23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN ÇOCUKLAR.

BU ÖZEL GÜN NEDENİĞLE SİZLERE DÜNYA ÇOCUKLARININ ÇOK SEVDİĞİ İTFAİYECİ SAM VE ARKADAŞLARININ MACERALARINI SİZLERE SUNMAKTAN MUTLULUK DUYDUM.
BU KISA FİLMLERİ İZLER İKEN AYNI ZAMANDA BİR İTFAİYEDE NELER OLUYOR, İTFAİYECİLER NELER YAPIYOR. ÖĞRENECEKSİNİZ.
SİZLERE ESENLİKLİ GÜNLER DİLERİM.

İYİ SEYİRLER.....




İTFAİYECİ SAM SİZ KÜÇÜK KARDEŞLERİMİZE İTFAİYECİLER, GÖREV YERLERİ OLAN İTFAİTELERDE HANGİ İŞLERİ YAPARLAR SORULARINA OLAYLARI BİRE BİR YAŞAYARAK CEVAP VERİYOR.

İTFAİYECİLER NE YAPAR?
YANGINLARI SÖNDÜRÜRLER.AĞAÇLARDA KALAN EVCİL HAYVANLARIMIZI KURTARIRLAR.YANGIN ÇIKAN APARTMANLARDA; YÜKSEK KATLARDA KALAN İNSANLARI KURTARIRLAR. KUYU GİBİ DERİN VE DAR YERLERE DÜŞEN İNSANLARI YA DA HAYVANLARI KURTARIRLAR.TRAFİK KAZALARINDA ARABALARI İÇİNDE SIKIŞAN İNSANLARI ÖZEL ALETLER YARDIMIYLA KURTARIRLAR.

DEPREM, SEL, GİBİ DOĞAL AFETLERDE İNSANLARA YARDIM EDERLER.YANGIN ÇIKMASINI ÖNLEYİCİ EĞİTİMLER İLE YANGIN SÖNDÜRÜLMESİNİ ÖĞRETEN EĞİTİMLER VERİRLER.PEKİ MADEN OCAĞI GİBİ GİRİLMEMESİ GEREKEN BİR YERDE (KAYBOLAN) ÇOCUKLARI KİM KURTARIR?

GEMİLERDE ÇIKAN YANGINLARI KİMLER SÖNDÜRÜR.? ORMANLARDA YANGIN ÇIKTIĞINDA KİM LER YANGINLARI SÖNDÜRÜR? ARABALARDA ÇIKAN YANGINLARI KİMLER SÖNDÜRÜR? DEPREMDE GÖÇÜK ALTINDA KALANLARA KİM YARDIM EDER? ELBETTE ORADA DA İTFAİYECİLER HAZIR OLACAKLARDIR.



YARAMAZ ÇOCUKLAR İŞLERİ FAZLA KARIŞTIRIYORLAR.
KİMYA SETİ PATLIYOR.
YANGINI KİME HABER VERİYORLAR?
PEKİ BAYILAN HANIMEFENDİYİ KİM KURTARACAK?





HER ZAMAN HER YERDE YANGINLARA MÜDEHALE EDEN İTFAİYECİLER SADECE YANGINLARI SÖNDÜRMEKLLE KALMAZLAR, AYNI ZAMANDA DA MAĞARA GİBİ YERLERDE YOLUNU KAYBEN İNSANLARA DA YARDIM EDERLER.



BÖLÜM:1
YANLIŞ ALARM!
HER ÇIKAN DUMAN YANGIN MIDIR?



BÖLÜM:2
BATAKLIĞA DÜŞEN ÇOCUGU KİM KURTARIYOR?



EVDE YANGIN ÇIKIYOR. TELEVİZYONU NASIL SÖNDÜRÜYORLAR?
SU KULLANMIYORLAR.
NEDEN ?
TELEVİZYONA SU DÖKÜLÜRSE NE OLUR?

Devamını okuyun...>>
KAKTÜSÜN FAYDASI..

KAKTÜS BİTKİSİ BİLGİSAYARLARIN RADYASYONU NU EMEREK YOK EDER Mİ?

Son günlerde altında bir doktor imzası ve telefon no su yazılı mail zinciri internetin en çok gezeni seçilmiş olabilir.

Aramalarda; " kaktüsün faydaları " için yaklaşık 7.840 sonuçtan 1 - 10 arası sonuçlar şöyledir diye gereksiz ve faydasız binlece internet zırvası ile zaman kaybedebilirsiniz.

Ama bilimsel doğrular öyle değildir.

Kaktüs bitki olarak kendine gelen radyasyonu ve aynen sizin gibi ve sizin kadar absorbe eder.

Son günlerde bir çok arkadaşım konuyla ilğili olmamdan dolayı bu soruyu sormaktalar.
Kaktüsün böyle bir mucizesi var mı? Ne yapalım?

Bulunduğu ortamda radyasyonun tümünü kendi üzerinde toplayıp size kalmadı sizin hayatınızı kurtardım diyemeyecektir. Ne yazık ki.



X ışınları, Elektromanyetik dalgalar, Radyasyon, Sadece alfa, Beta ya da Gama ışınları bulundukları ortamdan; Güçlerini yayımladıkları noktadan her yöne doğru yayarlar. Yani sadece kaktüs bitkisine yönelmez onu hedef almazlar.

Buna inanan bizler; İşin aslına bakacak olur isek bilgisayar monitörlerimizin yanına değil de kendi omuzlarımıza, ceket ceplerimize, pantolon ceplerine kaktüs saksıları yerleştirmeliyiz.
Çünkü cep telefonlarımız monitörlerin tam beş katı radyasyon üretmektedir.

Monitörünüzün çevresini zengin göstermek ve zevkli biri olduğunuzu çevreye göstermek için kaktüs alabilirsiniz.

Ama kaktüsü kurtarıcı görmek ( Azda olsa bile beraberce ) radyasyon almanıza mani olamayacaktır.

Bize düşen ; yapmamız gereken , Mümkün olduğunca uzun süreli etkilerinden uzak kalmak, az maruz kalmak ve en az 50 cm uzakta durmak olacaktır.

İnsan vucudunun % 70 yakını sudur.
Kaktüsünün yapısında %90 a yakın su bulunur
Suyun yani H2O'nun RADYASYONA maruz kaldığında kimyasal yapısısı değişir.

H2O2 ( HİDROJEN PER OKSİT )OLUR.
YANİ OKSİDE OLARAK VUDUMUZDAKİ HÜCRELERİN YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜMÜNE NEDEN OLUR.
ASİT İÇİNDE KAKTÜS YETİŞTİREM BİRİ VAR İSE LÜTFEN BENİM İLE TEMASA GEÇSİN.

Bilimden uzak ne idüğü meçhul mucizelere inana inana bu ülkede sadece ŞARLATAN sayısını arttırdık.
Bize BRAVO....

AHMET SERTKAN
NBC UZMANI
YANGIN UZMANI

Bir mesaj:

Bu mail son 2 aydır internette dolaşmakta. Bir internet efsanesimidir yoksa bilimsel
bir yönü varmıdır henüz emin değilim. Bu konuda bilgisi olan varsa lütfen
paylaşabilirmi?



> _____
>
> From: BEYAZIT ZENCİRCİ [mailto:bzencirci@gmail.com]
> Sent: Subject: Bilgisyar Kullananlar Kaktüs'ü Evinizden Eksik Etmeyin ...
> Neden Mi ??? ....
>
> BiLGiSAYAR KULLANANLAR, DiKKAT! KAKTüSüNüZ YOK MU? YOKSA MUTLAKA EDiNiP,
> BiLGiSAYARINIZIN YANINA BiR iKi TANE KOYUN. BU DiKENLi BiTKiNiN MUCiZESiNE
> iLiSKiN YANIT ASAGIDA........
>
> Kaktüs !
> Bu dikenli bitkinin ne işe yaradığını ve ne için yaratıldığını bileniniz var
> mı ? Unutmayın ki, dünyadaki herşey bir amaçla yaratılmıştır. Örneğin
> kaktüs, radyosyonu emmektedir. Bu yüzden büyük nükleer santrallerin
> çevresindeki hektarlarca alana kaktüs dikiliyor. Ayrıca, geçenlerde
> İstanbulda bir banka şubesi tam 250 adet kaktüs siparişi verdi. Ne için?
> Bilgisayarların yanına koymak ve böylece personelini korumak için. Herkes
> evinde, hatta her odada mutlaka kaktüs bulundurmalı . Cildinizde iyileşmeyen
> yaralar, lekeler, lezyonlar varsa bir kaktüsü kesip dikensiz bir dilimini o
> yara, leke veya lezyonun üzerine koymayı deneyin. Mucizeyi görün. Doğadaki
> her varlığın bir görevi olduğunu asla unutmayalım.
>
> Dr.Beyazıt ZENCİRCİ


1970'lerin 2. yarısından itibaren video display terminal adı verilen monitörler yaygın olarak kullanılmaya başlandı. İnternet ve bilgisayarların kullanımındaki son 5 yıldaki inanılması güç artış bu teknolojik cihazları neredeyse yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline soktu. Şu anda sedece A.B.D'de 50 milyon bilgisayar kullanıcısı olduğu, ve bunların en az yarısının üreme çağındaki kadınlardan oluştuğu tahmin ediliyor. Gelecekte hemen herşeyin bilgisayar yardımı ile yapılacağı düşünülürse konunun önemi daha belirginleşiyor.




1980'lerin başlarında yapılan çalışmalarda VDT'lerin ölçülebilir miktarlarda X-ışını yaymadığı tespit edildi. VDTler X-ışını üretse bile bu ışının doğumsal defek yaratacak kadar yüksek olmadığı, ve ışının terminal tarafından absorbe edildiği fark edildi.

Daha sonraları gebelikleri esnasında VDT kullanan kadınlarda düşük ve doğum defekleri bildirilmesi üzerine, bu terminallerin bazı eski televizyon cihazları gibi zararlı olabilecek ışınlar yaydığı iddiaları ortalığı karıştırdı.
Günümüzde bu tartışma hala daha devam etmektedir. Geçen yıllar içerisinde teknoloji ve bilgilerdeki değişiklikler radyasyonun yanısıra elektromanyetik alan (EMA) kavramını literatüre kazandırmıştır. Elektrik kabloları ve elektrikli cihazlar EMA yaratırlar. Radyasyondan farklı olarak EMA hücrelerde ölüme yol açmaz, genlere hasar vermez ve uzunca bir süredir güvenli olarak kabul edilirler.

A.B.D.'de bir yüksek gerilim hatlarına yakın bölgelerde yaşayan çocuklarda lösemi başta olmak üzere bazı kanser türlerinin nerdeyse 2 misli fazal görüldüğünün fark edilmesi dikkatleri yeniden bu konu üzerine çekmiştir. EMA'ın gebelik üzerine etkilerini araştıran pekçok yapılmıştır ve bu çalışmaların birkısmı hala daha devam etmektedir. Bazı çalışmacılar EMA'ların gebelik için büyük risk taşıdığına inanırken diğer bazı çalışmacılar bunun tam aksini savunmaktadırlar.

Nielsen ve arkadaşları 6000'den fazla kadın üzerinde yaptıkları araştırmada VDT kullanımı ile düşük doğum ağırlığı, erken doğum, ölüdoğum ve yenidoğan döneminde ölüm arasında herhangi bir ilişki olmadığını ortaya koymuşlardır (1). Bramwell ve arkadaşları ise gebelikleir esnasında VDT kullanan kadınları tüm gebelikleri boyunca izlemiş ve yine gebelik üzerine herhangi bir olumsuz etki saptamamışlardır. Yazarlar ayrıca VDT kullanımı ile infertilite arasında da bir ilişki olmadığı sonucuna varmışlardır (2).Grajewski ise telefon santrali operatörlerini incelemiş ve yine benzer bulgular elde etmiştir. Ayrıca bu çalışmada VDT karşısında geçirilen süre ile de riskde artış olmadığı ortaya konmuştur. Bütün mesaisini bilgisayar ekranı karşısında geçiren kadınlarda bile olumsuz bir etki saptayamamışlardır (3). Brandt ve arkadaşları ise Danimarkada konjenital anomalili bebek dünyaya getiren anneleri incelediklerinde monitör kullanımının konjenital anomali riskini arttırmadığı sonucuna varmışlardır (4). Yine aynı çalışmacı başka bir araştırmasında haftada 21 saatten fazla bilgisayar kullanan kadınlarda gebe kalmak için geçen sürede anlamlı bir artış olduğunu, ancak bu sonucun hatalı olabileceğini iddia etmektedir (5). Delpizzo 1984 ile 1992 yılları arasında bu konuda yapılmış çalışmaları yeniden değerlendirdiğinde VDT'lerin düşük ve çok düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar yaydığını ve bu dalgaların normal bir evde maruz kalınan EMA'dan daha fazla olmadığı sonucuna varmıştır (6).Huuskonen ve arkadaşları ise gebe fareleri VDT'lerin yaydığı miktarda elektromanyetik alana maruz bırakarak yaptıkları çalışmalarında konjenital anomali oranlarında hiçbir artış olmadığını tespit etmişlerdir (7).

VDT ve düşükler;

1991 yılında A.B.D. Ulusal Meslek Güvenliği ve Sağlığı Enstitüsü tarafından yapılan oldukça geniş kapsamlı bir çalışma tüm gün boyunca VDT ile çalışan kadınların, VDT ile temas etmeyen kadınlara göre düşük risklerinin daha yüksek olmadığını ortaya koymuştur. Bu konuda yapılan diğer çalışmaların çoğuda benzer sonuçlar vermiştir.
Yine bu çalışma VDT kullanıcıların evlerdekinden daha fazla elektromanyetik enerjiye maruz kalmadıkları sonucunu çıkarmıştır. Şu an elimizde olan veriler gebelikte bilgisayar monitörü kullanımının düşük riskini arttırmadığı ve güvenli olduğu yönündedir.
VDT'e bağlı risk artışı olmamasına rağmen, bilgisayar kullanıcılarının çoğunda ense, bilek, el ve omuz ağrıları mevcuttur. Yine bu kişilerde gözlerde problemler ortaya çıkabilmektedir. Bu durum çoğu kişide stres yaratmaktadır ve stres gebelik üzerinde olumsuz etkiye sahiptir.

Önlemler:

VDT'lerin olumsuz etkileri saptanmamış olmakla birlikte, konunun spekülatif olması önlem almayı uygun kılmaktadır. Bilgisayar kullanan gebe kadınların hem x-ışınlarından hem de EMA'dan korunmak için ekrandan en az bir kol boyu uzaklıkta çalışmaları önerilmektedir. Bu mesafe yaklaşık 50 santimetre kadardır ve EMF ile radyasyonun gücü 50 santimden sonra kaybolmaktadır.
Bilgisayar ile çalışmaya bağlı psikolojik ve fizyolojik stres uygun şekilde ayarlanan çalışma saatleri ve molalar ile azaltılabilir. Yine çalışma ortamı ve masasının dizaynı stres azaltmakta etkilidir. Rahat koltuklar ve masalar, belden destekleyici yastıklar yaararlı olur.Uzun süre mola vermeden çalışmak kaslarda gerginlik, tendonlarda ve bağlarda inflamasyon ve dolaşımda bozukluğa yol açar. Bütün bunlar gebe kadında huzursuzluk yaratır. Uygun zamanlada mola vermek şarttır. Bunun için 2 saatte bir 15 dakika ara vermek yeterlidir. Ayağa kalkıp biraz dolaşmak ve gerinmek çoğu gebeye iyi gelir. Bu amaçla yapılan baş ve boyun hareketleri ile omuzlar ve ayakları çevirmek dolaşımı destekler.
Sonuç olarak bütün bu bilimsel verilerin ışığında, meslekleri gereği bilgisayar kullanmak zorunda olan kadınların yukarıdaki önlemleri almak kaydı ile gebelikleri süresince güvenle monitör karşısında çalışabileceklerini ve bununla ilgili endişe duymalarının gereksiz olduğunu söyleyebiliriz.




Harmful Effects of Radiation

Many tests have been conducted to see how radiation alters the every day bodily functions. Personally, I think it is mind numbing that there are still no government endorsed health warnings on mobile phone boxes to let people know the truth and make their own minds up.
With the wealthy revenue that is in the mobile phone market, there is not much chance of any top channel publicly admitting a problem with mobile phones. Though even so, there has been many u-turns in recent studies and their results. Behind closed doors, many MPs are looking into the radiation threat with great detail. In fact, some local MPs have opposed new propositions to erect new masts in areas that have already had second mast planning rejected with local residence rallying support against it.
We do have to look at the sharp (unknown) increase in brain cancer in the last decade (which coincides with the recent technology boom.)
Well, In the Soviet Union, the radiation from mobile phones was used to cause brain damage on lab rats. Today, the evidence points strongly at radiation becoming a menacing threat to our modern day society.
EMFs And The Surrounding Dangers
EMFs (Electromagnetic fields) are emitted from all electrical appliances, some give more than others and some give out far more than the most powerful over head transmission lines. More importantly, many give out more than the recommended safety guide lines.
Typical safety guide lines are between 0.5 and 2 milligauss
Experiments have shown that a standard digital alarm clock emit a field of 6 milligauss
A computer can emit 20 milligauss
Whilst a mobile phone measures around 100 milligauss
Why the effects of a mobile phone really are bad.

Results conclude that the human body is put under the same strain when on a mobile phone than when it is put through a course of radiation already known to be harmful to humans. every one has basic survival instinct, if a fire is hot, we move. Well that is in our inner stress reaction. This is routed back to our genes, we try to adapt to situations and over millions of years, we evolve. The mobile phone revolution is a new phenomenon that evolution knows nothing about yet. As nothing in the bodies genes knows how to protect itself, disease slowly develops as no stress reaction was triggered and nothing was done. Although most tests carried out in Europe suggest only radiation that cooks you're brain is harmful. Other scientific studies compel some worrying reports and findings.
Just as radiation is carried from mast to phone through radio waves, the cells in our bodies do just that. There is a constant exchange of information between living cells in our body. When man-made radiation was put together, no one thought the signals produced could interfere with the bodies natural exchange of information. The cells in a human body are sensitive to alien energy, the energy from a mobile phone is several billion times stronger than those of the cells, which can cause the body to malfunction.
Electromagnetic radiation caused by a mobile phone call for 2-3 minutes can alter the way your body responds, reacts and functions for up to 3 hours after the call. Every particle of our body spins around its own axis like a minute merry go round. This spinning motion creates a radiation field around each particle. If some sort of unevenness is brought in to the motion, it is transformed in to an electromagnetic wave spreading in all directions like ripples on water. Each of the body's particles spins and at the same time wobbles slightly due to its magnetic field and the electromagnetism within its field. This generates a very complex pattern of radiation known as the spin generated electromagnetic field, or the spin field.
So even if a radiation signal is not strong enough to fry you're brain, it will cause damage within the body's natural defence system. Blood cells slow down the work rate of carrying blood and oxygen round the body. The spin effect is altered and the body is left in unknown territory and finds it difficult to regroup for sometime after. The body's harmonious function is not able to operate as particles are out of synchronisation with each other.
Using a Biophone or Bioguard has consistently shown that it does help the body to protect its self where evolution cannot. It resists the alteration the radiation emits and does not let it effect the spin of the inner body particles. Even using one after a call has shown that regrouping of cells is so much faster.

Why not take the fate test?
Whilst on a mobile phone, hold you're arm out to you're side and try to hold it there whilst someone pushes it down. Try the same test with no mobile phone and once more using a Biophone. The results speak for them selves!
The potential lethal electromagnetic force in your household appliances
All electrical appliances emit electromagnetic fields - EMF's
Many top doctors an leading scientists now agree that even just a few minutes exposure to EMF's can lead to depression, headaches, mood swings, anxiety, lack of concentration, irritableness, memory loss, depleted or low energy, as well as damaging you're immune system and leaving you prone to diseases such as cancer, Alzheimer's and depression. All of which is integrated into our modern day life in our mobile phones, televisions, radios, microwaves, alarm clocks and even under wire bras or metal framed beds could be to blame.
Mobile Phones: Headaches, skin tingling and heating, fatigue, neck growths, lack of concentration and memory loss, irritableness, restlessness, depletion, even tumours, cancer and cataracts have also been associated the use of analogue and digital cordless phones. - Only use for short periods at a time, keep it in a bag or outer layer of clothing, turn off in places like hospitals as radiation levels are normally high enough, don't get a talk plan with lots of free minutes enticing you to use them all up, swap ears from time to time, put volume higher and hold further away from head, attach a Biophone to you're phone today.
Clock Radios: Best kept at least 4 ft away from you're head because they give off high fields. Electro-mechanical clocks emit more than electronic digital ones. Closer than 4 ft and you may feel more tired and take longer to lose that flu or infection. Try attaching a Biophone to it for great results.
Computers: Most modern computers give off relatively low levels of EMFs but do still try to minimise exposure by keeping the computer, especially the screen, as far away as practical. Laptops generally emit low EMFs but when used with a mains adaptor plugged in they can cause dizziness and faint spells. Try to recharge it away from where you are, then use it from the battery supply. Place a cactus in the office or computer room. The spine of a cacti attracts charged irons and can change ionisation levels in the room. Take breaks when needed. Very good to attach a Biophone on the monitor.
Under wire Bras: These can act as antennae, re-radiating external EMFs, including microwave frequencies, into the body. With breast cancer on the increase it may be better with out the under wire. Use non wire alternatives.
Photocopiers: Known to give out high levels of EMFs, generated from around the motor. Best to stand 30 inches back whilst copying in progress.
Electric kettles: Both traditional and jug type create high EMF levels. Heating water using electricity can change its molecular structure. Some people who react badly to this change may suffer from headaches, eye problems or tremors. Neutralise the effect by standing the cup/mug/glass on a Vitaflow whilst pouring.
Beds: Metal framed beds and bedsprings can become magnetised by electricity in wiring and appliances , causing restlessness and insomnia. Try an alternative bed-base and unsprung mattress, preferably with natural materials. Keep electrical appliances at least 3 ft away from a bed head area.
Hairdryers: High currents produce the heat. The motor gives off high EMFs near the handle, dropping only a little at a drying distance of 6-18 inches away from you. The fields are higher when on higher settings. The fact that a hairdryer is only used for a short time at any one interval is not as important as the fact as the fact that the user is exposed to high levels of EMFs during that period. Metal hair clips can increase the EMFs from the working hairdryer. It is best not to use a hairdryer after 7pm as high levels of EMFs near to the head are known to interfere with the body's production of melatonin which helps the body to repair its self.
Ecoflow, the company who make the Bioflow and Bioguard donate £1.00 per unit sold of these items to the radiation research group to plough back into more research on radiation. There is a very informative site at www.radiationresearch.org worth looking at.
The links below points out some interesting points. Also highlighting each model of phone on a list and indicates radiation output and indicates if it is high or low. Other articles about mobile phone related radiation is also listed. New Radiation Scare from Mobile Phones
New reports on harmful effects from radiation
Government has finally acknowledged that people suffer from a condition called electrosensitivity more

kaynakça:
http://www.amazinghealth.co.uk/Harmful%20effects%20of%20radiation.htm

http://hastarehberi.com/topic.asp?TOPIC_gebelik ve bilgisayar kullanımı




Devamını okuyun...>>
ÖZÜRLÜLERİN YANGIN ANINDA DAVRANIŞ BİÇİMLERİ

Evlerimizde meydana gelen bir yangında hayatta kalmamızı; ne kadar çabuk ve emniyet içinde yangın mahallini terk etmemiz belirler.
Peki yangını haber almada güçlük çekenler, duyamayanlar, görmeyenler ne yapacaklar? Hem duyamayıp, görmeyenlerimiz ne yapmalıdırlar? Daha kötüsü kötürüm olup hareket edemeyen hem kör hem sağırlar ne yapmalılar? Kör ve sağır olmayıp algılama zorluğu çeken zeka özürlüler, bunaklar, bebekler ne yapmalı? Algılamalarına ve kaçmak için çırpınmalarına rağmen hareket edemeyen çok yaşlılar, aşırı kilolu insanlar, yatalaklar ne yapmalı?
Unutulmamalıdır ki sağlıklı olarak nitelendirilen insanlar dahi yangın, deprem gibi acil durumlarda panikten, şoktan ya da yapacaklarını bilememekten zarar görebilmektedirler.
Gelişen teknolojiyi bu durumda olan insanlarımızı uyarmak için çalışmalar yapmaya başlamıştır. Ancak yüzde yüz can kurtarmaya yarayacak cihaz ve aletler henüz geliştirilememiştir. Ne yazık ki ülkemizde özürlü insanlarımız doğanın devinimine ve Tanrının koruyucu gücüne terk edilmektedirler.






Yangın anında komşunuzun haberi olurda, içinde birazcık insanlık kalmış ise belki özürlü komşusuna zor zamanında yardıma koşacaktır.
Özürlülerimiz paralarının olduğu kadarı ile kendilerine özgün dizayn edilen evlerde yaşayabilmektedirler. Parasızlık ve çaresizlikten yüksek yapılarda yaşayanlar, yaşamak zorunda kalanlar, yangın anında kullanamayacağı kaçış merdiveninden nasıl inecektir. Ona kim yardım edecektir. Apartman Yöneticisi hangi kardeşimiz-arkadaşımız Acil Durumda yardım edilecek komşuları için bir eylem planı yapmıştır.
Hangi muhtarlıkta, hangi hanede Acil durumda yardıma muhtaç insanın kurtarılması için Acil Eylem planı vardır. Bu insanları kim kurtaracaktır.
Yanıt hazırdır; İtfaiye, polis ve jandarma oysa İtfaiye, polis ve jandarma olayın başlamasından
5-10 hatta bazı durumlarda 15-20 dakika sonra olay mahalline ulaşır. Bu zaman dilimi ise hayatta kalmayı mucize kılar.
Bir yangında duman zararlarını bizler hep göz ardı ederiz. Oysa yangında en kötü düşman
dumandır, ve yangınlarda ölenlerin %98’den fazlası duman zehirlenmelerinden ölmektedir. Sigarada bilim adamları 2000 -3000 çeşit zehirden bahsediyorlar. Evimizdeki eşyalarımızın çoğu teknolojik ürünlerdir. Oturduğumuz koltuk boyalar, vernikler, plastikler, kimyasal kumaşlar, naylonlar, süngerlerden oluşur. Zehir miktarı sigaradan binlerce fazladır ama göz ardı ederiz. Bazen bu yangın dumanının birkaç nefes alınması dahi bir insanı öldürebilecek toksit maddelere sahiptir. Zehir soluduğumuzu unutmamalıyız.
Bu neden ile ülke çapında ulusal özürlü politikalarına sahip olmamız kaçınılmaz olacaktır. Özürlüler için özel dizayn edilmiş evler, hareket edebilmelerini sağlayıcı ve dış ortama uyumlu özel dizayn edilmiş araç ve gereçler, uyarı sistemleri örneğin; yatalak fakat bilinci yerinde olanlar için haber verme diyafonları (Apartman kapıcısına, İtfaiyeye, 112 ye, polise vb.) Yatalak olanlara yan odalarda olan yangını haber veren titreşimli yatak altlıkları, İşitme özürlüler için yanıp-sönen uyarı ışıkları, Görme özürlüler için sesli uyarıcılar ev dışına haber veren erken uyarı cihazları (Komşuya, yöneticiye, kapıcıya, itfaiyeye, polise vb.) Bunlar zor şeyler değil Türk mühendisi Türk insanı bunları kendisi yapmalıdır. Bunları yurt dışından ithal etmek, almak, kullanmaya çalışmakta başka bir özürlülük değil midir? Tanrı bize düşünmeyi ihsan etmemiş midir?
Bakım evlerinde yaşayan yardıma muhtaçların tahliye planları var mı? Bir kez olsun bir tahliye planlandı mı? Plan uygulamaya kondu mu? Tahliye kaç dakika-saat sürdü?(Gerçek zaman) Bu tahliye sonuç zamanından tatminkar mısınız? Acil bir durumda kaç kişi içeride kalacak, kaç kişi dumandan etkilenecek, kaç kişi ölecek hiç hesap ettiniz mi? İtfaiye-polis-jandarma, ilkyardım(112) ekipleri ile hiç ortak çalışmanız oldu mu? Özürlülerinizi hiç bu konuda eğittiniz mi? Bilgilendirdiniz mi? Hala boş ver bu işleri mi diyorsunuz? Elin gavuru dediğiniz adamların Türk tatil köylerine yolladıkları yaşlılarına sırf bu durumlar için refakatçiler verdiklerini, Acil durum planlarını gittikleri tatil köyüne göre yaptıklarını duyarsanız ayıp olmaz mı? Onların özürlü ve yaşlıları bizim olanlardan daha değerli mi? Koskoca kanunlar, yönetmelikler bu konulara sadece ağızlarının ucu ile değinmektedir.
Ne hastanelerin, ne bakım evlerinin, ne özel bakım evlerinin nede aramızda, mahallemizde yaşayanlar için Acil durum planı var, ne Acil durum plan uygulaması var, ne tatbikatı var. İtfaiyelerimizin özürlü insanların bulunduğu yerleri bilmemesi ne acı. Bu tür bilgiler ve kayıtlara sahip modern bir itfaiye var mı? İtfaiyecilerimiz işitme engelli bir vatandaşımıza dur, bekle seni şimdi kurtaracağım kelimelerini hangi vücut, el, kol hareketi ve mimikler ile söyleyebilir. Bırakın bunları kaç itfaiyeci psikoloji dersi alarak yangından hasar görenlere, yakını ölenlere, malını kaybedenlere nasıl davranacağını bilmekte?
Bu ülkenin işini ve insanını seven insanlara çalışanlara ihtiyacı var. Zaman geçirmeden küçük çaplı değil, Büyük çaplı hareket etme planlarına ihtiyacımız var. Mühendislerimizin konuya uygun cihazları dizayn etmelerine hükümetlerin bu insanları desteklemeye ve teşvik etmelerine gereksinim var. Ancak böyle büyük ülke, büyük insanlık, büyük kültür, büyük güç olabileceğiz.

UNUTMAYALIM!

- Özürlü insanlarında tıpkı sizler gibi emniyetli yolları kullanarak yangından, depremden yada başka bir acil durumdan kurtulmaları gerekebilir. Bu hak onlar içinde vardır! Bu konuyu göz ardı etmek, düzenlemeler yapmamak, tedbirler almamak onları ölüme terk etmek demektir. Bu ise bir insanlık suçudur!
- Elbette en iyisi her özürlüye refakat edebilecek bir yardımcının olmasıdır. Bilhassa bu yangın anında çok büyük önem taşımaktadır.
- Acil eylem planları muhakkak devreye sokulmalıdır. Sadece acil eylem planı yapmak yeterli olmaz. Bu yapılan planın test edilmesi gereklidir. Test sonucu kötü ise planı yenileyerek yeni bir test yapmalısınız.
- Tüm acil eylem planları yazı olmalıdır. Mahalli itfaiye ile koordine kurulmalıdır. Sizin planınızın (Çalışır olduğu test edildikten sonra) birer nüshaları da mahalli itfaiye, muhtarlık, polis vb. olmalıdır.
- Fabrikalar, işletmeler özürlü çalıştırılması zorunlu yerlerde her özürlüye birden fazla refakatçı verilmeli, refakatçılar birbirlerini yedeklemelidir.
- Bakım evleri, hastaneler, ruh ve sinir hastaneleri, yeni doğan (Bebek) üniteleri içinde acil eylem planları yapılmalı ve tatbikatları en az yılda bir yapılmalıdır.
- Acil kaçış planları bu yerlerde kolay görünebilir yerlere asılmalıdır. Birçok hastane ve işletme bu durumlar için Acil durum kartları ve kitapçıkları hazırlatarak ziyaretçilerine vermekte ve çıkışta ziyaretçilerden geri almaktadırlar.
- Tüm özürlülere yetebilecek kadar görevli ve gönüllü insanımıza özürlülere nasıl yardımcı olunabileceği öğretilmeli ve bu kişiler ile sık sık eğitim yapılmalı, tatbikatlar gerçekleştirilmelidir.
- Yapılması gerekenler her türlü Yönetmelik içine dahil edilmelidir. (Yangın Yönetmeliği, Yapı Yönetmeliği, Bina Tasarımı ve Uygulamaları vb.)
- Apartman yöneticileri de acil eylem planlarını yaparak bina girişine asmalı ve belli aralıklarla tatbikat yapmalıdır. (İtfaiye, polis vb. bu planlardan kolayca yararlanabilir.)
- Özürlü insanlarımız mümkün olduğunca kolay kurtulabilir alt katlarda ya da müstakil evlerde iskan edilmelidirler.
- Özürlü kişilere refakat edenler acil durumlarda acil durumdan kaçan diğer insanları bekleyerek kaçış yollarının açılmasını görmelidirler. Eğer önce çıkış yaparlar ise trafiği aksatacaklar ya da kaçış sırasında yaralanmalara, düşmelere sebep olabileceklerdir.
- Yeterli yardımcının olmadığı ya da gelmediği durumlarda ise özürlü personel için duman ve ısıdan en az etkilenilecek durum yaratılmalı ve özürlüler orada İtfaiye ve polisçe kurtarılmayı beklemelidir.
- Bu durumda yarı hazır beklemek, hiçbir işlem yapmadan beklemekten çok iyidir. Kurtarma timlerine yardımcı olunarak zaman kazanılmış olacaktır.
- Bu işlemleri muhakkak uygulayınız aksi takdirde özürlü personele yeni bir özür ilavesi yapabilirsiniz. Onların daha da özürlü olmasına neden olabilirsiniz.





Değerli kardeşimiz Fadik AYAR Türkiye Engelliler Federasyonu adına soruyor.
1.İşitme Engelli bir ailenin evinde yangın çıktığında ne yapmalıdır.
2. İşitme ve konuşma engelli oldukları için itfaiyeye nasıl ve hangi yöntemle haber verebilir, ulaşabilirler.
3.İşitme engelli ailelerin ev veya iş yerlerinde yangından korunmak için bulundurmaları gereken malzeme var mı?
4. İşitme engellilere öneriniz nelerdir?
Not: Sitemizde yayınlamak istiyorum.

1. Değerli kardeşim bizlere yönelttiğiniz birinci sorunun cevabı elbette sağlıklı insanlar ne yapıyorsa onu yapacağınızı sizlere söylemek olacaktır. Yangın anında her insan aynı semptomları gösterecektir. Bilim adamları Dünyamızda dört canlı çeşidinin var olduğunu kabul ederler.
İnsanlar
Hayvanlar
Bitkiler ve
Ateş
Bu dört canlı çeşidinin tamamı Oksijen ya da oksijensizlik karşısında aynı reaksiyonu göstermektedir. Oksijenin % 21 konsantrasyonda hava içinde bulunduğu durumlarda dört canlı çeşidinin en iyi yaşam şartlarından biri sağlanmış olmaktadır. Canlılar oksijen alır bu oksijeni yakar vücut ısılarını bu sayede enerji yakarak sabit tutarlar. % 19 konsantrasyonda solunum ve oksijen reaksiyonu artış göstermek zorundadır. Çünkü yetersiz oksijenden dolayı oksijenin tamamlanması için solunumun artması gereklidir.% 16 oksijen konsantrasyonunda ise yanma olmaz oksijen yetersizliğinden solunum durur. Yani ölüm gelir.% 16 oksijen demek ölüm demektir. Hayat olmaz. Yanma olmaz. Her dört canlı türü de yaşamaz. Yani yangın bile söner.
Bu durumda ilk etaplarda dumandan zehirlenmemek ve oksijensiz kalmamak için yangın çıkan yeri çok kısa sürede terk etmeniz gerekmektedir.
İşitme engelliler için yangının başlangıcını – varlığını haber veren ( flaş çakarlı ) ışıklı uyarıcılı yangın dedektörleri mevcut olup bunları evinizin uygun alanlarına monte ettirdiğinizde sizleri uyaracaktır. Bu uyarıyı ya da yangını görür iseniz;
Uyarıyı aldığınızda evinizde bulunan tüm fertler acil durum aksiyon planlarına uygun kaçış gerçekleştirmelidir. Bu konuda aile bireyleri bu durumu kendi aralarında işaret dili ile kararlaştırmalı ve ne yapılacağını iyi bilmelidirler.

2. İşitme ve sesli konuşma engelli kardeşlerimiz fedarasyonun da yardımını alarak yerel itfaiyeler ile irtibata geçmeli ve bir tercüman yardımı ile itfaiyeye adreslerini özür durumlarını belirtir bilgi vermelidirler. İtfaiyeler bunları kayıt altına alarak daha dikkatli davranmalıdırlar.
Komşunuzun ya da bir itfaiyecinin yardımı ile kayıt cihazlarından herhangi biri ile sesli mesaj yani ihbar bilgileri doldurularak itfaiye ye bu şekilde haber verilebilir. Bu haberleşme işi için gönüllü birkaç komşudan yardım da alınabilir. Komşulardan biri olmadığında diğeri yedek kalarak bu insani görevi yapabilir. Modern toplumlar bu işi bu şekilde çözmektedirler. Apartman yönetimi- muhtarlıklar-polis- jandarma- Hızır acil servisleri- itfaiye ortak çalışmalıdır. Birçok telefon firmasının bu haberi bu kanallara verecek telefon modelleri de mevcut bulunmaktadır.




3.Engelli ya da engelsiz her ailede yangınların çıkabileceği unutulmamalıdır. Bilhassa engelli ailelerde bu durumun telafisi; uyarı zamanı açısından zorluklar çıkarabileceği düşünüldüğünde daha bir önem taşımaktadır. Her evde bir yeterli yangın söndürücünün bulunması gerekmektedir. Bunların kullanımı gayet basittir. Ayrıca yine kullanımı basit olan yangın battaniyelerinden önerebilirim.
İş yerlerimize gelince bu konuda ne denli hassas davrandığımızı bize bağlı bir kuruluşta çalışanlardan biri olarak bilmektesinizdir sanırım.
Yılda iki kez yangın eğitimi ve yılda yine yönetmelikler gereğince iki kez kaçış eğitimi yaptığımızı ve her özürlü kardeşimizin durumunu inceleyerek onlara yeterince mihmandar temin tetiğimizi görmüşsünüzdür. Bizim ÇOSB olarak yaptıklarımızın bir kısmını dahi yerel yönetimler yapsalar bu sorular ve sorunlar ortaya çıkmayacaktır.
Bölgemizde yaşayan sizlere sosyal sorumluluğumuzdan gereği bu konuda ücretsiz yangın eğitimi ve yangından korunma hakkında bir Tercüman eşliğinde eğitim vermekten ÇOSB Müdürlüğü İtfaiye Amirliği Personelleri olarak gurur duyarız. Bu konuda bir terminde karar kılmak için görüşebiliriz.





4.İşitme engellilere öneriniz var mı? Diyorsunuz. Yalnızca işitme engellilere değil tüm herkese önerilerimiz; kendinize uygun bir acil durum aksiyon planınızı yapmanız olacaktır.
Kaçış yollarınız neresidir? Bu yollar arada sırada incelenip açık oldukları teyit ediliyor mu? Dışarıda toplanma mevkiiniz, buluşma noktanız neresidir? Yanınıza almanız gereken acil ihtiyaç listeniz, ilaçlarınız, giyecekleriniz bir çantada hazır mı? Olası her durumu lütfen düşünün. Yaz ile kış arasında yağışlı hava durumda nerede olacağınızı baştan düşünmekte yarar var. Ayrıca sistemi zorlayın bizler tüm topluma hizmet etmek için varız. İhtiyaçlarınızı belirlemeden bunları ilgililere sunmadan hizmetin sizlere gelmediği aşikâr. Yönetmelikler bu konuda görevlilere sorumluluk vermediğinden hiç kimse kendiliğinden size yardım etmemektedir. Ben bunu bir yardım olarak görmüyor görev olarak addediyorum. Ki doğrusu da budur. Engellilerimize engel çıkarmayalım, onlara engel olmayalım diyorum.
Esenlikler dileklerimle.

Ahmet SERTKAN
Yangın Uzmanı
ÇOSB İtf. Amiri




Devamını okuyun...>>
HATIRLATMA !

Yatırımcı kuruluşlar,
Yapı sahipleri,
İşveren veya temsilcileri,
Tasarımcı mimar ve mühendisler,
Yapı denetim kuruluşları,
Görevli, yetkili ve sorumlular,
Kanunlar karşısında zor durumda kalmamak için acele etmelisiniz.

Yönetmelik gereği son uzatmaları oynamaktasınız. 19 Aralık 2009 Yangın yönetmeliği gereği yangın tedbirlerinizi almanız için son gündür.
“ KANUNLARI BİLMEMEK MAAZERET DEĞİLDİR.” Danıştay kararı.
İşletmelerin, binaların yangından korunmasında alınacak tedbirler ve yapılacaklar için zaman kısalmaktadır; siz sorumluluklarınızı yerine getirmek için neler yaptınız, ya da neler yapmaktasınız.
Yönetmeliğin ilgili kısımları aşağıda bulunmaktadır. Hatırlatmayı yapmak istedim çünkü birçok yetkili ve sorumlu yönetmeliği tam manası ile okumamışlar ve yönetmeliğe uygun tedbirleri almakta imtina etmekteler.




Yıllar önce alınmış Yangın ve Patlamalara karşı önlemlerin alındığına dair raporlar günümüze göre revize edilmeli ve İşletmeler, binalar yeni yangın yönetmeliğine uygun hale getirilmelidirler. Yeni yangın yönetmeliği hükümlerine uygun olan işletmelerin yeniden bu raporu almalarına kanunen gerek yoktur. Fakat uygun olmayan işletmelerde kanuni bir takibat yapılır ve noksanlar tespit edilir ise sorumlular hakkında cezai işlem yapılabilir. Firmanız yangına karşı sigortalı olsa bile oluşacak yangın hasarı ödenmez. Amacım korku vermek olmayıp sadece bilgilendirme yapmaktır.

Ahmet SERTKAN
YANGIN DANIŞMANI


BİNALARIN YANGINDAN KORUNMASI HAKKINDA YÖNETMELİK

19 Aralık 2007 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 26735

Yayımlanmıştır.

Karar Sayısı : 2007/12937
Ekli “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”in yürürlüğe konulması; Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 1/11/2007 tarihli ve 5098 sayılı yazısı üzerine, 7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu’nun ek 9 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 27/11/2007 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Dayanak
MADDE 3- (1) Bu Yönetmelik, 9/6/1958 tarihli ve 7126 sayılı Sivil Savunma Kanununun ek 9 uncu maddesi, 14/2/1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 33 üncü maddesi ve 13/12/1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 30/A maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM
İlkeler, Görevler, Yetkiler, Sorumluluklar ve Yasaklar
İlkeler
MADDE 5- (1) Yeni yapı inşasında veya mevcut binalardan proje değişikliği gerektiren esaslı onarım ve tadilat projelerinde, binanın kullanım sınıfına ve özelliklerine göre bu Yönetmelikte öngörülen esaslar göz önüne alınır.
(2) Projeler, diğer kanuni düzenlemeler yanında, yangına karşı güvenlik bakımından bu Yönetmelikte öngörülen şartlara uygun değil ise, yapı ruhsatı verilmez. Yeni yapılan veya proje tadilatı ile kullanım amacı değiştirilen yapılarda bu Yönetmelikte öngörülen esaslara göre imalat yapılmadığının tespiti hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar binaya yapı kullanma izin belgesi veya çalışma ruhsatı verilmez.
(3) Bu Yönetmelikte tanımlanmamış olan ve açıklık gereken hususlar hakkında, Türk Standartları, bu standartların olmaması hâlinde ise, Avrupa Standartları esas alınır. Türk veya Avrupa Standartlarında düzenlenmeyen hususlarda, uluslararası geçerliliği kabul edilen standartlar da kullanılır.
(4) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında proje ve yapım ile ilgili konularda tereddüde düşülen hususlar hakkında Bayındırlık ve İskân Bakanlığının, diğer hususlar hakkında ise İçişleri Bakanlığının uygulamaya esas olacak yazılı görüşü alınarak bu görüşlere göre işlem yapılır.
Görev, yetki ve sorumluluk
MADDE 6- (1) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasından;
a) Yapı ruhsatı vermeye yetkili idareler,
b) Yatırımcı kuruluşlar,
c) Yapı sahipleri,
ç) İşveren veya temsilcileri,
d) Tasarım ve uygulamada görevli mimar ve mühendisler ile uygulayıcı yükleniciler ve imalatçılar,
e) Yapı yapılmasında ve kullanımında görev alan müşavir, danışman, proje kontrol, yapı denetimi ve işletme yetkilileri,
görevli, yetkili ve sorumludur.
(2) Yangın söndürme ve algılama, duyuru ve acil aydınlatma gibi aktif yangın güvenlik sistemlerinin yeterli olmamasından; projenin eksik veya hatalı olması veya standartlara uygun olmaması hâlinde proje müellifleri ve yapımın eksik veya hatalı olması veya standartlara uygun olmaması hâlinde ise müteahhit veya yapımcı firma sorumludur. Sistemin uygun çalışmaması işletmeden kaynaklanıyor ise, işletmeci kuruluş doğrudan sorumlu olur. Yangın güvenlik sistemlerinin yaptırılmasının gerekli olduğu yapı sahibine yazılı olarak bildirildiği hâlde, yapı sahibi tarafından yaptırılmamış veya standartlara uygun yaptırılmamış ise, yapı sahibi sorumlu olur.
(3) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmaması sebebiyle meydana gelen yangın hasarlarından dolayı;
a) Yapı inşasında yer alan yapı sahipleri, işveren ve işveren temsilcileri,
b) Tasarımda, uygulamada ve denetimde görevli mimar ve mühendisler,
c) Yapı denetimi kuruluşları,
ç) Müteahhitler, imalatçılar ve danışmanları,
kusurlarına göre sorumludur.
(4) Binaların yangın algılama ve söndürme projeleri tesisat projelerinden ayrı olarak hazırlanır. Tahliye projeleri, konutlar hariç olmak üzere, yüksek yapılarda ve yapı inşaat alanı 5000 m2’den fazla olan yapılarda mimari projelerden ayrı olarak hazırlanır. Diğer yapılarda ise, mimari projelerde gösterilir. Projeler; ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alındıktan sonra, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyelerce, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise, valiliklerce onaylanarak uygulanır.
(5) Yapı ruhsatı vermeye yetkili merciler; yangın söndürme, algılama ve tahliye projelerinin ve uygulamalarının bu Yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığını denetler.
(6) Sigorta şirketleri, yangına karşı sigorta ettirme talebi aldıkları binalarda, tesislerde ve işletmelerde, bu Yönetmelik hükümlerine uyulup uyulmadığını kontrol etmek mecburiyetindedir.
(7) Yangın güvenliği sistemlerinin teşvik edilmesi için, ilgili kanunlarda belirtilen vergi, resim ve harçlar hariç olmak üzere, kamu kuruluşlarınca proje onay ve denetim hizmetlerinden hiçbir şekilde vize, harç ve benzeri ad altında herhangi bir ücret talep ve tahsil edilemez.

ONUNCU KISIM
Mevcut Binalar Hakkında Uygulanacak Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Mevcut yapılara ilişkin uygulama

MADDE 138- (1) 4 üncü maddenin (ff) bendinde tarifi yapılan mevcut yapılar hakkında, bu Kısım hükümleri uygulanır.

(2) Mevcut yapılardan, 12/6/2002 tarihli ve 2002/4390 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğe uygun yangın tedbirleri alınmış olan yapılarda, bu Yönetmelik hükümlerine göre ilave tedbir alınmaması asıldır. Ancak, yapı sahibi isterse bu Yönetmelik hükümlerine göre ilave tedbirler alabilir.

(3) Mevcut yapılardan bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra kullanım amacı değiştirilen yapılardan 2 nci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde sayılanlar dışında kalan yapılar hakkında da bu Kısım hükümleri uygulanır.

Mevcut yapılar hakkında uygulanacak diğer hükümler

MADDE 139- (1) Bu Kısımda aksi belirtilmedikçe, bu Yönetmeliğin diğer kısımlarında belirtilen hususlar mevcut yapılar için de geçerlidir.

Mevcut yapılar hakkında uygulanmayacak hükümler

MADDE 140- (1) Bu Yönetmeliğin 21 inci, 22 nci, 24 üncü, 25 inci, 26 ncı, 27 nci, 28 inci, 29 uncu ve 63 üncü maddelerinin mevcut yapılar hakkında uygulanmaması esastır. Ancak, bu maddelerde öngörülen ve yangına karşı alınması mümkün olan uygulanabilir iyileştirici tedbirler; bina sahibi, yöneticisi ve kurum amirleri tarafından, mevcut yapılar hakkında da alınır.



ONBİRİNCİ KISIM
Son Hükümler
Yönetmeliğe aykırılık hâlleri
MADDE 168- (1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında, aykırı hareketin suç veya kabahat teşkil etmesine göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5236 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uyarınca işlem yapılır.
(2) İlgili mevzuatta öngörülen diğer yaptırımlar saklıdır.
Yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak hükümler
MADDE 169- (1) 12/6/2002 tarihli ve 2002/4390 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) Kapsama dahil kurum ve kuruluşlar (belediyeler dahil) bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bu Yönetmeliği uygularlar.
(3) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce yürürlüğe konulmuş bulunan imar, yapı, deprem ve afet ile ilgili yönetmeliklerin, bu Yönetmeliğe aykırı olan hükümleri uygulanmaz.
Mevcut binalar hakkında alınacak tedbirler ile ilgili yapım süresi
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin Onuncu Kısmında belirtilen mevcut binalar için yangına karşı alınması gereken tedbirler, bina sahibi ve yöneticisi ile kurum amirleri tarafından 1 yıl içinde yerine getirilir. Bu süre içerisinde, alınacak tedbirlerin gerekli kıldığı tesisatın yapımına başlanılmış ise, yapım süresine bağlı olarak ilgili idare tarafından 1 yılı aşmamak üzere yapım süresi tanınabilir.
Yönetmeliğe aykırı diğer mevzuat hükümlerinin uyumlaştırılması
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce yürürlüğe konulmuş bulunan imar, yapı, deprem ve afet ile ilgili yönetmeliklerin bu Yönetmeliğe aykırı olan hükümleri, ilgili idarelerce Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde bu Yönetmeliğe uygun hâle getirilir.
Yürürlük
MADDE 170– (1) İçişleri Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca müştereken hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

ÇALŞMALARINIZDA BAŞARILAR DİLERİM.






Devamını okuyun...>>