasında, ekipler bir yeraltı mağarasıyla karşılaştılar.





Mağara o kadar derindi ki, delinen yerin etrafı da bir anda çöktü. Kamp çadırları ve ekipmanlar yerin dibini boyladı. Kurtarma ekipleri bile, bir şeyleri kurtarmak için o derinliğe inmeye cesaret edemedi. Çünkü onları o derinlikte toksik gaz tehlikesi de bekliyordu.

Çöküntünün içinden yükselen bu toksik gazların atmosfere karışmasını önlemek için mağaranın dibine patlayıcı atıldı. İşte o andan sonra yanmaya başlayan gazları hiç kimse söndüremedi. Yaz kış, gece gündüz, derinliği belli olmayan bu çukur yanmaya devam ediyor.



Google Earth kullananlar, 40 15′ 10″ N, 58 26′ 28″ E koordinatlarında yanan bölgeyi görebilir.





Dünyada çapında da benzer olaylar yaşanmış. Çin, Hindistan, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Endonezya, Venezüella, Avustralya, Güney Afrika, Almanya, Romanya ve Çek Cumhuriyeti’nde büyük ya da küçük çapta yeraltında kömür yangınları meydana gelmiştir.

İçten içe yanan kömür madenlerindeki yangınlar, kömür damarlarında ya da kömür yataklarında yüzeyden veya etraftan emilen oksijenle (oksidasyon) başlıyor. Tepkime sonucu kömürün sıcaklığı giderek artıyor ve yaklaşık 80 °C’ye ulaşan kömür yanmaya başlıyor.
Bu yangınlar, etrafa ölümcül gazlar da salıyor. Hatta yeraltında boşluklar oluşturup, ani çökmelere neden oluyor. Önlem alınmazsa, ciddi yaralanmaların ve ölümcül olayların olmaması içten bile değil.


Bunun dışında bu yangınlar, insanlar, kömürün bulunduğu yer, kömürün yaşı, karbondioksit (CO2), metan (CH4), nitrojen oksitler (NOx), nitro oksit (N2O), karbonmonoksit (CO), sülfür dioksit (SO2) gibi gazlar ve diğer tetikleyici etkenlere bağlı olarak da çıkabiliyor.

UYGUR ÖZERK BÖLGESİ KÖMÜR MADENİ YANGINLARI

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, toplam 1 trilyon 800 milyar ton kömür rezerviyle ülkenin toplamının yaklaşık yarısına sahip. Ancak ocaklarda sıkça yaşanan yangınlar, büyük kayıplara yol açtı. Geniş alanlara yayılan, bazıları çok uzun süren ve Xinjiang'ın ekolojisi ile doğal kaynaklarına büyük zarar veren kömür ocakları yangınlarının önü kesilmeye başlandı.

İstatistiklere göre, 1980'li yıllarda Xinjiang'daki 88 kömür ocağının yaklaşık yarısında yangın vardı. Havanın sıcak ve kurak olması gibi doğal nedenlerin yanı sıra insan faktöründen de kaynaklanan bu yangınlar, yılda 17 milyon ton kömürün boşa gitmesine neden oluyordu. Ciddi maddi kayıplara yol açan bu yangınlar, hava kirliliği ve asit yağmurlarına neden olduğu gibi insanların sağlığına da ciddi zarar veriyordu.








Xinjiang Kömür Ocakları İtfaiyesi;
Kömür ocaklarındaki yangınları söndürmek için 1958 yılında Xinjiang Kömür Ocakları İtfaiyesi kuruldu. Geçen 40 yılı aşkın sürede 500 kişiden oluşan bu ekip, toplam 10 milyon metrekare genişliğindeki alanda yangın söndürme çalışmaları gerçekleştirdi ve aynı zamanda bu alanların yüzde 80'lik bölümünü otlaklara dönüştürerek Xinjiang'ın ekolojisinin düzeltilmesine büyük katkı yaptı.

Xinjiang Kömür Ocakları İtfaiyesi, uzun süren çalışmalarda kömür ocaklarındaki yangınları söndürmek konusunda başarılı, bilimsel ve ekonomik yöntemler geliştirdi. İtfaiye yöneticilerinden Du Xinjiang, bu konuda şu bilgileri verdi:
"Önce buldozerle yüzeylerdeki alevleri söndürürüz. Gerektiğinde de patlayıcı kullanırız. Sonra sondaj yaparak yeraltında onlarca metre, hatta 100 metre derinliğindeki yangın noktasını tespit ederek içine çamur ve su doldururuz. Son işlem olarak ise oksijen girişini önlemek için üzerlerine toprak yığarız."

Xinjiang Kömür Ocakları İtfaiyesi'nin yangın söndürme çalışmalarının maliyeti, yurtdışındaki benzer çalışmaların yalnızca üçte biri düzeyinde. Bu büyük başarı, yabancı yangın söndürme uzmanları tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Ancak bu başarıların arkasında, itfaiye elemanlarının zorlu mücadeleleri, aynı zamanda da büyük yalnızlık çekmeleri yatıyor.

"Eğer çabalarımız olmasaydı, bu değerli doğal kaynaklar boşa gidecekti. Ülkenin kaynaklarını korumak, bize büyük gurur veriyor."
Xinjiang Kömür Ocakları İtfaiyesi'nin iki kuşak elemanlarının yoğun çabaları sonucunda eskiden yangınlarda harabe dönüşen alanlar, bugün yeniden canlandı ve yeşilliklerle doldu. Yangın alanlarının birer birer otlağa dönüşmesiyle birlikte itfaiye mensuplarının çalışmaları da giderek hafifledi. İtfaiye mensupları, artık aileleriyle bir arada olmak için daha fazla imkana sahip oldular. Eşi Kömür Ocakları İtfaiyesi'nin bir üyesi olan Zhang Xia, bize şunları söyledi:
"Başlangıçta itfaiyeci biriyle evlendiğim için pişmanlık duymuştum. Evlendikten sonra birkaç yıl hep ayrı yaşadık. Sıkıntılara tek başıma göğüs germek zorunda kalmıştım. Ancak bu yıl durum biraz düzeldi ve eşim benim doğum günümü ilk kez bana bir yemek vererek kutladı."
Çoğu insan için sıradan bir olay olan doğum günü yemeği, itfaiyeciler için yıllar süren bir özlem olmuştur. Ancak onların çabaları sayesinde Xinjiang'daki 32 kömür ocağında yangınlar söndürüldü, geri kalanların da yakın bir gelecekte söndürülmesi bekleniyor. Xinjiang'da eskiden yangınlarda kavrulan toprakların yeşilliğe kavuşmasıyla birlikte Xinjiang Kömür Ocakları İtfaiyesi'nin mensupları da daha büyük bir huzur içinde yaşamanın tadını çıkarma imkanına sahip oluyorlar.

YİRMİ YILDIR YANAN YOL









1990 Yılında Başlayan Yangın 2000 Kişiyi evlerinden Etmiş Ama Olayın En İlginç Yanı Günde Ortalama 4 Ton Kömür Cevheri İçten İçe Yanmaya devam Ederken Bu Ateşi Söndürmenin İmkansız Olması...







Devamını okuyun...>>
YANICI MADDE OLARAK KÖMÜR VE KÖMÜR OLUŞUMU :

Günümüzde petrole bağlı fiyat artışı gösteren LPG ve Doğalgazın pahalı oluşu nedeniğle sanayicilerimiz daha ekonomik olabileceği düşüncesiyle yeniden kömür kullanmaya ve kömürlü kazanlarını çalıştırmaya başlamıştır.Kömür yangınları ilebu ilk yazımızda yanıcı maddeyi tanımakta yarar görmekteyim.Çünkü her yangının kendine has özelliği olması gibi yanıcı maddeler de yangın anında özellikler gösterir. Biz İtfaiyeciler bunları bilmek ve ona göre davranmak zorundayızdır. Aksi halde daha fazla zaman, daha fazla efor, daha fazla para, daha fazla malzeme harcamak zorunda kalabiliriz.

Kömür, katmanlı tortul çökellerin arasında bulunan katı, koyu renkli ve karbon bakımında zengin kayaç. Kömür torkugillerden gelmiştir.
Dünya’nın çoğu bölgesinde bulunan kömüre, Yer’in yüzeye yakın bölümlerinde ya da çeşitli derinliklerde rastlanır. Kömür çok miktarda organik kökenli maddenin kısmi ayrışması ve kimyasal dönüşüme uğraması sonucunda oluşan bir çok madde içerir.
Bu oluşum sürecine kömürleşme denir.



KÖMÜRLEŞMEYE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

1- Havzadaki bitkisel malzeme miktarı ve cinsi.
2- Zaman.
3- Isı.
4- Basınç.
5- Süpsidans.



Kömürleşme derecesine; zaman, ısı ve basınç kavramlarının her biri tek başına etki etmekte olup, üçünün birden ortak etkisi söz konusudur. Şöyleki; en yaşlı veya en çok basınca maruz kalmış bir kömür damarının kömürleşme derecesi her zaman en yüksek olmamaktadır.

Süpsidans;
Genel anlamda Havzanın çökmesi olarak ifade edilmektedir. Kömürleşme olayı için çökelen bitkisel malzemelerin havanın oksijeni ile temas etmeden indirgeyici bir ortamda kalmaları gerekmekte, buda Havzanın çökmesi sonucu mümkün olabilmektedir. Yalnız bu arada havza çökmesinin hızı önem kazanmaktadır. Eğer sübsidans fazla ise su derinliği arttırmakda, bu durumda turuvanın yetişmesi için gerekli bataklık ortam ortadan kalkmaktadır. Çökme az olduğu zaman da ise yığışan bitkisel malzemelerin havanın oksijeni ile temas ederek bozulması söz konusudur. Sonuç olarak; kömürleşmenin gerçekleşmesi için çökme hızının çökelen bitkisel maddenin havanın oksijeni ile temas etmeyecek kadar hızlı, su derinliğinin de artmayacağı kadar da yavaş optimum bir değerde olması gerekmektedir. Bitkisel malzemenin çökelimi esnasında; aşırı havza çökmesi veya su rejimine bağlı olarak su derinliğinin fazlalaştığı dönemlerde, suyun içerisindeki suspansiyon halinde kaba taneli (kum, kil, silt) malzemenin çökelinin olmakta, bu ise kömür damarlarının arasındaki kil ara kesmelerin oluşumu şeklinde karşımıza çıkmaktadır
İlk olarak M.Ö. Çinliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
Kömür işletmeciliğine ait dokümanlar 12. yüzyıla aittir. Kömürün yoğun olarak kullanımı ise 18. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. Özellikle gelişen sanayi ve endüstri kömür kullanımını arttırmış kömürü önemli bir mineral haline getirmiştir. Kömür demir-çelik sanayinin hammaddesi olarak kullanılmış ve buharlı motorlarda yakıt olarak kullanılmıştır. Bugün çıkarılan kömürün büyük bölümü ise elektrik üretimi ve çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.




Kömür bataklıklarda uygun nem ve sıcaklığın oluşması ortamın asit miktarının artması gerekli organik maddelerin ortamda bulunmasıyla bozunmuş çürüyen bitkilerin su altına inmesi bataklığın zamanla üstünün örtülmesi gibi olaylar sonucu da oluşur.


KÖMÜR OLUŞUM ORTAMLARI
Kömür karasal (Limnik) ortamlarda veya denize yakın kıyısal bataklıklarda (Faralik), yerinde (Otokton) veya taşınarak (Allokton) gelen bitkisel malzemeleri çökelimi sonucu (Sedimanter) oluşmuş katı yakıtlardır. Paralik Havzalarda; deniz seviyesinin sürekli yükselim ve alçalım göstermesi sonucu, birbirinden bağimsız olarak gelişmiş kömür damarlarının sayısı fazla buna karşılık damar kalınlıkları incedir. Limnik Havzalarda ise; damar sayısını az olmasına karşılık damar kalınlıkları fazladır. Türkiye'deki bilinen Linyit suhurlarının bir bölümü Limnik Havzalarda tamamı ise yerinde oluşmuştur.
• Deltalar (en kalın kömür damarlarının oluştuğu ortamlardır)
• Göller nehirler (Göl kıyıları, kalın kömür damarlarının meydana geldiği uygun bataklık ortamlardır)
• Lagünler (Deniz etkisinin olduğu ince kömür damarcıklarını meydana getirirler)
• Akarsu taşma ovaları (İnce kömür damarcıklarını oluştururlar).
Jeolojik tarihte iki büyük kömür oluşum çağı vardır. Bunlardan daha eski olanı Karbonifer (345-280 milyon yıl önce) ve Permiyen (280-225) dönemlerini kapsar. Kuzey Amerika'nın doğusu ile Avrupa’daki taşkömürü yataklarının çoğu Karbonifer döneminde; [[Sibirya],Asya’nın doğusu ve Avustralya'daki kömür yatakları Permiyen döneminde oluşmuştur. İkinci büyük kömürleşme çağı ise Kretase (tebeşir) Döneminde başladı ve Tersiyer dönemi sırasında sona erdi. Dünyadaki linyitlerin ve yağsız kömürlerin çoğu bu dönemde oluşmuştur. Kömürlerin türediği bitkilerden geriye çok az iz kalmıştır. Kömür katmanlarının altında ve üstünde yer alan kayaçlarda eğreltiotları, kibritotları,atkuyrukları ve birçok bitki fosiline rastlanabilir. Kömürler yoğunluk, gözeneklilik, sertlilik ve parlaklık bakımından farklılık gösterebilir. Genellikle kömür türleri bazı inorganik maddeler, genelliklede killer, sülfürler ve klorürler içerir. Bunlarda az miktarda civa, titan ve manganez gibi bazı elementleri de içerir.
Milyonlarca yıl önce bataklıkların dibinde kalan bitkiler, üzerindeki katmanların etkisiyle ısınıp sıkışarak kömürleşmiştir.
Kömürler çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. Üç tip kömür vardır: antrasit, taş kömürü ve linyit.
Antrasit en değerli kömür türüdür %95 i karbondan oluşur. En sert kömür türü olup yandığında diğerlerinden daha fazla ısı verir. Taş kömürünün %70’i, Linyitin %50` sinden daha az bir kısmı karbondur. Kömürler organik olgunluklarına göre linyit, alt bitümlü kömür, bitümlü kömür ve antrasit tiplerine ayrılırlar. Linyit ve kısmen alt bitümlü kömürler genellikle yumuşak, kolayca ufalanabilen ve mat görünüştedirler. Bu tip kömürlerin ana özelliği göreceli olarak çok yüksek nem içerirler ve karbon içerikleri düşüktür. Antrasit ve bitümlü kömürler ise genellikle daha sert, dayanıklı, siyah renkli ve camsı parlak görünüştedirler. Göreceli olarak nem içerikleri daha düşük olup, karbon oranları daha yüksektir. Jeolojik olarak kömürlerin yaşları 400 milyon yıl ile 15 milyon yıl arasında değişir. Genellikle yaşlı kömürler daha kalitelidir. Kömürler mikroskobik homojen bileşenlerine göre çeşitli kayaç tiplerine de ayrılır. Bu sınıflandırma kömürün türediği malzemeyi ve kömürleşme süreçlerini ele aldığından, aslında genetik bir sınıflandırmadır. Bu sistemde kömür dört temel tipe ayrılır: vitren, klaren, düren ve füzen.
Kömür çok eskilerden beri enerji üretiminde, sentetik boyaların çözücülerin, ilaçların hazırlanmasında ara madde olarak kullanılan çeşitli hoş kokulu maddelerin elde edilmesinde kullanılmaktaydı. Ayrıca kömürün yakılmasıyla elde edilen gazlardan yakıt olarak yararlanılır
Dünyanın uzun tarihi boyunca kömür değişik dönemlerde oluşmuştur. Kömürün oluşmasında en büyük dönem Amerika'da bulunan bir bölgenin adıyla "Pensilvanya Dönemi" diye isimlendirilir. Bu dönem bundan 250 milyon yıl önce başlamış ve -35 milyon yılda sona ermişti.Öteki kömürlerin çoğunun oluşma dönemleri 1 milyon ile 100 milyon arasında değişen zamanlar öncesine rastlar. Bu dönemlerde neler olmuş ve kömür nasıl oluşmuştur hiç düşündünüz mü?

Kömür toprağın derinliklerinde ve genişliği kilometrelere ulaşan düz tabakalar halinde bulunur.Bazen öteki kaya tabakaları arasında 3. 5 metreyi aşan bir kalınlıkla gömülüdür.Basit kısa ve özlü bir tanımlamayla kömür milyonlarca yıl önceki dönemlerde sıcak ve rutubetli iklimlerdeki bataklık ormanlarda büyüyen eski ağaç ve bitkilerin kalıntısıdır.

Bu bataklık ormanlarda süratle büyüyen çalılıklar ve eğreltiotu türünden dev yapılı bitkiler vardı.Zamanla bunlar ölmüş ve bataklığın durgun sularına gömülmüştür.

Bataklığın durgun suları onları çürüyüp bozulmaktan korumuş havayla temaslarını önleyerek yok olmaktan kurtarmıştır. Bakteriler ağaçların bazı kısımlarını değiştirmiş bu kısımlardan bazı gazlar intişar etmiş (yayılmış) ve geride çoğu karbon olan kara bir karışını kalmıştır.

Çok uzun yıllar önceki hızlı büyük kara parçalarını örten bitkisel gelişim bitkilerin kalınlığı metreleri bulan tabakalar halinde çürüyüp bozulmalarıyla sonuçlanmış yer kabuğunun giderek incelmesi bu tabakaların çamur ve kumla kaplanmasına sebep olmuştur. Çürümüş bozulmuş bitki tabakalarının üzerini kaplayan çamur ve kumun basıncı da bunların yapısındaki sıvının büyük bir kısmını emmiş geride zamanla sertleşip kömüre dönüşen yoğun çok kıvamlı kitleler bırakmıştır. Aslında bu oluşum defalarca tekrarlanmış çökmüş posamsı tabakanın su yüzeyine yaklaşacak kadar birikimiyle yeni bataklıklar meydana gelmiştir.

Daha önce de söylemiş olduğumuz gibi ağaçların kömüre dönüşümü binlerce yıla sığan bir işlem sonucudur. Bazı bölgelerde elde edilen kömür kitlelerinde eğreltiotu türünden çok uzak geçmişe ait bitki kalıntılarının fosilleşmiş ağaç kök ve kütüklerinin açık seçik görülebilmesi kömürün oluşumunun ve aslının açıklanması bakımından fikir vermek için yeterlidir.

Türkiye’de kömürün tarihçesi
Türkiye de ilk taşkömürü madenciliği Uzun Mehmet’in 1829 yılında Ereğli’de kömürü bulmasıyla başlamıştır. İlk fiilî üretim ise 1848 yılında Hazine-i Hassa tarafından havzanın Galata sarraflarına kiralanmasıyla gerçekleşmiş ve bu idare altında çok ilkel bir çalışma ile 40–50 bin ton civarında kömür üretilmiştir. Kırım Harbi’nin başlaması ile idare İngilizlere geçmiş, 1864 yılında ise devrin Kaptan-ı Deryası’na devredilmiş ve bir maden nazırlığı kurulmuştur. Bu devrede havzada büyük gelişmeler olmuş, tren ve dekovil hatları döşenmiş havzanın sınırları tespit edilmiş, kok, briket, ateş tuğlası ve çimento fabrikaları gibi tüketici tesisler kurulmuş ve üretim muntazam artışlarla 1907 yılında 735.000 ton’a erişmiştir. 1. Dünya Savaşı sırasında faaliyet tekrar gerilemiş savaşın sonunda ise havza Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Bu idare altında istihsal 1920 yılında 570.000 ton’a erişmiştir. Türkiye’de antrasit içeren kömür yatağına rastlanmamıştır. En çok rastlanan kömür çeşidi ise linyittir. Türkiye linyit bakımından oldukça zengin bir ülkedir ve toplam 8,4 milyon ton linyit rezervine sahiptir. Fakat bu rezervin %68’inin ısıl değeri az olduğundan, üretilen linyitler genellikle termik santrallerde kullanılır. Çeşitli derinliklerdeki taşkömürü yatakları ile Ereğli Zonguldak havzası Türkiye nin en önemli taşkömürü havzasıdır. Taşkömürü rezervi ise toplam 1.35 milyar ton dur. Ayrıca her ne kadar kalori değeri düşük olsa da Elektrik Enerjisi Alanında Türkiye'nin en büyük linyit rezervi Afşin-Elbistan bölgesinde bulunmaktadır.. Türkiye'deki başlıca linyit yatakları:
• Afşin Elbistan AEL(Afşin Elbistan Linyitleri)
• Karaisalı (Adana)
• Merzifon ve Suluova
• Mengen (Bolu)
• Kükürtlü
• Eynez ve Işıklar (Soma-Manisa)
• Uluçayır (Divriği-Sivas)
• Gülşehir (Nevşehir)
• Zonguldak
Kullanım amacınıza göre tercih edebileceğiniz kömür çeşitlerimiz:




KARPUZ KÖMÜR
Kalibre: 120-170 mm
Satış Şekli: 40 kg torbalı veya açık
Kullanım Alanı: Kalorifer kazanı, sanayi buhar kazanı




PORTAKAL KÖMÜR
Kalibre: 50-120 mm
Satış Şekli: 25 ve 40 kg torbalı veya açık
Kullanım Alanı: Soba, kalorifer kazanı, sanayi buhar kazanı




CEVİZ-LİMON KÖMÜR
Kalibre: 18-70 mm
Satış Şekli: 25 kg torbalı veya açık
Kullanım Alanı: soba, kalorifer kazanı, sanayi buhar kazanı



BRİKET KÖMÜR
Kalibre: 50-70 mm
Satış Şekli: 20 ve 25 kg torbalı
Kullanım Alanı: Soba, kalorifer kazanı



FINDIK KÖMÜR
Kalibre: 10-22 mm
Satış Şekli: Açık
Kullanım Alanı: Sanayi buhar kazanı

TOZ KÖMÜR
Kalibre: 0-10 mm
Satış Şekli: Açık
Kullanım Alanı: Sanayi buhar kazanı






KÖMÜR İLE İLĞİLİ TERİMLER
TÜVENAN KÖMÜR:
Tüvenan kömür, bir kömür ocağından çıkarılıp hiçbir işleme tabi tutulmayan ham kömürdür.
KRİBLE KÖMÜR:
Krible kömür, ayıklama ve eleme işlemine tabi tutulmuş tüvenan kömürdür.
ELENMİŞ KÖMÜR:
Elenmiş kömür, belli delik aralıklı eleklerden elenmiş ve belli boyut sınırları arasında sınıflandırılmış kömürdür.
TEMİZLENMİŞ KÖMÜR:
Temizlenmiş kömür, yaş veya kuru bir sistemle temizleme işlemi görmüş kömürdür.
YIKANMIŞ KÖMÜR:
Yıkanmış kömür, yaş bir temizleme işlemi görmüş kömürdür.
TOPLAM RUTUBET(NEM):
Numune olarak alınmış olan kömürde standart şartlar altında bertaraf edilebilen rutubet miktarıdır.
BÜNYE RUTUBETİ(BÜNYE NEMİ-HİGROSKOPİK NEM):
Havada kuru kömür numunesinin 105 C sıcaklıkta oksijensiz bir ortamda sabit bir ağırlığa ulaşıncaya kadar kaybettiği rutubettir.
SERBEST RUTUBET(YÜZEY RUTUBETİ-KABA NEM):
Tüvenan kömürün, havada kuru kömür haline dönüşünceye kadar kaybettiği rutubet olup buna kaba nem adıda verilir.
HAVADA KURUMUŞ KÖMÜRDE RUTUBET( NEM ):
Maruz kaldığı havada yaklaşık bir dengeye ulaşan kömür numunesindeki rutubettir.
TOPLAM KÜL:
Bir kömür numunesinin tam yakılması sonucu arta kalan mineral maddelerin toplam ağırlığının % olarak ifadesidir.
BAĞIL KÜL:
Fiziksel yollarla kömürden uzaklaştırılamayan mineral maddelerdir.
GAZ:
Kömürün havasız(oksijensiz) ortamda ısıtılması ve damıtılması sırasında kaybettiği kütledir. Uçucu madde ve Rutubet toplamından oluşur.
SABİT KARBON:
Kömürdeki; Rutubet, Kül ve Uçucu Madde toplamlarının 100' den çıkartılması ile bulunan değerdir.
ELEMENTEL KARBON:
Kömürün bileşiminde bulunan sabit ( serbest ) ve bağlı karbon toplamından oluşan değerdir.
SAF KÖMÜR:
Kömürde Sabit karbon ve Kül miktarının toplamıdır.
KOK HASSASI:
Gaz tayini sonucu kalan kömürün şekil ve renginin ifadesidir.
TOPLAM KÜKÜRT:
Kömür numunesi içerisindeki tüm kükürt bileşiklerin ( sülfat, organik, serbest, pirit, kalkopirit v.b ) ihtiva ettiği kükürdün % de olarak ifadesidir.
KÜLDE KALAN KÜKÜRT( YANMAZ KÜKÜRT):
Kömür numunesinin en fazla 850 C ' da tam yakılması sonucu elde edilen kül içerisinde sülfatlı bileşikler halinde kalan kükürdün % ' de olarak ifadesidir.
YANAR KÜKÜRT:
Kömür numunesinin en fazla 850 C ' da tam yakılması sonucunda yanma gazlarında kükürt bileşiği halinde bulunan kükürdün % ' de olarak ifadesidir.
YUKARI ( ÜST ) ISI DEĞERİ : ( Kalori Değeri )
Kömür numunesinin kalorimetre bombasında tam yakılması sonucu açığa çıkan ısının Kcal/Kg. olarak ifadesidir.
ALT ( AŞAĞI ) ISI DEĞERİ : ( Kalori Değeri ):
Kömür numunesinin kalorimetre bombasında tam yakılması sonucu açığa çıkan Üst ısı değerinden kömürün rutubeti ile kömürdeki Hidrojenin yanması sonucu oluşan suyun kondensazyon ısıları toplamının çıkarılması ile hesaplanan ısının Kcal/ Kg. olarak ifadesidir.


Devamını okuyun...>>
Gergedan, gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bugüne kadar soyunu sürdürebilmiş kara hayvanları içinde filden sonra en iri olan hayvan türüdür.



Siyah gergedan

GERGEDAN ( Rhinocerotidae ) Latincede burun demektir.

Ormanda yangıncıdır.
DÜNYADA ; Yangının üzerine koşan; söndürmeye çalışan tek hayvandır.



Bugünkü gergedanların, üçü Asya'da, ikisi Afrika'da yaşaya beş türü vardır. Bunların hepsi iri yapılı, kısa ve kalın bacaklı hayvanlardır. Ayaklarında tek bir toynakla (geniş ve kalın tırnakla) çevrili üçer parmak bulunur. Kafaları iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyrukları ince ve oldukça kısadır. Son derece kalın olan derileri, kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır.



Hindistan gergedanı

Türleri ayıran en önemli fark burunlarının üstündeki boynuzların bir ya da iki tane olmasıdır. Asya'da yaşayan üç türden ikisi tek boynuzlu, öbür Asya türü ile iki Afrika gergedanı çift boynuzludur. İçlerinde en irisi olan Beyaz gergedanın ağırlığı beş tonu bulur. Gergedanların boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve tırnakların yapısındaki (keratin) denen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığına inanılır.



Beyaz gergedan

Otçul hayvanlar olan gergedanlar genellikle tek başlarına ya da aile grupları hâlinde geniş otlaklarda, çalılık ve bataklık bölgelerde yaşarlar. Yalnız Sumatra gergedanı sık ormanlarda yaşar. Görme duyularının zayıf olmasına karşılık koku alma ve işitme duyguları çok gelişmiştir. Hayvanlar arasında kendilerinden daha güçlü düşmanları olmayan gergedanlar insanla karşılaştıklarında da genellikle kaçarlar. Ama bazen kızgın bir erkeğin ya da yeni doğum yapmış bir dişinin alışık olmadığı bir koku ya da sesle uyarıldığında körlemesine saldırdığı olur. Gergedan bütün iriliğine karşın hiç de hantal bir hayvan değildir. Saatte 45 km hızla koşabilir ve bu körlemesine koşu sırasında koca gövdesinden hiç beklenmeyen bir çeviklikle bir anda yönünü değiştirebilir.



At ve eşek gibi tek toynaklılardan olan bu memeli hayvan günümüzde yalnızca Afrika, Hindistan, Malezya ve Endonezya'da yaşar. Ama fosillerden anlaşıldığı kadarıyla tarih öncesi çağlarda Avrupa'da da gergedanlar varmış. Bu soyu tükenmiş türlerin daha soğuk olan Avrupa iklimine uyum sağlayabilmek üzere yumuşak tüylü bir postla örtünmüş olduğu da gene fosillerden anlaşılmaktadır. Bugün doğada yabani yaşamlarını sürdüren gergedanların sayısı iyice azalmıştır. Bunun nedeni bir yandan insanların yerleşmesi sonucunda doğal yaşam alanlarının daralması, bir yandan da özellikle boynuzları için gergedanların kaçak olarak avlanmasıdır.



Tanrılar çoldırmış olmalı filminden alıntıdır.



Tanrılar çoldırmış olmalı 3 filminden alıntıdır.


Devamını okuyun...>>

Yangın Söndüren Keçiler




YANGIN SÖNDÜREN KEÇİLER!
Keçiler ormanlar için zararlı mı, yoksa yararlı mı?” Bu sorunun cevabını “bir bilen” olan Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, verdi.

Prof. Ortaş’a göre, “Keçiler orman içinde oluşturdukları seyreltme olayı ve açtıkları patika yollardan dolayı yangın çıkmasını, çıkan yangının yayılmasını engelliyor.”





Prof. Ortaş “Orman Yangınları ve Keçilerin Önemi” başlıklı makalesinde, şu şaşırtıcı bilgileri aktarıyor: “Orman yangınları söz konusu olduğunda konuyu bilen bilim insanları için hep akla keçiler gelir. Genelde keçiler orman için zararlıdır diye suçlu ilan edilir. Hatta bazıları için ormana zarar veriyor gerekçesiyle soyu tükensin diye fetva da verilmektedir. Ancak gerçeğin kendisi öyle değildir. Akdeniz maki bitki topluluğunun olduğu alanlarda belki daha eski olan tarihi kayıtlı bilgi ile MÖ 4000 yıllarından bu yana yaşadığını tahmin ettiğimiz latincesi Capra İngilizceci Ordinary Goat olarak bilinen kıl keçileri doğanın bir parçası olarak varlıklarını günümüze kadar sürdüre gelmişlerdir. Bir yandan doğanın bir parçası olan keçilerin doğanın düşmanı ilan etmek doğanın diyalektiğine aykırıdır. Her türlü arazi koşullarına adapte olabilmesi ve manevra yeteneği yüksek olan kıl keçisi genelde düz ovada beslenmek yerine orman ve kayalık alanda beslenmeyi daha çok tercih etmektedir.”

DOĞAYA SAYGI, KEÇİYE SAYGI ORMANI YANGINDAN KORUR

“Orman yangınları konusundaki en önemli yönetim, anlayışıma göre dip temizleme işlemidir. Bilindiği gibi keçinin otlandığı makilik Akdeniz ekosisteminde dip temizlemeden dolayı daha az yangın çıktığı da bilinen bir gerçektir. Ülkemizde Akdeniz havzasında 100 milyon hektarlık alan kaplayan ve Akdeniz iklim tipinin klimaks bitki örtüsü olan makiliklerin varlığını bugüne kadar taşımasında keçilerin varlığı da inkar edilemez. Keçinin hep maki bitki örtüsüne sahip ormanlar üzerinde baskı unsuru olduğu söylenir. Bu nedenle ormanların genç fidanlarını yok ettiği iddia edilir. Evet ormanların genç fidanlarına zarar verdiği doğrudur, ancak keçilerin olduğu ortamda ormanların varlığını günümüze kadar sürdürdüğü de bir başka geçektir. Ancak unutmamak gerekir ki orman yangınlarının neredeyse tamamına yakınının nedeni insan faktörü ve açılan alanların doğaya uygun olmayan baskı, yeni kesim, tarla açma ve kültür ormanı alanlarından kaynaklandığını belirtmek gerekir.”

KONTROLLÜ KEÇİ OTLATILMASI YARARLIDIR
“Dünya bilim çevrelerinin önerdiği ve bizim orman bakanlığının da kabul ettiği ‘keçiler ormanların fahri dip temizleyicileri’ ifadesi çok anlamlıdır. Keçilerin orman içinde yarattıkları seyreltme olayı ve açtıkları patika yollardan dolayı hem yangın çıkması ve yayılması engellenmiş olmakta hem de yangın çıkması olasılığında iç alanlara ulaşılmasında yarar sağlayan etkisi bulunmaktadır. Kemirgen ve selülozu yüksek bitkileri tercih eden keçiler makiliklerde bir tarafta dipte biriken otları temizlerken diğer taraftan ağaçları üst dallarını 1.5- 2 m kadar tırmanarak besinlerini sağlarken doğal olarak ağaçları budayarak yangından korur. Keçinin olmaması durumunda diğer otlar gelişiyor ve yazın kuruyan otlar mercek etkisi yapan cam kırıkları nedeniyle yangına davetiye çıkarılmaktadır.

Özellikle makilikler arasında koridorlar açarak olası yangınları önlemeleri ormancılar tarafından benimsenmektedir. Keçilerin sürgünlerin olduğu dönemin dışında otlatılması bu konuda orman köylülerinin bilinçlendirilmesi ve ormanın sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından önemlidir. Özellikle vurgulanması gereken KONTROLLÜ OTLATMA ve keçi yetiştiricilerinin bilinçlendirilmesi orman yangınlarının önlenmesi ve ormanların doğasına uygun korunması için yapılması yararlı bir işlemdir.







Devamını okuyun...>>
BİRİNCİ RESMİ TIKLADIĞINIZDA KONUNUN TAMAMI GÖRÜNTÜLENECEKTİR.

LÜTFEN ÇEVRENİZDE BU KONUNUN BİLİNMESİNE YARDIMCI OLUN.


























































Devamını okuyun...>>