YANGIN GÜVENLİĞİ

YANGIN GÜVENLİĞİ
1.1 ( PİROLOJİ ) Yangın Bilimi

1. 1. 1 Yanma Süreci
Bir maddenin yanıcılık derecesinin çözümü o maddenin kimyasında gizlidir. Hidrojen, benzin, ahşap yanıcı maddelere; azot, su, kireçtaşı yanmaz maddelere örnektir. Bununla birlikte yanıcı ya da yanmaz olarak kolayca sınıflandırılamayan birçok madde bulunmaktadır. Bir yangının başlaması için yanıcı madde ile birlikte oksijenin (hava) ve tutuşmayı sağlayacak bir enerji kaynağının varlığı gerekir. Bu 3 bileşen (yanıcı-oksijen-ısı) yangın üçgeni olarak anılır. Ancak kendiliğinden tutuşan bazı maddeler de bulunmaktadır. Yanma genelde herhangi bir madde ile oksijen arasında bir ekzotermik kimyasal reaksiyonu (enerjinin sistemden ısı formunda açığa çıktığı) belirtir. Bu reaksiyon yavaş ya da hızlı olabilir. Yavaş reaksiyon (oksitlenme) tamamlanıncaya kadar haftalar ya da aylar geçebilir. Bu tür reaksiyonlarda ısı üretimi çok yavaş olduğundan insanlar tarafından hissedilmez. Metalde paslanma, kağıtta sararma bu sürece örnek gösterilebilir. Yanma reaksiyonu ise çok hızlı gelişir ve ısı üretimi dağılımdan daha hızlı gerçekleştiğinden büyük sıcaklık artışları olur. Sıcaklığın çok yükselmesi halinde çoğunlukla reaksiyon bölgesinden ışık yayıldığı görülür. Havasız ortamlarda alevli yanan bazı kimyasal bileşikler varsa da yangın güvenliğinin ilgi alanı, değişik maddelerle havadaki oksijen arasında gelişen yanma reaksiyonlarıdır.
Alev, gaz durumunda bir oksitlenme reaksiyonudur (yanan mumun sarı alevi). Mum ya da kibrit yakıldığında alevin ısısının bir bölümü katı nesneye transfer edilir ve onun buharlaşmasına neden olur. Yanma alevsiz de oluşabilir (için için yanma, korlaşma). Sigara bu tür yanmaya bir örnektir. Mobilya döşemesinde kullanılan pamuk, poliüretan köpük dolgu da için için yanar. Hızar talaşı ya da kömür yığınları haftalarca bazen aylarca için için yanabilir. Genelde gözenekli malzemeler bu şekilde yanar ve sonucta kömürleşir. Havadaki oksijen malzemenin gözeneklerine girmiş olduğundan iç kısımda dıştan görünmese de bir korlaşmış reaksiyon bölgesi vardır. Gözenekli malzemeler, ısı iletkenlikleri zayıf olduğundan iyi ısı yalıtkanıdırlar. Bu nedenle yanma yavaş gelişse bile reaksiyonu beslemek için gerekli yüksek sıcaklığı sağlayacak yeterli miktarda ısı, reaksiyon bölgesinin içinde saklı tutulmaktadır. Bu süre içinde reaksiyon bölgesi, tutuşmanın oluştuğu noktadan öteye yalnızca 5 ya da 10 cm kadar yayılır ve sonra mobilya bir anda alevler içinde kalır.
Yanmanın yayılımı yanıcının gaz, sıvı ya da katı halde oluşuna bağlıdır. Yanıcının gaz olması durumunda yayılım, gaz hava karışımına ve aynı zamanda gazın hareketliliğine, çalkantısına bağlıdır. Yanmanın sıvı içinde yayılımı ise sıvının bir birikinti, akıcı, sprey, ince bir film katmanı ya da köpük halde oluşuyla ilgilidir. Bir katı nesne toz, ince bir katman (kağıt v.b.) ya da çok kalın kesitli olabilir. Yanma, ince katmanlar üzerinde çok hızlı yayılır. Düşey yüzeyler üzerinde yukarıya doğru yayılım, aşağıya ya da yanlara doğru yayılımdan çok daha hızlıdır. Yanmanın yatay bir yüzey üzerinde yayılımı, hava akımlarının yanma bölgesine doğru ya da ters yönde oluşuna bağlıdır.
1.1.2 Yangının Gelişimi
lsı transferinin üç temel mekanizması iletim (conduction), taşınım (convection) ve ışınımdır (radiation). İletim, ısının katılar içinde transferidir ancak sıvılar ve gazlar içinde de olur. Taşınım ise ortamın da harekete katıldığı bir ısı transfer şekli olduğundan sıvılara ve gazlara özeldir. lşınım, ısı kaynağı ile etkisi altındaki nesneler arasında aracı ortam gerektirmeden gerçekleşen bir ısı transfer şeklidir. Kapalı mekanlardaki yangınların davranışları açık mekanlardakilere göre farklıdır. Yangının üzerinde bir tavan bulunmasının, ısı ışınımının yanıcıların yüzeyine geri dönüşümü arttırıcı ani bir etkisi vardır. Duvarların varlığı da (yeterli havalandırma olması koşuluyla) bu etkiyi artırır. Bir kapalı mekan yangını, yeterli miktarda yanıcı ve havalandırma olması durumunda, tutuşma sonrası bir dizi evreler geçirir. Bunlar büyüme, durağanlık ve soğuma evreleridir. Bir yangında tutuşmadan itibaren erişilen sıcaklık derecelerinin zamana bağlı olarak anlatımı yangın gelişim eğrisini verir. Yangında değişen durumları yansıtan bu eğriler, değişimlerin sonuçlarını araştıran yangınbilimciler için son derecede yararlıdır. Gelişim süreci tutuşma anından başlayarak kapalı mekan içinde bulunan tüm yanıcıların alev almasına dek sürer.
Tutuşma sonrası yanıcının yaydığı buharlar onları yayan yüzeyin yakınında yanarlar. Havalandırma normalde buna oksijen sağlamak için yeterli olacak düzeyden daha fazladır ve yanma hızı yanıcının yüzey alanıyla denetlenir. Gelişme evresinin süresi birçok etmene bağlıdır fakat alevlerin tavana erişmesiyle bir kritik ana erişilir. Alevler tavana çarpıp saçılınca yüzey alanı çok artar. Sonuçta yanıcıların yüzeylerine gerisin geri transfer olan ısı miktarı da dramatik bir şekilde artmış olur. Sıradan mobilyalarla döşeli konut ölçeğinde bir odanın tavanındaki sıcaklık yaklaşık 550 C ye erişebilmektedir. Öteki yanıcılar artık hızla kendi yangın noktalarına (fire point) erişirler ve 3-4 saniye içerisinde tutuşurlar. Bu ani geçişim, genel kavuşum (flashover) olarak tanımlanır ve yangının durağanlık evresinin başladığını gösterir.
Yangının gelişim evresinde havalandırma yetersiz ise oksijen kıtlığı nedeniyle genel kavuşum gerçekleşmeyebilir. Yangın tümüyle sönebilir ya da için için sürebilir. Böyle süren bir yangın, mekanın alevlenici buharlarla dolmasına yol açacağından son derecede tehlikelidir. Buharlar sonradan oksijenle karışınca (örneğin bir kapının açılmasıyla) bir alev püskürmesi şeklinde tutuşur. Geri tepme (Backdraft) olarak bilinen bu durum, mekanlara girmeye çalışan itfaiyeciler için çok tehlikeli olmaktadır. Bu nedenle itfaiyeciler, kapalı ya da yarı kapalı mekanlara girme girişiminden önce bu yerlerde yüksek düzeyde ve denetimli bir havalandırma sağlandığından emin olmalıdırlar. Bir kapalı mekan yangınında durağanlık evresi süresince alevli yanma artık yer yer değil mekanın tümünü kaplar. Uçucular (volatiles), içeri giren havayla karışır. Yanma hızı, havalandırma düzeyi ve mevcut yanıcı miktarı ile belirlenir. Bu evre, yangında en yüksek sıcaklığa erişilmesi nedeniyle, bizler için çok büyük önem taşır. Zira yapı elemanlarında yangın direniminin (fire resistance), hem erişilecek yüksek sıcaklıklar olarak, hem de hasar olasılığı açısından geçecek süre olarak gözönünde bulundurulması zorunludur. Son evre olan soğuma evresinde tüm yanıcıların tükenip kül olmasıyla yangın sönmüş olur.



Yanma ancak oksijenin varlığıyla gerçekleştiğinden söndürücülerin çoğu, yangında, oksijen miktarını kısıtlayarak etkili olurlar (karbon dioksit, köpük, kum v.b.). Isı olmaksızın reaksiyon başlayamaz ve nesneler aniden soğutulursa reaksiyon sona erer. Örneğin, en bilinen söndürücü olan su, reaksiyona katılan nesneleri soğutarak etkisini gösterir. Yangın, kimyasal reaksiyonun kesintiye uğratılması yoluyla da söndürülebilir. Kuru toz, halonlar ve halon alternatifi gazlar reaksiyonu duruncaya dek yavaşlatırlar.
Kullanılan yapılarda yangın yayılımıyla ilgili istatistiklere bakıldığında bazı yangınların tutuşan ilk nesne ile sınırlı kaldığı ve birçoğunun ise yangın oluşan mekanın dışına yayılmadığı görülür. Konutlar ve diğer yapılar ayrı ayrı ele alındığında konut yangınlarında tutuşan ilk nesneden öteye yayılım sayıca daha azdır. Bu sayılar yangındaki hasarın yaygınlığına göre saptanır. Yanmanın başlıca ürünleri ısı, ışık ve dumandır. Işığın tehlike oluşturma olasılığı yoktur ancak ısı ve duman özellikle tehlikeli olup bunlara karşı önlemler geliştirilmelidir.



1.1.3 Isı
Bir yangında üretilen ısı miktarı çoğu kez yangın şiddetinin bir ölçüsü sayılır. Isı üretim düzeyini belirleyen etmenlerin anlaşılması bir yapıyı hasara uğratacak (hem yangın oluşan yapıda hem de çevresindeki alanlarda) yangın potansiyelinin tahminine olanak sağlar. Bir kapalı mekan yangınında yanma hızının, mevcut yanıcı miktarı ve havalandırma düzeyine bağlı olduğu bilinmektedir. Bu nedenle üretilecek ısıyı da bu iki ana etmen belirler. Bir yapı içerisinde bulunan potansiyel yanıcı miktarı, yanıcı yük olarak tanımlanır. Bu tanım hem yapıma giren ürünleri hem de yapının içerisinde yer alan sabit ya da hareketli donanımları içerir. Yanıcı yükün tahmin edilmesi, olası ısı üretimi ve yangının şiddeti için yol gösterici olabilir. Yanıcı yükün kesin biçimde saptanması, olaya karışma olasılığı bulunan ürünlerin çokluğu nedeniyle zordur. Bizler açısından yanıcı yükün, yapıma giren ürünlere ve yapının içerisinde yer alan nesnelere bağlı olarak değiştiğinin bilinmesi yeterlidir. Örneğin bir büyük antreponun yanıcı yükü, aynı büyüklükteki bir spor merkezinin yanıcı yükünden çok daha büyüktür. Aynı ürünlerin duman üretim potansiyeli söz konusu olduğunda duman yükü terimi kullanılır. Isı çıktısını yalnızca yanıcının doğası ve miktarı etkilemez. Yanıcıların yerleşme düzeni de önemlidir. Temel olarak, etkilenen yüzey alanı büyüdükçe yangının gelişim hızı da artar. Yanıcıların duvarlara ya da tavana yakın oluşu, yüzeyler boyunca yayılımı belirlemede bir başka etmendir. Düzenlemede yanıcılar yoğunlaştıkça yangının tümüyle ısı üretir hale gelişi zaman alır ve yangın daha uzun sürer.
Yangının başladığı mekandaki havalandırma düzeyi, yangının şiddetini ve ısı çıktısını belirlediğinden havanın kesilmesinden doğacak olan ısı kaybı da büyük önem taşır. Havalandırma miktarı, pencere biçimi ve boyutlarıyla denetlenir. Pencereler küçük olduğu zaman sağlanabilecek oksijen miktarı yoluyla yangının büyüklüğü sınırlandırılabilir (hava denetimli yangın). Pencereler yangına gerektiğinden daha çok oksijen sağlıyorsa bu durumda yanma hızı mevcut yanıcılar tarafından denetlenecektir. Oksijen miktarını, yanma sürecinde kullanılacak olanın üzerinde artırmak yalnızca yangını soğutmaya yarar, zira bu fazlalık yükselen duman sütununa katılır. Pencerenin alanı ile birlikte biçimi de yangının şiddetini etkiler. Deneysel çalışmalar, alanları aynı olan iki pencereden dar ve yüksek olanın, kare olana göre daha yüksek bir yanma hızına olanak sağladığını göstermiştir.
Yangının şiddetini ve ısı çıktısını etkileyen son etmen mekanın boyutlarıdır. Geniş alanların daha büyük yanıcı yük içermesi olasılığı var ise de yangının duvarlara ve tavana uzak oluşu başlangıç evrelerinde yangını yavaşlatır. Genel bir antatımla, alan büyüdükçe yangının gelişim süresi uzar ancak gelişme gerçekleşince yangın daha da şiddetlenir. lsı, bir yapının tümüyle göçmesine neden olabilir.
1.1.4 Duman
Yapılarda duman etkisiyle büyük hasar oluşabilir fakat bu durum ender olarak bir göçme nedenidir. Bir yangında kurbanların çok küçük bir yüzdesi yaşamlarını ısı nedeniyle oluşan göçükler sonucunda dolaysız bir biçimde yitirirler. Bu durum özellikle itfaiyeciler ve kurtarma ekipleri için büyük tehlikedir. Buna karşılık ölümler çoğunlukla duman nedeniyle (zehirli gaz soluma ya da karbon monoksit
zehirlenmesi) olmaktadır. Araştırmalar, ölümlerin sayıca yarıdan çoğunun doğrudan karbon monoksit zehirlenmesinden kaynaklandığını göstermiştir. Yanarak ölenlerin sayısı çok az olmakla birlikte kurbanların üçte ikisinde ölümcül yanıklar görülür ve bunların hemen hepsi ölüm sonrasında oluşan yanıklardır. Zehirli gaz ya da duman soluma nedeni ölümlerden sonra sıklıkla görülen yanmış ya da kömürleşmiş vücutlar değişik yangın ürünlerinin göreceli tehlikeleri konusunda yanlış izlenimler verebilir.



Duman, katı ya da gaz haldeki yanma ürünleri için kullanılan genel bir terimdir ve yanmamış parçacıklarla, yanıcıdan kimyasal değişim yoluyla çıkan birtakım gazları birlikte içerir. Yanıcının ısınması ve uçucuların yayımı, bir sıcak gaz sütununun yükselmesine neden olur. Bu sırada sütuna taban düzeyinde hava katılır. Bu havanın bir miktarı, yanmayı desteklemek için gerekli oksijeni sağlar, fazlası ise yükselen sütuna karışarak dumanın ayrılmaz bir bileşeni haline gelir. Olayın karmaşıklığına karşın duman, bizler tarafindan tek bir sorun biçiminde ele alınabilir. Zira yapının tasarımı herbir bileşene karşı değil, karışıma karşı geliştirilecektir. Bizler, dumanı tümüyle bir tehlike kabul etmeli, üretimini ve hareketini sınırlamaya çalışmalıyız.



Duman bileşenlerinden kesinlikle en çok olanı katılan havadır. Bu nedenle duman üretim miktarını tahmine çalışırken katılan hava miktarını değerlendirmek yeterli olacaktır. Bu ise açık bir şekilde yangının. boyutlarına (özellikle çevresel büyüklüğüne ve duman sütununun yüksekliğine ve şiddetine (özellikle ısı çıktısına) bağlıdır. Yapıların çoğunda duman üretim miktarını, değişkenlerin çokluğu nedeniyle, kesin biçimde hesaplama olanağı yoktur. Bizlerin, yangın genişledikçe (çevresel uzunluğu arttıkça) duman üretiminin de artacağını bilmemiz yeterlidir. Sprinkler sistemi normalde bir yangını 9 m2’ lik bir alanda (12 m’lik. çevre uzunluğu) sınırlamak üzere tasarlanır ve bu nedenle sprinkler sistemi kurulmuş yapılarda yangın sonucu üretilecek duman miktarının hesaplanmasında bunun beklenen en büyük yangın alanını gösterdiği varsayılır.
Duman görünüş olarak içerdiği bileşenleri yansıtır ve çok açık renkten koyu isli siyah renge doğru değişim gösterir. Dumanın yoğunluğu, hava içinde taşınan yanmamış parçacıkların miktarına bağlıdır. Duman yoğunlaştıkça görüş uzaklığı azalacağından daha çok tehlike yaratır. Görüş uzaklığı hem dumanın yoğunluğuna hem de bireylerin psikolojik durumlarına bağlıdır. Duman çok seyrelmiş haldeyken bu yalnızca rahatsızlık nedenidir ancak görüş ciddi biçimde azaldığından ve kaçışları engelleyeceğinden son derece tehlikelidir. Kaçış yollarını açık tutmak amacıyla dumanı yeterince seyreltmek hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle ilk önlem olarak mekana duman girişini önlemek gereklidir.
Bizler her tür dumanı, zehirleyiciliği ve yanıcıların doğasına bağlı olarak değişmesine karşın bir potansiyel öldürücü olarak görmeliyiz. Tüm karbon esaslı ürünler karbon dioksit ve karbon monoksit çıkarırlar. Öteki yanıcılardan daha çok zehirleyici gaz çıksa bile hidrojen klorid, hidrojen siyanid ve azot oksitleri yangınlarda hep bilinen gazlardır. Bu gazların birarada bulunuşu, tek tek oluşlarına göre çok daha fazla zehirleyicidir. Bizlerin belirli ürünlerden doğacak tehlikeler konusunda bilgilenmesi çok önemlidir. Özellikle poliüretan köpük çok miktarda hidrojen siyanid üretir. Bu gaz çok az miktarlarda olsa bile öldürücüdür.
1.2 Yangın Güvenliği Tasarımı



Bizlerin uygun düzeyde yangın güvenliğine sahip yapılar tasarlamadaki hedefleri, ısı ve dumandan kaynaklanan tehlikeleri en aza indirgeyerek can güvenliğini ve malvarlığını korumaktır. Bu hedeflere erişmek için alınan kesin önlemler ise yangın güvenliği bileşenlerini (yangın kapiları, sprinkler sistemi, kaçış merdivenleri v.b.) oluşturur. Bileşenlerin, bizlerce uyulması gerekli daha genel hedefler ve taktiklerle karıştırılmaması esastır. Örneğin kompartmanlama, ( Bölmelendirme ) tasarımcı için değerli bir araçtır fakat yeterince anlaşılmadan kullanılırsa yangını sınırlamada ya da belirlenen hedeflere ulaşmada etkisiz kalabilir.
1.2.1 Yangın Güvenliği Hedefleri
Yangın güvenliği hedefleri, can güvenliği ve malvarlığı korunumunu kapsar. Bizlerin yangın güvenliği sağlamadaki hedefi, yapı içerisinde ve çevre alanlarda olası yaralanmalar ve can kayıplarıyla, yapının ve içindeki nesnelerin uğrayabileceği hasar ve ziyanı minimum sınırlar içine çekmektir. Yapının, yangın sonrasında işlevini olabildiğince sürdürmesini ve onarılabilmesini sağlamaya çalışmalıyız. Yapı, yangın savaşım etkinlikleri süresince güvenlikli kalmalıdır. Ayrıca çevredeki yapılara gelebilecek tehlikeler kadar çevre kirliliği olasılığının da göz önünde bulundurulması zorunludur.
Yanmanın iki temel ürünü belirtilen iki hedefle doğrudan ilişkilidir, kaba bir anlatımla; can güvenliği bireylerin dumandan korunması, malvarlığı korunumu ise ısının yapıdan uzak tutulması şeklinde basitçe ifade edilebilir. Bu basite indirgenmiş tanım bizlere gerçekleştirmemiz gereken hedefleri ve kaçınmamız gereken tehlikelerin çok kısa bir özetini verir.
1.2.2 Yangın Güvenliği Taktikleri
Yangın güvenliği hedeflerini (can güvenliği, malvarlığı korunumu) gerçekleştirmede bizler için geçerli
olan beş taktik vardır.
1. Önleme: Tutuşmaları ve yanıcı kaynakları denetim altında tutarak yangın çıkmasını önlemek
2. Haberleşme: Tutuşma oluşması durumunda kullanıcıların uyarılmasını ve aktif yangın korunum sisteminin devreye girmesini sağlamak.
3. Kaçış: Yapı içinde ve çevre alanlarda bulunanların ısı ve dumana yenik düşmeden güvenli yerlere gidebilmelerini sağlamak.
4. Sınırlama: Can kaybı ve yapısal hasar olasılığını en aza indirgemek için yangının olabildiğince küçük bir alanda tutulmasını sağlamak.
5. Söndürme: Yangının ivedilikle söndürülmesini ve böylece sonuçtaki malvarlığı kayıplarının en az düzeyde tutulmasını sağlamak.
Mantıksal bir sıra içinde düşünüldüğünde en önemlisinin ‘önleme’ olacağı açıktır ve eğer yalnızca bu taktik başansız olursa öteki taktiklere başvurulur. Yangın önleme başarılıysa öteki taktiklere başvurmaya gerek yoktur ancak yangın önlemenin yapının ömrü süresince belli bir evrede başansızlığa uğraması kaçınılmaz olduğundan öteki taktikler için de hazırlıklı olunmalıdır.
Haberleşme tümüyle başarılı olsa bile tek başına can kurtaramaz ya da malvarlığını koruyamaz. Fakat yangın güvenliğinin sağlamasında oynadığı anahtar rol, onun beş ana taktikten biri olarak düşünülmesini gerektirir. Haberleşme başarılı olursa kaçış ve söndürme girişiminde bulunulabilir. Başansız olması durumunda gerekli olacak taktik ise yalnızca ‘sınırlama’dır.
Söz konusu beş taktik, Bizlerin içinde çalışacağı temel çerçeveyi belirler. Bunlara yeterince önem vererek tasarlanan bir yapı, yeterli yangın güvenliğine sahip olacaktır. Bu temel yangın güvenliği taktikleriyle bizlerin uymak zorunda olduğu yasalar ve ekleri arasındaki ilinti de ayrı ve ilginç bir konudur.
1.2.3 Yangın Güvenliği Bileşenleri
Yangın güvenliği bileşenleri, tasarımcının yangın güvenliğinde başarıya ulaşması için kullanabileceği silahlardır. Bunlar yapının kendisi, mobilyalar, sabit donanımlar ve kullanıcılardır. Bileşenler sayıca sınırsızdır ve bunların yalnızca ne şekilde gruplandıkları önemli olup duvar kaplamalarından kullanıcıların yönetilmesine kadar herşeyi kapsayabilir.
Her bileşen, bir diğerine veya beş taktiğin tümüne de katkıda bulunabilir. Karşılıklı etkileşimlerdeki bu karmaşıklık, yangın güvenliği taktiklerine akılcı bir yaklaşım gerektirir. Fedefler, taktikler ve bileşenler arasında da etkileşimler olabilir. Bu nedenle yangın tehlikesini indirgemede alnacak önlemler bütünden izole edilmiş olarak görülmemeli ve herbir önlemin bütüne olan etkileri düşünülmelidir.
Örneğin malvarlığı korunum düzeyini yükseltmek amacıyla uygulanan sprinkler sistemi, yangının belirli sınırlar ötesine yayılımını önleyebilir. Yangının boyutuna ve bunu izleyen gelişim hızına getirilen bu kısıtlama, yapısal hasarı en aza indirmeli, duman üretimini sınırlamalı ve aynı zamanda yangını başladığı alanda tutarak kaçış için gerekli süreyi de uzatmalıdır. Ancak bu durum belki dumanın sıcaklığını düşürebilir ve böylece yer yer duman kümelenmesi olasılığını da artırır. Bu ise kompartman basınçlarını düşürebilir ve sonuçta merdiven yuvalarında duman birikme riskini artırabilir. Duman denetimindeki bu sorunlar sonuçta can kaybı riskinde artışa neden olabilir. Bunların yanında sprinkler sisteminin işlevini yeterli biçimde yerine getirememesi tehlikesi de vardır. Bu da, hem can güvenliğine hem de malvarlığına yönelik riskleri arttırabilir.
2. ÖNLEME

Yangın güvenliğinin sağlanmasında bizler için en basit ve en etkili taktik, yangın çıkışlarının önlenmesidir. Bu taktiğin başarılı olması halinde öteki taktiklere başvurmaya gerek kalmaz. Yangınların önlenmesinde iki yol vardır ve bunlar yangın üçgeni ile ilişkilidir. Üçgenin üç elemanı ısı kaynağı, yanıcı ve oksijendir. İçinde yaşadığımız yapılarda oksijenin sürekli varolduğu düşünüldüğünde yangını önlemenin, üçgenin öteki iki elemanı üzerinde yoğunlaşması kaçınılmazdır. Bir başka deyişle, tutuşmanın önlenmesi ve yanıcı miktarının sınırlandınlması, yangın önlemede uygulanan ikiz yöntemlerdir.
2.1 Tutuşmanın Önlenmesi
Tutuşma riskinin indirgenmesinde bizlerin yerine getirmesi gereken iki husus vardır. Bunlardan birincisi önceden kestirilebilen tutuşturucu kaynakları tasarımın dışında tutmak, diğeri ise tutuşma riskini ortadan kaldırabilecek nitelikte bir yapı yönetimi olanağı sağlamaktır. Tasarımcı için ilk gereksinim, belirli yapı tiplerinde çoğunlukla görülebilen tutuşma risklerinin, bir başka deyişle mücadele edilecek düşmanın bilinmesidir. Tutuşma oluşumunda etken dört ana grup vardır:
1. Doğal olaylar (Yıldırım v.b.)
2. Dikkatsizlik (tütün ürünleri, kibrit, pişirme eylemi v.b.)
3. Teknolojik kusurlar (elektrik tesisati ve aygıtlardaki kusurlar v.b.)
4. Kasıtlı yangın çıkarma (intihar, intikam, zevk, tahrip v.b.)
Bu dört grup birbirinden kesin çizgilerle ayrılamaz. Örneğin teknolojik kusurlar bir ölçüde dikkatsizliğin
sonuclarıdır. Teknoloji, onu hatalı kullananların neden olduğu sorunlar nedeniyle tek başına sorumlu tutulamaz. Bu bağlamda yangınları tutuşma kaynaklarına göre belirten istatistiklerin yararı büyüktür. Yangınların istatistiklerde yalnız sayılarının değil şiddetlerinin de belirtilmesi gereği unutulmamalıdır. Böylece hangi tür yangıların daha tehlikeli sonuçlar doğurduğu değerlendirilebilir.
2.1.1 Doğal Olaylar
Doğal tutuşma kaynaklarından en ciddi olanı yıldırımdır. Deprem de, gaz ve elektrik güç kaynaklarında yaptığı yıkımlar nedeniyle önemli bir yangın riskidir. Orman yangınları ise geniş ağaçlık alanlarla çevrili ya da bu alanlara komşu yapılarda ek bir doğal tehlike oluşturur. Az görülmekle birlikte volkanik olaylar da yapıları tehdit eder.
Yıldırım çakımı, ortalama olarak saniyenin binde biri kadar bir sürede gerçekleşir ve birkaç saniye içinde aynı yolu izleyerek iki ya da üç kez bile yinelenebilir. Bu sırada büyük miktarda elektrik enerjisi zemine dağılır (10,000 100,000 Amper akım ve milyonlarca Volt gerilim). Yıldırım yapıları elektrik akımının yapı malzemelerinin içinden ya da aralardaki çatlaklardan geçmesi sonucu tahrip eder. lsı enerjisinin dağılarak malzemelerin içerdiği su ile reaksiyona girmesiyle şok sıcak gazlar açığa çıkar.
En büyük risk altındaki yapılar, yükseltilerin üst noktalarında ya da yamaçlarında ayrık konumda olan ve yüksek kulelere, bacalara sahip olanlardır. Yıldırımdan etkilenme olasılığı bulunan yapılarda akımı toprağa doğrudan ileterek dağıtacak bir paratoner ve topraklama sistemi öngörülmelidir.
Deneyimler, bir yüksek yapı üzerindeki paratonerin yapının çevresinde, taban çapı paratonerin yüksekliğine eşit bir konik şemsiye biçiminde herşeyi koruduğunu göstermektedir. Bu koninin dışında kalan yapı ya da yapı bölümlerinin kendi korunumlarının bulunması gerekir.
2.1.2 Dikkatsizlik
En sık görülen tutuşma nedenlerinden biri dikkatsizliktir ve buna karşı yapılacak tasarım ise en zor olanıdır. Örneğin tütün ürünleri ya da kibritler nedeniyle konutlarda oluşan ve can kaybıyla sonuçlanan yangınlardan kaçınılabilirse de henüz en başta gelen sorumlular bu ürünlerdir. Buna benzeyen ve yüksek bir sıklıkla yinelenen bir başka örnek de pişirme aygıtları ve gazlı elektrikli fırınların (özellikle patates kızartma tavAlarmın) karıştığı yangınlar olup bunların da nedeni genelde kullananların dikkatsizliğidir.
Tasarımcıların konutlar dışındaki yapılara katkıları daha da çoktur. Örneğin depolama ile ilgili gereksinimler bunların en önemlisidir. Depolama alanlarının yetersizliği, uygun yerlerde düzenlenmeyişi sonucunda çalışanların ürünleri koridorlarda, mutfaklarda ya da kendileri için en kolay buldukları yerlerde depolamaya çalışacakları bir gerçektir. Böylece potansiyel yanıcılarla potansiyel tutuşturucu kaynakların birbirini etkilemesine yol açılabilir. Örneğin hastanelerde görevlilerin tutuşma riski içeren alevlenici ürünleri (çarşaf, pike v.b.) mutfaklarda ya da tedavi mekanlarında depolamaya kalkışmaları çok tehlikelidir.
Bir başka önemli husus da mimarın ve işverenin dinlemne alanıyla sigara içilebilen alanların ayrılmasını ciddi olarak düşünmeleridir. işverenin basit bir “sigara içilmez” uyarısı sorunu çözmeye yetmez. Personel, az girilen alanlarda gizlice sigara içmeye itilirse tehlike daha da artar. Bu, ambar ve depolama alanlarında görülen özel bir sorundur.
Bizler tasarım yaparken, yapının pratikte nasıl kullanılacağı hakkında bilgi sahibi olmalı ve olası hatalı kullanımları da tahmin edebilmeliyiz. Tutuşma riski yüksek alanlar (dinlenme odaları, mutfaklar v.b.), can ve mal kaybı riski taşıyan alanlardan (yatak odaları, özel depolar v.b.) uygun bir uzaklıkta düzenlenmelidir. Pek sık görülen tutuşma kaynakları olan atıkların ve çöp biriktirme kaplarının konacağı yerler de aynı derecede önem taşır.
2.1.3 Teknolojik Kusurlar
Teknolojik kusurlar sonucu oluşan tutuşmalar tasarımcının sorumluluk alanına daha da çok girdiğinden, planlama sürecinde bilinçli olarak gözönünde tutulmalıdır. Yangın güvenliğinde mükemmele erişilemez zira tüm yapı servisleri ve sistemlerinin eninde sonunda devre dışı kalacağı kaçınılmazdır. Bizler oluşabilecek kusurların önceden haber alınabilir, denetlenebilir ve onarılabilir olmasını sağlayacak biçimde tasarım yapmalı, teknolojik kusurlar sonucu doğabilecek riskleri içeren alanlar konusunda bilinçli olmalı böylece bu tür tutuşmAlarm olumsuz sonuçlarını en aza indirgemeyi amaçlamalıdır. Makine daireleri, böyler mekanları, laboratuvarlar ve büyük mutfaklar v.b. alanlar için en az tehlike doğuracak yerler seçimelidir. Büyük tehlike yaratabilecek alanların, can ve malvarlığı kaybı riski yüksek olan yerlerin yapı içindeki ayırımı önemlidir. Örneğin büyük bir fabrikada boyahaneler, ana depolardan yeterli uzaklıkta bulunmalı, alışveriş merkezlerinde yaya yolları atelyelerden, makine dairelerinden ve atık biriktirme alanlarından izole edilmelidir.
Yapıdaki servisler (özellikle elektrik tesisatı), her zaman büyük bir tutuşma riski oluşturur. Bizler bu sorunun çözümünü, yapının ömrü içinde kısa ve uzun vadelerde düşünmek zorundayız. Kısa vadede servislerin doğru tasarımı, yapımı, denetimi ve yetkililerin belirlenmesi gerekir. Uzun vadede ise, güvenlik standartlarının sürdürülebilmesi için yapı bakım yönergesinin, denetim ve tesisatta yapılacak gerekli değişiklerle ilgili zaman aralıklarını belirleyen özet bilgileri içermesi sağlanmalıdır.
Bu açıdan bakım yönergesi yapı için çok önemli bir yangın güvenliği belgesidir ve eğer olabildiğince kapsamlı hazırlanırsa içerdiği bilgileri yapı sahiplerine ve kullanıcılara aktaran bizlerin, yapıya ilişkin bazı sorumluluklarını da hafifletir. Bakım yönergesi tüm servisleri (elektrik, gaz, haberleşme, su), asansörleri ve aktif yangın korunum sistemlerini (algılama, alarm, duman denetimi, otomatik söndürme v.b.) kapsamalıdır.
Bakım yönergesi aynı zamanda, yapıların yangın güvenliğinde rol oynayan ve bu nedenle özel dikkat isteyen yapı elemanlarının ya da ayrıcalıklı malzemelerin kaydedildiği uygun bir yerdir. Örneğin yapıda yangın direnimli elemanlar ya da yanmayı geciktirici ürünler kullanılmış olabilir ve bunların özellikleri kullanıcılar tarafından yeterince bilinmeyebilir (yangın direnimli cam, ısı etkisiyle kabararak yanmayı geciktiren kaplamalar, boyalar v.b.). Özel ilgi isteyen bu ürünlerin onarımı ya da değiştirilmeleri gerektiğinde, yerlerine sıradan ürünler kullanılmamalıdır.
2.1.4 ( Piromani ) Kasıtlı Yangın Çıkarma
Bir yangının kasıtlı çıkarıldığını yargı önünde kanıtlamak genelde çok zordur ve kasıtlı çıkarıldığı olasılığı bulunan birçok yangın, istatistiklerde bu şekilde yer almaz. Kasıtlı yangın çıkarma eylemi beş ana grupta toplanır. Bu tür yangınlar haksız parasal kazanç sağlama, bir cinayeti gizleme, planlayarak tahrip etme, planlamaksızın rastgele tahrip etme ya da terör amacıyla çıkartılabilir.
Parasal kazanç amacıyla çıkartılan yangınlar, mal sahiplerinin ya da kiracıların çıkardıkları yangınları içerir. Sigorta hileleri ya da bir kuruluşun parasal sorunlarını çözmek amacıyla bir fabrikanın tahrip edilmesi gibi girişimler bunlara örnektir. Ayrıca yangın, firmanın ya da binanın tahrip edilmesinden kazanç sağlayabilecek bir rakip tarafindan da başlatılabilir. Böyle yangınlar çok dikkatli planlanabileceğinden bizlerin bunları engelleyecek tasarımlar yapması hemen hemen olanaksızdır. Zira bir yapıyı yakmaya karar veren bir kimse, özellikle planı ve yapımı hakkında iyice bilgilenmiş ise sonunda bunu başaracaktır. Neyse ki yangınlarda tüm kanıtları yok etme çabaları çok ender olarak başarıya ulaştığından, suçluların yakalanmaları olasılığı çok yüksektir. Yangın çıkartan kişilerin olaya kaza görüntüsü vererek suçlarını gizleme olasılığına karşı bizlerin yapabileceği en iyi şey, kaza sonucu yangın çıkmasına fırsat verebilecek hususların ortadan kaldırılması olacaktır.
Zevk için yangın çıkarma eylemleri de ne yazık ki olağandışı değildir. Kişi ya da grupların yangın çıkartarak öc almaya kalkışmaları buna klasik bir örnektir. İşten çıkarılmış bir çalışan işverene haklı ya da haksız olarak duyduğu kin sonucu fabrikayı, dükkanı ya da büroyu tahrip ederek bir misilleme yapmaya karar verebilir.
İstatistikler plansız, rasgele tahrip eylemlerinin de sayıca artmakta olduğunu ve büyük hasarlarla sonuçlandığını göstermektedir. Bunların kasıtlı eylemlerden farkı, tahrip etme ve planlama niyetinin daha az oluşudur. Mimar, yapının girişlerinde ya da özel alanlarında denetimler öngörerek bu tür yangınlardaki riskin azaltılmasına büyük katkı sağlayabilir.
Bir Yapı için üç kesimde savunma hattı oluşturulabilir. Bunlar:
• Arsa, ada, parsel sınırları,
• Yapı dış kabuğu,
• Yapı içinde farklı alanlar arasında düzenlenen bölmelerdir.
Bu savunma hatlarının herbirinde verilecek gedikler, yangın sonucu oluşacak hasar miktarını artırır. Birinci savunma hattında değişik biçimde parmaklık, çit, duvar v.b. engeller yapılabilir. İyi bir aydınlatma, izinsiz girişlerin azaltılmasında önemli rol oynar.




Bizler, yapı dış kabuğunda öngörülen girişlerin sayısını denetlemek ve zemin katların pasif gözetimle korunduğundan emin olmak isteriz. Bu tür bir gözetim, kötü niyetle içeri girmek isteyenlere sürekli gözetlendikleri hissini verir. Özel yangın riskleri (atık biriktirme yerleri, basit depo alanları v.b.) açıkta bırakılmamalı ve böylece yapı dış kabuğuna gelebilecek etkiler önlenmelidir. Üçüncü savunma hattı yapı içerisindedir ve burada dolaşım yollarının düşünülmesi çok önemlidir. Personel tarafından kullanılmayan dolaşım yolları en az düzeyde tutulmalıdır ve herkese açık geniş alanlara olan gereksinim kaçınılmaz ise bu yerlerde pasif gözetim amacıyla personel dolaşımı planlanmalıdır. Kapalı devre televizyon da geniş bir gözetim ve katkı sağlar. Kasıtlı yangın çıkarmanın son grubu terörist saldırılardır. Terör olaylarının yaşandığı yerlerde bizler, bu riski kesinlikle göz önünde bulundurmalıyız. Sadece kamu yapıları ya da askeri yapılarda değil, özel kurumlar ve üniversiteler de bu tehlikeyle karşılaşabilir. Bu türden duyarlı yapıları tasarlayacak olanlar, hem kundaklama girişimleri hem de güçlü patlayıcılar nedeniyle oluşacak yangınların sonuçlarına karşı korunum öngörmelidir. Bizlerin bu amaçla önerebileceği en etkili yöntem yapıdaki girişlerin denetlenmesi olup, alınacak önlemler tahrip eylemlerinde sözü edilenlerle benzeşir.



2.2 Yanıcıların Kısıtlandırılması

Yanıcıların kısıtlandırılması, tutuşmanın önlenmesinde olduğu gibi tasarım ve yönetim sürecinde
Öngörülecek önlemlerin uygulanmasıyla sağlanır. Ancak yapının yönetimi ve kullanımı, tasarım ekibinin amaçladığı biçimde yürütülemiyorsa yangın önlemede uygulanacak önlemler yeterince etkili olmaz. Bu nedenle tasarımı yönetimden ayırmak çok zordur ve her ikisi bir arada düşünülmelidir.
Yanıcı miktarının kısıtlanması, yangının doğuracağı tehlikelerin indirgenmesine iki yönden yardımcı olur:
a) Yanma sonucu ısı üreterek yangını besleyip büyümesini sağlayacak olan yanıcı miktar denetlenmiş olur. Bu, yanıcıların yangın yükü olarak tanımlanır.
b) Üretilecek olan duman miktarı denetim altında tutulmuş olur.
Yanarak duman üretecek olan potansiyel yakıt miktarı genelde duman yükü olarak tanımlanır. Ancak ürünlerin duman üretme karakteristiklerine bağlı olan duman yükü, yangın yükünden farklı olabilir. Bir ürünün düşük duman yükü ve yüksek yangın yüküne ya da bunun tersi yüksek duman yükü ve düşük yangın yüküne sahip olması mümkündür.
• tuğlalar
• beton bloklar
• beton
• kartonlu alçı levhalar
• seramik karolar
• cam
• sıvalar
• sıkıştırılmış ahşap lifli levhalar (çimento bağlayıcılı)
• vinil duvar kağıtları
Kaçınılması ya da ihtiyatla seçilmesi gereken sonkatlar ise şunlardır:
• ahşap ürünler
• ahşap liflerin yüksek sıcaklıkta katmanlar halinde sıkıştırılmasıyla elde edilen levhalar
• ahşap talaşların sentetik reçine bağlayıcılarla sıkıştırılmasından elde edilen levhalar
• plastikler
• dekoratif laminatlar
• polistren (renksiz, şeffaf plastik) duvar ve tavan kaplamaları
• tekstil etkisi veren duvar kağıtları (pamuk, ipek ya da diğer tekstil ürünlerinin yapışkan bir yüzeye uygulanarak süet, değişik renkli keçe dokusu elde edilmesi)
• ahşap ya da bitki liflerinin keçeleştirilerek, çimento ya da tutkal bağlayıcı kullanılmadan, sıkıştırılmasıyla elde edilen levhalar
Bu ürünlerden bazılarına, güvenliği artırmak amacıyla, örneğin yüzeysel olarak ya da emprenye yoluyla alev geciktirici islemler uygulanabilir. İşlemlerin iyi sonuç vermesi, her zaman bunların dayanıklılığına ve doğru uygulanmalarına bağlıdır. İçerde uygulanan bir sonkatın yangın karakteristikleri, yüzeydeki sonkatın altında bulunan ürünlerden etkilenir. Bu nedenle bizler ürün seçerken yalnızca sonkatları belirlemekle kalmamalı, altlarında yer alan katmanların yangın güvenliğini de düşünmelidir. Bu durum, iyileştirme uygulanan yapılarda görülen özel bir sorun olup, daha önceden yapılmış sonkatların her zaman kolayca sökülmemesi sonucu ortaya çıkar.
Bazı plastiklerin ısı etkisiyle yumuşamaları ve ergiyebilmeleri nedeniyle test edilmeleri son derecede zor olabilir. Eğer bu hal değişimleri tutuşmadan önce olursa, yangının uzağında yere düşmeleri koşuluyla, yangın yayılımına önemli bir katkıda bulumnaz. Ancak yere düşmeden önce tutuşan ürünler, yangının çok hızlı biçimde yayılımını kolaylaştırır. Plastiklerin performansı, plastiğin özyapısı yanında tespit için kullanılan gereçlere ve levha kalınlığına da bağlı olabilir.


2.2.1 Yapımda Kullanılan Ürünler
2.2.2 Yapı İçindeki Nesneler
Yangınların büyük bir bölümü yapı içinde yer alan nesnelerin tutuşmasıyla başlar. Tekstil ürünleri, mobilya v.b. gereksinimlerin tasarım grubu tarafindan denetim altında tutulduğu yerlerde bunların yangın önlemeye katkılarının düşünülmesi önem kazanır. Mobilya ve dokümalara ilişkin bir dizi terim ve deney bulunmaktadır. Mobilya, dokumalar ve diğer donanımların yanması sonucu doğabilecek tehlike, bunların yapımına ve özellikle kullanılan dolgu malzemelerinin türüne bağlıdır. Burada bizler, tehlikeyi en aza indirgeme açısından yalnızca döşemelik kumaşların ve köpüklerin dikkatli seçilmesi yönünde çaba gösterebilir. Poliüretan köpük, çok ciddi tehlikeler yaratır. Zira yandığında karbon monoksit ve hidrojen siyanit içeren, büyük miktarda çok zehirli duman üretir. Ayrıca büyük miktarda ısı salıverir ve yanar damlacıklar halinde ergir. Çok daha yavaş yanan ve böylece duman ve ısı üretimi indirgenmiş köpükler de bulunmaktadır.
İstiflenmiş propilen sandalyeler de, polimer tarafından üretilen zehirli gazlar ve istif düzeninin yanma
karakteristiklerini artırması nedeniyle, hızlı bir biçimde ısı ve duman salıveren yangınlar oluşturabilir. Kumaşlar, alev geciktirici özelliklerine göre sınıflandırılırlar. Ancak ‘alev geciktirici olarak nitelendirilebilen yapay kumaşları kullanırken yine de dikkatli olmak gerekir. Zira alev değen yerde kumaşın yanıp yok olması sonucu oluşan delik, kumaşın altındaki köpüğü ya da dolguyu açıkta bırakır. Pamuklu kumaşlar, yangın geciktirici iyi nitelikler kazanmaları için, Proban ya da Pyrovatex ile işlenebilirler, Böylece alev değen yerin kömürleşip yerinde kalması sağlanmış olur. Tüm yangın geciktirici kumaşlara yıkama işlemiyle ilgili uyarıcı bilgiler konması, geciktirici özelliğin gelişi güzel yıkama sonucu kaybolmaması açısından önemlidir.
Mobilyalar ve sabit donanımlara ek olarak, yapı içindeki diğer nesneler de yangın yüküne katkıda bulunabilirler. Bunlar özellikle yapının kullanım amacına bağlı olarak depolanan nesnelerdir. Depo olarak kullanılan yapıların ya da yapı için de belirlenmiş depo alanının artan bir risk içereceği kesindir. Fakat mimar aynı zamanda, planlamadığı halde ürünlerin başka yerlerde depolanabileceği olasılığını da düşünmek zorundadır. Tasarım grubu, yanıcı risklerin yerlerinin denetiminde aynen tutuşma risklerinin denetiminde olduğu gibi bir rol oynayabilir. Depolama alanlarının sakıncalı kullanımını sınırlama ve yanıcı risklerle can kaybı risklerinin ayırımını sağlamada bakım yönergesi de kullanılabilir. Değişik işlevli yapıların içerdiği toplam potansiyel yanıcı miktarı, yangının sınırlandırılması için gerekli olan düzeyi belirlemelidir.
2.3 Yangın Güvenliği Yönetimi
Daha büyük yapılar için basit bir bakım yönergesi yeterli olmayabilir. Bizler, yapının kullanıma girmesinin ardından kendisini yangın stratejisi hazırlıklarının içinde bulabilir. Bu strateji aslında tasarımın özünde saklı olmalıdır. Belgeler zaten tasarım grubunca, tutuşmanın önlenmesi ve yanıcıların sınırlandırılması doğrultusunda aranan kararları tanımlar. Yangın stratejisi yangın önlemeyi ve yapının güvenlik yönetimini (haberleşme, kaçış, sınırlama ve söndürmeyi de içeren) birlikte kapsar. Hastaneler, alışveriş merkezleri, büyük ofıs kompleksleri v.b. yapıların, hizmet sürecinin bir parçası olarak hazırlanmış böyle bir yangın stratejisine gereksinimleri vardır.
Yangın güvenlik stratejisi, yapının hem olağan güvenlik süreçlerini hem de yangın çıkması durumunda yapılacak eylemleri belirler. Olağan güvenlik süreçleri, bakım listelerinin bir program dahilinde genişletilmesiyle yapıda tümden ve düzenli bir yangın güvenliği denetimine olanak sağlar. Bunların içinde, tüm yangın güvenlik sistemlerinin ve bileşenlerinin düzenli bir biçimde gözden geçirilmesi de yer alır. Böylece yapı içinde oluşan yeni risklerin belirlenmesi ve bunlara karşı uygun önlemler alınması olanağı doğar. Bazı büyük yapılar zaman içinde işlev değişiklikleri, onarımlar v.b. değişimler geçirebilir. Bu tür denetimler, işlev değişiklikleri nedeniyle yangın güvenliği işlemlerinde doğabiIecek aksaklıkların üstesinden gelme olanağını verir. Olağan yangın süreçleri ayrıca personele ve kullanıcılara unutulan bilgileri hatırlatacak düzenli ve tazeleyici eğitimleri de belirler. Yalın “yangın tatbikatları”nın ötesinde bir anlam taşıyan bu tür eğitimler yangın önleme, yapının boşaltılması ve yangın savaşımı gibi eğitimleri de içermelidir.
Yangın stratejisinin ikinci süreci, tutuşma oluşumu durumunda yapılacak eylemleri kapsar ve tasarım ekibi bu eylemleri belirleyecek bir ön planlama çalışmasının içinde yer almalıdır. Hazırlanan belge, hangi taktiklerin (sığınma, kaçış, sınırlama ya da söndürme) uygulanacağı hususunda personelin görev ve sorumluluklarını özetlemek zorundadır. Bizlerin, yangın önleme olanaklarını en üst düzeye çıkarmak amacıyla alabileceği önlemler incelendiğinde bu taktiğin hiçbir zaman %100 etkili olamayacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.



SÖNDÜRME

Sınırlama taktiği yangın yayılımının engellenmesinde ne kadar etkili olursa olsun sonuçta yangının söndürülmesi gerekir. Başta da vurgulandığı gibi yangın üçgenini oluşturan bileşenlerden birinin ortadan kaldırılmasıyla kimyasal reaksiyon sona erer ve yangın söner. Açık bir alandaki yangın tüm yanıcılar yanıp tükeninceye kadar sürebilir. Ancak bir yapıda tüm kullanıcılar yapıyı terk etseler bile yapısal hasarı azaltmak için yangının söndürülmesi zorunludur. En bilinen söndürücü maddeler su, köpük, karbon dioksit, kuru toz, halonlar ve halon altematifı gazlardır.
Su: Etkisini yanıcıyı soğutarak gösteir. Su, bir dereceye kadar boğucu (oksijenin uzaklaştırılması) olarak da görev yapar ancak çok iyi bir iletken olduğu için elektrik yangınlarında kullanılmaz. Suyun bir başka sakıncalı yönü de petrol kökenli ürünlerle karışmaması ve bu nedenle sıvı yangınlarının çoğunda kullanılamamasıdır. Sulu söndürücüler geleneksel olarak kırmızı renk koduyla simgelendirilir.
Köpük: Hem soğutucu hem de boğucu etki yaptığından belirli sıvı yangınlarını söndürmede mükemmeldir. Farklı düzeylerde genleşen değişik türde köpükler bulunmaktadır. Düşük ve orta genleşimli köpükler yangının üzerinde bir örtü oluştururlar. Yüksek genleşimli köpük bazı özel tesislerde tüm alanı kaplayacak şekilde itfaiyece uygulanır. Köpüklü söndürücüler normalde uçuk krem renk koduyla simgelendirilir.
Karbon dioksit: Yangını boğucu etkisiyle bastırır. İletken olmadığı için özellikle elektrik yangınlarında
etkilidir. Yangını söndürmek için havada yaklaşık %25 30’luk bir karbon dioksit konsantrasyonu gerekir. Karbon dioksit zehirlidir ve havada %12’lik bir karbon dioksit konsantrasyonu öldürücü olabilir. En iyi kullanım yerleri tahliye edilmiş alanlar ya da ekipman kabinleridir. Boğucu olarak karbon dioksit yerine çok sık olarak azot gazı kullanılır. Karbon dioksitli söndürücüler normalde siyah renk koduyla simgelendirilir.
Kuru toz: Etkisini alev içindeki yanma reaksiyonlarını bastırarak gösterir. Çok sayıda değişik tozlar (sodyum bikarbonat içeren) bulunmaktadır. Kuru tozlu söndürücüler normalde Fransız Mavisi renk koduyla simgelendirilir.
Halonlar: Doğru konsantrasyonlarda kullanılırlarsa bir yangını anında söndürebilirler. Genelde BCF ya da Halon 1211 (bromoklorodifluoromethane) ve BTM ya da Halon 1301 (bromotrifluoromethane) olmak azere iki tür halon kullanılır. Bunlar oda sıcaklığında gaz haldedir fakat basınç altında sıvılaştırılmış olarak depolanırlar. Halonlar her tür yangında kullanılır. Diğer söndürücülere benzemeyen özelliği, gazın yayılması sonucunda hiçbir hasara neden olmamasıdır. Bir yangını söndürmek için havada (hacım olarak) %3 6’1ık bir halon konsantrasyonu gerekir.
Halonlar iki çok önemli sakıncalı özelliğe sahiptir. Birinci sakınca zehirli olmaları ve havada hacimsel olarak %5 10’luk bir halon konsantrasyonunun öldürücü olabilmesidir. Bu nedenle en iyi kullanım yerleri karbon dioksit gibi kullanıcıların tahliye edildiği boş alanlardır. Zehirlilik, aleve maruz kalarak ayrışıma uğrayan halon ürünleriyle ilgilidir. Taşınabilir söndürücüler, yeterli havalandırma sağlanması koşuluyla güvenliklidir. İkinci sakınca ise uzun süreli kullanımlar sonucunda halonların ozon tabakasına zarar vermesidir. Halonların kullanımı halen çok özel durumlarla sınırlıdır. Halon söndürücüler normalde zümrüt yeşili renk koduyla simgelendirilir.
T.C. Hükümeti tarafinca da kabul edilmiş bulunan Montreal Protokolü, onu izleyen Londra ve en son Kasım 1993 Kopenhag Kararları doğrultusunda 1994 yılı başından bu yana Halon gazlarnın üretimi dünyada durdurulmuştur. Bu gazın üretiminin yasaklanması ve kullanımının sınırlandırılması tamamıyla atmosfere verdiği zarar nedeniyledir. Bu gelişmelerden sonra farklı türde gazlı söndürme sistemlerinin arayışına gidilmiştir. Bu gazlar arasinda FM 200, NAF S3, inergenler, Argonite ... sayılabilir. Halon alternatifi sistem seçilirken gazın adından önce kullanılacağı ortama uygunluğu dikkate alınmalıdır. Söndürücü maddeleri uygulamada üç temel yöntem vardır. Bunlardan birincisi, kullanıcıların söndürme aygıtlarını kendilerinin kullanmalarıdır. İkincısı, yapılara otomatik söndürme sistemlerinin kurulmasıdır. Üçüncü yöntem ise yangının itfaiyece söndürülmesidir
Yangın savaşımının içerden yapılması zorunlu olan yüksek yapılarda itfaiyenin hizmet verebileceği güvenlikli köprübaşlarına güvenilir. Bu stratejik yerlerin yangın durumunda yalnızca itfaiye tarafından kullanılacak özel korunumlu asansörle bağlantılı olması gerekir.
Bu tür asansörler için kablajı yangın korunumlu olan iki bağımsız güç kaynağı istenir. Ayrıca asansörle zemin düzeyi arasında iyi bir haberleşme sağlanmalı ve kullanım tümüyle kabin içerisinde bulunanların denetimi altında olmalıdır.
Köprübaşları temelde itfaiyenin yangın su kolonlarına kolaylıkla erişmesine olanak verir. Su kolonları, itfaiyenin yapı içinde değişik düzeylerde bağlantı yapacağı ya da en alt ucunda pompaya bağlanmış düşey borulardır. Makine daireleri ya da yakıt tanklarınn bulunduğu mekanlar için itfaiyece yapı dışından köpük basılmasına olanak verecek köpük giriş ağızları düzenlenebilir. İtfaiye erişimini yapının arsadaki konumunu etkilemesi nedeniyle, tasarımın erken evrelerinde düşünmeliyiz. Yapıda yangın su kolonlarının bulunmaması durumunda tümüyle itfaiyece sağlanan hortumlara ve araç gerece güvenileceğinden erşimin düzeyi yapının yüksekliği ve büyüklüğüyle belirlenir. Yapının yüksekliği 9 m’nin üzerindeyse bu gerekler daha katı biçimde istenir. Zira kurtarmayı gerçekleştirmede hidrolik platformların ya da döner tablalı merdivenlerin kullanılması zorunluluğu doğabilir.
Çok yüksek yapılarda yangın savaşım platformu olarak dışarıya açık, suya karşı drenajlı ve merdivenlerinde ayırım uygulanmış bir ‘yangın katı düzenlenebilir. İtfaiye araçlarının kullanacağı erişim yolları, araçların yükünü taşıyabilecek ve manevra yapmaya olanak verecek şekilde tasarlanmalıdır



Kaynaklar:
Yangın ders notları, A. SERTKAN
Piromani ( Kundakçılık) ve delil toplama A. SERTKAN www.ahmetsertkan.com
http://www.insaatofisi.com/insaat.asp?TID=103

Ahmet SERTKAN
Ç.O.S.B. İtf. Amiri
Bu ders notu güvenli itfaiyecilik için hazırlanmış ve paylaşıma açılmıştır. Bilgi paylaştıkça artar. Bilim kendini aşamamış ketumların hiçbir işine yaramaz. Lütfen bilgilerinizi paylaşın.Bu ülkede gerçek İtfaiyecilik eğitimi almış sadece 500 kadar insanız. A.SERTKAN

0 yorum: