Aşağıdaki filmlerde sadece kanada da ihtiyaçlara cevap verebilmek için geliştirilen binlrce özellikte itfaiye arçları göreceksiniz.
Bizim ülkemizde neden yaratıcı gücümüz devrede değil ve neredeyse sadece yabancıların yaptığı itfaiye araçlarını alıp kullanmaya çalışıyoruz. çalışıyoruz diyorum gerçekten de tam anlamıyla bu araçlar işletilmiyor, efektif kullanamıyorlar.
hem verilen paraya yazık, hem de araçlara yazık oluyor.
Binlerce mühendisimiz iş bulmaya çalışmaktan yaratıcı güçlerini ortaya koyamıyorlar.
Akdeniz mimarisine sahip il ve ilçelerimizde dar sokaklar için geliştirilip kullanılan itfaiye aracı yapmak zor bir şey olmasa gerek.
Araçlar ithat ederek, yerli gücü (kalıteli iş yapanları) görmezden gelerek çok yakında birleşik arap emirliklerinde olduğu gibi itfaiyecilerimizi de ithal etme gayretine girme durumuna gelebiliriz.
Bu akıl bize sonumuzun bu olacağını gösteriyor.
Ülke olarak aklımızı başımıza almanın zamanı geldi ve geçiyor.
kazandığımızın fazlasını yabancı ülkelere borçlanarak kendi mühendisimizi, işçimizi itfaiyecimizi dışa bağımlı kılmaktan kurtulmalıyız.
İtfaiye araçlarını da:
Tasarlamalıyız, üretmeliyiz, geliştirmeliyiz, bize ait olmalı, yaratıcı olmalıyız



PEKİ, YA YARATICILIĞIN KOŞULLARI NELERDİR?

Yaratıcılığın koşulları: Çalışmak, deneyim, gözlem, önsezi, araştırma, sezgi, bilgi, entelektüel birikim, merak, özgür ve özerk davranış,hayal gücü,karar verme yetisi, algılama, anlama, başarma, kendini gerçekleştirme, paylaşım, eleştirel yaklaşım, değerlendirme, orijinallik, farklılık, farklı ilişkilendirme, fark ederek yaşamak, duygusallık, uzak görüşlülük, çok yönlü bakış, sınırları zorlama, espritüellik, sevme-tutku, kendine güven, beklentilerini gerçekleştirme, yetilerin ortaya konması, paylaşımcılık, yetkin insanlarla bir olmak-bilgi paylaşmak, enerjinin doğru kanalize edilmesi, yoğunlaşma, saptamalar yapma, problem yaratma ve çözme, analiz,sentez, not alma, görsel – yazısal – çizgisel sorumluluk, esneklik, çözüm çeşitliliği içinde yaşamak, temel sorunlarla ilgilenmek, ayrıntıcı olmak, enerjik olmak, öz kanıtlama içinde olmak, yüksek üretim gücüne sahip olmak, kuşkuculuk, çok yönlülük,estetiksel yargıya sahip olmak, coşkulu ve etkileyen olmak, okumak, duyarlılık, seçicilik,problem üretme,fikirler üretme, sorguculuk, yeni alanlar yaratma, çok fikir üretme…….. 06.12.2005 Tülay ÇELLEK.

ŞİMDİ NEDEN YARATI OLMADIĞIMIZ ORTAYA ÇIKIYOR.EĞİTİM SİSTEMİMİZDEN BÖYLE BİRİLERİNİN ÇIKMASI NE KADAR MÜMKÜN OLABİLİR….







“İnsanlık tarihine şöyle bir göz attığımızda insanlığın yaratıcılığı sayesinde bu günlere geldiğini ve yaşam kalitesini sürekli artırdığını rahatlıkla gözlemleyebiliriz. İlkel toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş insanın değişime uyum, sorun çözme ve yaratıcılık kapasitesinin sürekli iyileşme doğrultusundaki boyutlarını bize somut bir biçimde anlatmaktadır. Milyonlarca yıllık insanlık tarihinde sürekli değişimin varlığı yadsınamaz. Bu değişimin etkisiyle gelecekteki ekonomik faaliyet olarak bilginin yerini ‘yaratıcılık’ alacaktır (Nomura Enstitüsü). Yani daha yaratıcı olan bireyler, kuruluşlar, devletler ve uluslar diğer uluslara göre her açıdan bir adım önde olacaklardır.

Gelmekte olan yaratıcılık çağında ülkemizi bir adım öteye götürebilmek, ancak bu durumu net bir biçimde anlayıp kavrayarak gerekli önlemleri alıp yaratıcılığı bir yaşam biçimi haline getirmemiz ile mümkün olacaktır. Diğer bir deyişle gelecekte ulus olarak daha iyi bir konumda olabilmek için yaratıcılığı yönetmemiz gerekmektedir. Yaratıcılığı yönetmek için de Toplam Kalite Yönetimi bize sağlam temelli, sistematik, uygun hallerde önleyici ve gözden geçirme ile sürekli iyileşen ve her şeyi kapsayan bir altyapı sunmaktadır.

Hiçbir insan, hiçbir şirket ya da hiçbir ulus durduk yere kendiliğinden yaratıcı hale gelmemiştir. İnsanoğlunun yaratıcılığının temelinde her şeyi bilme ve öğrenme tutkusu ile körüklenen merak duygusu yatmaktadır. Böylece insan başlangıçta nedenlerini bilmeden deneme yanılma yoluyla doğanın bahşettiği imkanları kullanırken sonraları buralardan elde ettiği bilgileri üst üste koyup biriktirerek yavaş yavaş bilgiyi teknolojiye dönüştürmeye başlamıştır. İnsanlık tarihindeki herhangi bir anda, herhangi bir ulus tarafından geliştirilen bir bilgi ya da teknoloji, zamanla tüm insanlığın ortak malı haline gelmeye başlamıştır. Bugün insanlığın bilgisini teknolojiye dönüştürerek yarattığı ortak malı olan herhangi bir aracı elimize alıp kullandığımızda, bu aracın insanoğlunun belki de milyonlarca yıllık birikimi sonucu üretildiği gerçeğini çoğu zaman göz ardı ederiz. Bu aracın yaratılmasının arka planında yer alan bilimi ve teknolojiyi, görmezden geliriz.

O halde bilim, teknoloji, yaratıcılık ve yenilikçilik (innovation) bize ne anlam ifade etmektedir ona bir bakalım.

Bilim, sistemleştirilmiş bilgiler bütünüdür. Diğer bir deyişle, "Bilim; doğada meydana gelen olayların nedenlerini, birbiriyle olan bağlantılarını bulur, onları genelleştirir ve bu kuramsal bilgi yardımıyla sonradan meydana gelecek olayların nasıl ve ne zaman meydana geleceğini saptar."



Teknoloji bilimin üretime yansımasıdır ve üretim sürecinde etkili olan tüm faktörleri kapsar. Öte yandan teknoloji; endüstriyel süreçlerin sistematik bilgisi ve bu bilginin uygulanmasıdır. Kısaca teknoloji bilginin eyleme geçirilmiş halidir.
Yaratıcılık nedir?

Keşfin anasının gereksinim olduğu doğrudur; ancak bu doğruya eklenmesi gereken; babasının yaratıcılık, karısının ise bilgi olduğudur.

Jonathan Schattke



Herkesin üzerinde anlaştığı bir yaratıcılık tanımı bulabilmek çoğu zaman mümkün gözükmemektedir. Ancak bilim ve teknolojinin temelinde yaratıcılığın yattığı noktasında uzlaşmak olasıdır. Yani yaratıcılık olmadan bilim ve teknolojinin gelişmesi düşünülemez.

Yaratıcılığa ilişkin internet üzerinde veya herhangi bir sözlüğe baktığımızda karşımıza çok sayıda yaratıcılık tanımı çıkmaktadır.

Bu tanımlardan birkaçını burada verirsek;

Yaratıcılık, "yeni, uygun, faydalı, doğru ve değerli fikirleri belirli bir sonuca ulaştıran belirli işlemler yapılmadan, keşfe dayanan davranışlar yoluyla yaratılmasıyla sonuçlanan zihinsel süreçtir." Görüldüğü gibi, yaratıcı bir eylem sonucunda ortaya bir yenileme çıkışı söz konusu olmaktadır. Çarpıcı bir örnek olarak Guttenberg’in şarap presini alıp buna baskı harflerini ekleyerek matbaayı dönüştürmesini verebiliriz.



• Yaratıcılık birbiriyle ilişkisi olan şeylerle oynamaktır.

• Yaratıcılık, daha önceden herhangi bir konu veya olgu hakkında birleştirilemeyen unsurlar arasında ilişki kurulmasıdır.

• Yaratıcılık, roman yazabilme yeteneğidir.

• Yaratıcılık, günlük sorunlara çözümler üretmedir.

• Yaratıcı olmak, herkesin gördüğünü görmek, ancak herkesin düşündüğünden farklı düşünmektir.

• Yaratıcılık, zihnin bilinç alanındaki imgeleri, orijinal veya herhangi bir olgusal alanda işlevlere yol açacak bir biçimde yeniden düzenleme yeteneğidir.

Sonuç olarak yaratıcılık dediğimizde, doğrudan insana yönelmekteyiz. Yaratıcılık kişisel bir olgudur ve kişisel, sosyal,

YARATICILIĞI NASIL ARTIRABİLİRİZ?

“Öğretmenler sadece kapıyı açarlar, içeriye kendiniz girmelisiniz.”

Çin Atasözü

Başarı için Toplam Kalite uygulamalarının tamamının yaratıcılığı destekleyecek doğrultuda yönlendirilmesi gerekmektedir. Kuruluşta yaratıcılığın keyifli bir etkinlik olduğu kabul edilmelidir. Eğer insanlar yaratıcılıklarından keyif alırlarsa daha etkili ve verimli çalışırlar.

Yaratıcılığın artırılabilmesi için doğal yaratıcılık serbest bırakılmalıdır. Çünkü herkes kendi çapında yaratıcıdır! Yaratıcılık ile ilgili yapılanlar tüm kuruluş çapında paylaşılmalıdır.

Yaratıcılığı geliştirmek için beyin fırtınası teknikleri kullanılmalıdır. Yaratıcılığı geliştirecek ve motive edecek önlemler alınmalıdır. İnternet gibi yeni ve çağdaş araçları yaratıcılık doğrultusunda kullanılmalıdır.

Çalışanlar yakından tanınmalı ve onların yaratıcılık potansiyelleri belirlenmelidir. Bu yaklaşımların tamamı Toplam Kalite’yi destekler nitelikte olmalıdır.




Sonuç

Gelmekte olan yaratıcılık çağına ülkemizi mutlaka hazırlıklı tutmalıyız. Ülkemiz yaratıcılık için batıdaki rönesans dönemine benzer bir aydınlanmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle gelecekte çağdaş uluslar arasında yer almamız için toplumun gelişiminin insanın gelişimi olduğu bilinciyle yaratıcılığı ve sorun çözme kapasitesini artırmaya yönelik daha yaygın, daha uzun süreli ve insan kapasitesini geliştirici temel ve yaşam boyu eğitimlere yönelmemiz gerekmektedir. Bu eğitimleri saptamak ve hayata geçirmek için Toplam Kalite ilkelerinden yararlanabiliriz. İnsanı insan yapan özellikler; zekası, düşünmesi, konuşup, yazıp, iletişim kurması; sorması, araştırmaya, geliştirmeye ve anlamaya yönelik olması; iyiyi, doğruyu ve güzeli araması; kendinden önce üretilenlere yeni bilgiler eklemesi gibi özellikleridir. İnsanımızı bu özelliklerden mahrum kılmayacak bir yaklaşımı hemen yaşama geçirmeliyiz.
Bilgi aktarmaya, pasif bir eğitime, tekrara ve taklide dayalı mevcut eğitim uygulamasını terk ederek hemen hemen her düzeydeki eğitim kurumlarımızın sistematik bir şekilde yaratıcılığı, bilimsel düşünmeyi, problem çözmeyi ve eleştirmeyi içeren davranışların gelişmesine destek sağlayacak hale dönüştürmeliyiz. İnsanlık tarihinde her bin yıllık dönem, çok köklü değişikliklerin başlangıç noktası olmuştur. Bu dönüşüm noktası, ülkemiz için de bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Ülkemizde bu değişimi, bu dönüşüm noktasını kavramak ve bundan yararlanarak en önemli unsurumuz olan insanımızı dünya ölçeğinde rekabet edebilir, söz söyleyebilir, bilim ve bunun yansıması olan teknoloji, sanat, felsefe üretebilir kısaca insan olmanın onuru olan yaşamak için üretimi gerçekleştirebilir hale getirmeliyiz. Aklın bilgi ile bütünleşerek ülkenin kalkınmasının temel harcı olması, bu yaklaşımın demokrasiye katkıda bulunarak, bir hoşgörü ortamında üretimin, verimliliği artırması, kaliteyi iyileştirmesi ancak böyle yaklaşımların hayat bulması ile mümkün olacaktır. “


Alıntıdır:
M. Cemal Yıldırım, Erdemir’de Teknolojik Yönetim Sistemleri Baş Mühendisi olarak çalışmaktadır. Bu makale 1999 yılı
TÜSİAD-KalDer Makale Yarışması’nda birinci olmuştur.

0 yorum: